- 831 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAÇ
Selamünaleyküm millet!
Kimsenin kendisini duyacağı yoktu. Zaten selamı toplumsal bir refleksin gereği olarak vermişti. Herkes hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemezmişçesine önündeki oyuna dalmıştı. Kimisi tavla oynuyordu, kimisi okey. Tavana yükselen sigara dumanı yağmur yüklü bulutları andırıyor, çay bardağını karıştıranların çıkardığı ses okey taşlarının çıkardığı sesle ahenkli bir koro oluşturuyordu. Cam kenarında bir boş masa gördü oraya oturdu ve bulmacaları çözülmüş ve üzerine bazı yazılar yazılmış gazeteyi eline alıp gözlerini kırpıştırarak karıştırmaya başladı. Bir iki sayfa karıştırdıktan sonra “başı siyaset, ortası cinayet, sonu spor”diye mırıldandı. Başında sessizce dikilen çaycı: Efendim? Diye sordu.
Ha! Yok, bir şey. Gazeteyi diyorum. Başı siyaset, ortası cinayet, sonu spor diyorum. Spor sözünü söylediği zaman gazetenin son sayfasına bakıyordu. Bugün Galatasaray-Fenerbahçe derbisi var. Bu maç kaçmaz, dedi.
Çaycı:
“-Kaçar, kaçar. Biletler tükenmiş, karaborsada bile bulamamış arkadaşlar.”
Yapma be! Çok paraya gitmiştir desene.
Evet.
Karaborsada da bilet yoksa biz de mecburen bedava izleyeceğiz maçı o zaman.
—Çaycı, akşamki özetleri kastediyor sanarak:
—Özetler stadyumun zevkini, heyecanını vermiyor.
—Özetini izleyeceğimi kim söyledi. Maçın tamamını izleyeceğim hem de canlı canlı.
“Bileti önceden aldın desene uyanık adamsın helal sana!” dedi çaycı.
Beklemediği bir tarzda gelmişti cevap. Hayır, bilet almadım. Bu defa maçı bedava izleyeceğim. Polis helikopteriyle havadan mı izleyeceksin dedi çaycı alay ederek.
Hayır, polislerden izin alıp stadyuma gidip bedava izleyeceğim. Sen o maçı bedava izle sana takım elbise alacağım. Bu sözünü unutma! Takım elbise alacaksın. Yan taraf masadakilere seslenerek: Siz de şahitsiniz. Bugünkü derbiyi bedava izlersem bana takım elbise alacak.Onlar da gülerek “şahidiz.” dediler. Bedava izleyemezsen de sen bana takım elbise alırsın.
Tamam! Bana uyar.
Peki nereden bileceğim senin stadyuma girdiğini?
İstersen oraya kadar beraber gidelim gözlerinle gör. Çaycı ekmek teknesini bırakıp gelemeyeceğini belirtti. İstersen sana cep telefonuyla stattan görüntü ve resim çekip mesaj olarak göndereyim. Çaycı bu teklifi makul buldu ve tamam anlaştık dedi.Bana uyar.
Tamam bana da uyar.
“Tamam!” demişti de henüz öğleden sonra oynanacak maça nasıl bedava gireceğiyle ilgili bir planı yoktu. Kıvrak zekâmla nasıl olsa bir çıkar yol bulurum diye düşündü.
Çaycının getirdiği çayı hızlı bir şekilde yudumladıktan sonra kahvehaneden çıktı. İstanbul’un gürültülü caddelerinde insan selinin içine karıştı. Kadıköy stadyumuna gitmek için en yakın dolmuş durağına doğru yürüdü. Duraktaki kalabalığı görünce “Eğer bu insanların hepsi maça gidiyorsa ben iddiayı baştan kaybettim.”dedi kendi kendine. Üçüncü dolmuşa ancak binebilmişti. Balık istifi gibi olan dolmuşta tek konuşulan şey maçtı. Biraz sonra stadyumun önüne gelmişlerdi. Tezahüratlara bakılırsa stat erkenden dolmuştu ve dışarıda bir stat dolusu kalabalık vardı neredeyse. Dışarıdaki kalabalık mahşerin provasını andırıyordu. Bu kadar kalabalık bir maç için toplanır bir de hac için diye düşündü. Elindeki tespihi hızlı bir şekilde birkaç kere dolaştırdı parmaklarının arasında diğer taraftan bir eliyle başını kaşıyordu. Aklına müthiş bir fikir gelmişti. Eminim bu fikir daha önce hiç denenmemiştir ve bu nedenle polis böyle bir fikre karşı çözüm geliştirmemiştir.”dedi. Bu nedenle işinin oldukça kolay olacağını düşünüyordu. Oradaki seyyar satıcıdan bir şişe su aldı birazını içti birazını yüzüne serperek kendine terleyenlere mahsus bir hava verdi ve sesinin tonuna telaş yükleyerek kapıdaki polis memuruna: Abi hanım doğum yapacak içeriden arkadaştan arabanın anahtarını alıp hemen çıkacağım. Alın şunu ben çıkana kadar sizde kalsın diyerek cebinden çıkardığı kimlik kartını polis memuruna uzattı. Polis memuru bu kadar kalabalıkta arkadaşını nasıl bulacaksın? Dese verecek bir cevabı yoktu ve oracıkta yalanı meydana çıkacaktı. Rolünü iyi yapmasından mıdır polis memurunun daha önce böyle bir yalanla karşılaşmış olmamasından mıdır? İzin vermişti. İçeri girerken yüzünde bayram sabahına ulaşan çocukların yüzündekine benzer bir sevinç vardı. İçeride renkli bir atmosfer görülmeye değerdi doğrusu. İçeri girerken yalan söylemişti; ama yalan söylenmeden de hile yapılmazdı ki. Bir süre şaşkın bakışlarla içeriyi gözetledi sonra diğer kapıya doğru yavaşça ilerledi şimdi planın ikinci aşamasını hayata geçirme zamanıydı. İkinci kapıdaki polise doğru yakalaşarak: Abi arkadaşın eşi doğum yapacakmış arabanın anahtarını istiyor verip gelebilir miyim, dedi. Polisin tereddüt dolu bakışlarını okumamak mümkün değildi. Polise güven vermek için ben gelene kadar sizde kalsın diyerek cebinden çıkardığı ehliyetini polise uzattı. Polis uzatılan ehliyete baktı ve çıkmasına izin verdi. Dışarı çıktığında kalabalığın daha da arttığını gördü. Şimdi işin en başına dönmeli giriş kapısındaki polise verdiği kimliği almalıydı. Birkaç dakika sonra kapıdaki polis memurunu gördü. Abi arkadaşı buldum diğer kapının yakınındaymış elindeki anahtarı göstererek-anahtarı aldım diğer kapıdan çıktım diyerek polise verdiği kimliği aldı. Tekrar çıkış kapısına yöneldi ve çıkış kapısındaki polise yaklaşarak:
Abi arkadaşı buldum ve anahtarı verdim. Diyerek stada tekrar girdi. Maç başlamıştı ve çektiği resimleri cepten mesaj olarak atmaya başlamıştı. En son çektiği resmin altına takımım bana takım elbise kazandırdı takım elbiseyi hazırla yazmıştı. İki yalan söyleyerek ettiği iki zarara karşı bedava maç izlemek ve takım elbise kazanarak iki kar elde etmişti. Maçın heyecanlı dakikalarının arasına sıkışmış normal vakitlerinde karda mıyım zarar da mı? Diyerek düşündü durdu maç sonuna kadar.
Karda mıyım zararda mı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.