4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
745
Okunma
Şu güruh. Şu karanlık. Akan su. Dolunaydaki rakkase. Dümeni kırılmış şu gemi. Yolların sokakların çıkmaz yönleri. Yakalandı tüm ışıklar şahit olun. Bütün oyunları bozdu bir oyuncakcı. Saatler geriye alınamaz, dudaklar aksini beyan edemez gerçeğin.
Kızgınlık çok yakıcı ve yanıcı bir duygu. Söz arası eylencelik bir nefes alımı kadarlıkla yüzleşmek daha da yakıcı, yanıcı. Neyse bu da olsun bakalım deyip kesin bir çoğalışla kabullenilmesi, azaltmıyor acıyı. Korkulu zaman tünellerine doğru öykünüyor düşler. Garip ama, bu her olduğunda anlatım bozuklukları yaşıyor sahte anlatıcılar. Ahenk bozup çizgi kesen gayba dahil olunuyor çünkü.
Kuklalarımı, renkli boyalarımı evde unutmuşdum oysa. Bu halimle bile iyi eylendirdiğimi umuyorum. Ve fakat alacaklıyım kuşkusuz. Belki de en çok yumuşacık bir g harfi borçlandı bana. Bu yüzden eğrisini doğrusunu düşünmeden eğlence değil eylence yazıverdim. Belki de doğrusu buydu. Kim bilir? Güvenmece yok bundan böyle. Koşullanmalar yok alabildiğine. Keşke ansızın tökezlemelerim de sonlansa. Pek zahmetli şey şu susmak. Hem de mektup mektup birikmiş iken. Sırtımı yalnızca kendi duvarıma yaslayabileceğimi düşünmek ne acı...