- 765 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK...
Olayların gidişatı hiç mi hiç elimizde değil. Geçtiğimiz bayram da az sıkıcı ve sıkıntılı geçmedi değiş doğrusu. İlk günün coşkusu buruk bir acıya çevirdi seyrini.
Gelen telefonun ardından oldukça sarsıldık. Bir gün evvel ebediyete intikal etmiş bir yakınımızın haberi hepimizin suratlarının düşmesine sebep oldu. Nasıl olmasın ki… Daha şunun şurasında bir hafta evvel sohbet edip, dertleşmiştik telefonda peşi sıra tüm aile üyeleri üstelik. Bayram zehir oldu gibi bencilce bir laf sarf etmeyeceğim. Zira en acısı değil mi hayatta ölümle yüzleşmek. Hem de nasıl…
Hele ki ardı ardına verilen kayıplar da oldu mu demoralize olmak bir yandan daha da yakın hissediyor insan kendini, bekleyen o muğlâk ama son yolculuğa.
Bir anda vücut iflas edebiliyor ve bırakıp yakınlarını çıkıyor o mecburi yolculuğa.
Beklenmedik ölümler ayrı yıkım yaratırken ıstırap dolu bir hastalığın neticesinde adım adım yaklaşmak ölüme ayrı yıkıcı.
Ve eli kolu bağlı, çaresizlik içersinde tanıklık etmek.
Her ne kadar düşünmemeye çalışsam da ürkmüyorum desem yalan olur.
Bayramın kalan iki günü üzüntü yüklüydü yüreklerimiz. Tam kendimize geleceğiz derken bayram ertesi iş gününün sabahında kapı çaldı.
Kapıyı çalan sevgili komşumuz, gönül insanı A. Amca.
Kız kardeşiyle beraber yaşayan ve ellerinde büyüdüğüm yadigâr, vefa dolu o mükemmel insanlar. Ne yazık ki M. Teyze ki onun kız kardeşi son üç yıldır yatağa bağımlı. Doğrusu birçok hastalıktan muzdarip. Sabahın bir vakti onu kapıda görünce bir telaş sardı bizleri.
-Aman Allahım, kötü bir haber mi yine, demeye kalmadan elinde tuttuğu ve özenle ambalajlanmış paketi uzattı.
-Mutlu bayramlar, demeye kalmadı ki biz yine de sorduk:
-Görmeyeli, iyisiniz değil mi?
Buruktu A. Amca ve gözleri dolu dolu anlatmaya başladı. Ama biz öncesinde yine de lafı aldık ağzından. O ve tonton kız kardeşi sağlık sıhhat bakımından afiyetteymiş.
-Sormayın, dedi.
-Sormayın, neler geldi başıma.
Bayramdan bir hafta önce gelen bir telefon neticesi bazı kişisel sorular sorulmuş şahsına. Ve telefonların ardı arkası kesilmemiş. İkinci ya da üçüncü telefonda, arayan şahıs kendini emniyet mensubu olarak tanıtmış ve bu sefer bankadaki mevduatı hakkında bazı sorular sormuş. Akabinde de parayı bankadan çekmesi gerektiği talimatını vermiş.
Buraya kadar her şey iyi hoş da, ya sonrası demeye kalmadık ki…
-Çektim, dedi A. Amca.
Ve telefondaki şahıs son bir talimat daha vermiş.
-Parayı çek ve bize teslim et. Biz senin adına başka bir bankada hesap açacağız.
Ağzımız açık dinlerken demez mi:
-İki iyi giyimli adamla buluştum ve parayı onlara teslim ettim.
Perişan bir haldeydi o gün. Yaşlar eşliğinde anlatırken başına gelenleri yine çaresizlik bükmüştü belimizi.
Bu dolandırıcı çetesinin ilk vukuatı da değilmiş üstelik. Çoluk çocuğu olmayan ve ilerlemiş yaştaki insanları tuzağa düşüren bir çete ve üstelik polisin izini sürdüğü.
Adamcağızın da aklına gelmemiş bu denli inandırıcı konuşan insanların dolandırıcı olduğu.
Dışarıdan birinin ilk izlenimini kolayca tahmin edebiliyorum. Şüphesiz ilk tepkisi:
-Bu kadar da saf mı olunur, olacaktır.
Vereceğim cevap ise; onların yani iki kardeşin neslinin son türü olduğu.
Çocukluğumdan beri tanıdığım bir aile zira. Ne bir kırıcı söz duymuşumdur onlardan ne de haddi hesabı olmayan gürültümüze istinaden tek bir şikâyet. Az top koşturmamışızdır evde. Az yaramaz değildim hani. Bina başlarına yıkılsa, gelip başımı severlerdi.
İlk gençlik yıllarımda ise öz teyzem ve öz amcam kadar yakın dert ortaklarım.
Kötülüğün, nefretin, yalanın ve şiddetin uğramadığı bir hane içinde meleklerin yaşadığı.
Kayıplara karışan paranın meblağsını duyunca ayrı üzüldük. Düşünsenize bu yaşta ellerinde biriktirdikleri ve bir köşede sakladıkları tek varlıkları.
Daha fazla üzmemek için fazla detaya girmedik o gün. En son dediğine göre, açılan kamu davasında emniyet ve adliye gerekli incelemeyi başlatmış.
Bu üzüntü bir yanda kendine yönelttiği suçlama bir yanda içim ayrı burkuldu o gün.
-Ah, dedi inerken merdivenlerden.
-Nasıl kandım, nasıl inandım?
Ne yazık ki pek çok insan da suçlamakta A. Amcayı. Ortadaki tek suçsuz insanı üstelik. Tek hatası inanmak ve güvenmek olan ve herkesi kendi gibi bilen A. Amca.
Ardından kapıyı kapattıktan sonra derin bir iç geçirdim. Zira pek farklı değilim ondan. Nerede inanılmayacak, güvenilmeyecek insan varsa ya ben gider bulurum ya da onlar beni bulur.
Hele ki kendini suçlaması o kadar içime dokunmuştu ki. Dürüst ve düzgün bir insan olmanın karşılığı bu mu olmalıydı. Yaşına istinaden ayrıca sevgi ve saygı gösterilmesi gereken iki yaşlı insan ve tek suçları biriktirdikleri üç kuruşun ayyuka çıkması.
Hey gidi para hey. Sen nelere kadirsin.
Aslında o kâğıt parçasını suçlamak da akıl karı değil. Ya kafaları yalan dolandan başka bir şeye çalışmayan bu hırsızlara ne demeli…
İki gün sonra, televizyonda haberlere konuk oldu bizim tontonlar. Nasıl da heyecanlı heyecanlı anlatıyordu başından geçenleri. Medet umuyordu adeta ve çekimde bile tutamadı yaşlarını. Hala suçluyordu kendini. Ve ne yazık ki halen de suçlamakta.
Sonuç ne mi oldu…
Yorgan gitti kavga bitti. Gerçi dava sürüyor ama ömürlerinden ömür gitti onların.
Ben ise hala avutuyorum kendimi:
-Ya, onların canına kast etseydiler…
Bir kez daha anladım ki; bu düzenekte temiz kalpli ve iyi niyetli olanlara yer yok. Olsa bile; her daim üzülmeye ve suçlanmaya odaklı yaşıyorlar. Diğer yandan, halen böylesi güzel yürekli insanların olup, inançlarını yitirmemeleri de ümit vaat ediyor doğrusu yaşanan onca kire pasa rağmen…
YORUMLAR
Ne yazık ki bazı insanlarda ne acıma duygusu, ne de Allah korkusu kaldı. Savunmasız, iyi niyetli insanlara musallat olup can yakıyorlar. İnan kaybeden onlar değil, diğerleri... Allah o yaşlı ve eli öpülecek insanlara ömür versin. Ne mutlu ki, onların sen gibi sıcak yürekli bir dostları, (sen dediğim için affet) senin de onlar gibi sevgi ve şefkât yüklü komşuların var.
Her zamanki gibi çok güzeldi sevgili Gülüm... Gönülden kutluyor, selam ve sevgilerimi yolluyorum.
İlhamın hiç bitmesin değerli şairem...
Gülüm Çamlısoy
en içten sevgimle. Şeref verdiniz değerli varlığınızla.
sağlıcakla kalın, sevgili Halenur hanım.
Haklısın kızım.
Bu düzende dürüstlük enayilik oluyor...
Doğrusunu istersen ben onlar için üzülüyorum.
Ve yine de diyorum ki...
Doğru olan onların yaptıkları...
İnsanlara güvenmek...
Yanlış olan hırsızların yaptıkları.
Gülüm Çamlısoy
Ne yazık ki her şeyin ve gerçeklerin saptırıldığı bir dünya.
Çok şeyden yalıtıldığımız garip bir düzenek.
Değerlerini koruyan herkese selam olsun.
Çok çok teşekkür ederim, sevgili Kadir Babam.
saygı ve sevgilerimle...
Dünyanın sağında solunda gizli kalmış,
tesadüfen güzelliklerini koruyabilmiş değerlerin,
böyle şerefsizce kirletilmesi ne çok üzüyor insanı.
Yakından tanıdığınız biri oldu mu, üzüntünüz bir kat daha artıyor.
Ne demeli, nasıl yorum getirmeli bilemiyorum.
Hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını diliyorum.
Her iki dünyada da.
Bu tür yazılar da yakışıyor kaleminize.
Gülüm Çamlısoy
değerli bir yazarın bana getirdiği bir açılımdı aslında bu tip yakın çevremde nükseden olayları kaleme almam.
aslında, keşke bu tip can yakıcı olaylar olmasa da ben de dile getirmeyeyim.
Tanıyıp tanıyacağım en güzel iki insandır onlar. Hak etmediler bunu hem de hiç gerek yaşları itibariyle gerek insanlıkları. Aslında hiç kimse de böylesi olayları hak etmiyor.
Saygılarımla...
Sayfadaki resim ne kadar masum ,yaşlılar bizim geleceğimiz hatta gidebilecekmiyiz o yaşlara bilemiyoruz bile..
Dayanamadığım tek şey yaşlılara yapılan zulum ve her ne yanlış varsa. anlıyabiliyorum sizi.
Bizim binada yaşlı bir teyzem vardı.hergün ziyaret ederdim. anlatımları bana çok haz verirdi hiç sıkılmazdım..
sanki profesör edasında aynı zamanda naif güzel bi ruhtu ..kırışıklarına bakardım izlerdim öyle herbi kırışık hangi acıdan, anıdan kalmıştı.hikayeler anlatırdı hayatına dair.heyecanla dinlerdim.hergün gittiğimde başka hikaye ne çok şey yaşamış nelere katlanmış. inanamıyordum..!
arkadaşlarımla olmaktan daha bi keyfliydi.. arada güzel fikirlerde sunardı.sonra vefat etti..hep aklımdadır hep dualarımdadır.
Hayatımda iz bırakan insan nadirdir. buda onlardan biriydi.
bana o günleri hatırlattınız.
paylaşıma tşkler.. sevgimle..
Gülüm Çamlısoy
yaşlı babaannem benim ilk oyun arkadaşımdı. hani az çekmemiştir benden.:)
uçak yolculuğu yapardık salonda. kadıncağızın bileklerinin iple koltuğa bağlar ve hostes edasıyla ona talimatlar verirdim. yitip gitti.
büyük halam, rahmetli... o da eşsiz bir insandı.
dediğiniz gibi nasıl birikimli ve nasıl naif olur yaşlı insanlar. her biri başlı başına bir derya.
ve arkadaşlarla olmaktan da keyifli belirttiğiniz gibi.
sağ olun, var olun.
sevgi ve selamımla...
Yaşlı gözlere dayanamıyorum en çok da, üstelik yaşlı gözlerden geliyorsa o yaş.
Ve her şey bir kenara şu dünya arkadaşım, şu dünya iyilere kötümser biraz,
acımasız.
Ama..
Ümit güzel şey, bugün aldığımız nefes onun sayesinde.
Bugün senin güzel eserlerinle açtım gözlerimi :)
Ne güzeldi.
Sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
Hayatımda tanıdığım en iyi yürekli iki insan yazımda bahsi geçen.
en temiz, en dürüst ve gerçek anlamda mükemmel insanlar.
Kelimeler yetmez onları tanımlamak için ve ne yazık ki bu da geldi başlarına.
Ne zaman ki küssem insanlara onların bir bakışı ile gelirim kendime.
Paylaşımıma verdiğin katkı ve destek için çok ama çok teşekkür ederim.
Gerçek anlamada ilk yorumu merak ediyordum hele ki senden gelmesi ayrı mutluluk verici.
Günün aydınlık olsun arkadaşım.
Sonsuz selam ve sevgilerimi gönderiyorum...
:))
Mutlu kal canım.