Kendi Kendime
Kendimi aramaya çıktığımda uzunca bir serüven çıktı karşıma. Git başımdan diyemedim. Ne varsa, hangi sözcük içine saklandıysa iliklerime kadar yaşamak zorunda kaldım. Pişman mıyım? Aslında değilim. Çünkü seni sevmek yüreğime dolan bir umuttu. Ben seninle umudu öğrendim. Beklemeyi öğrendim. Mesela hiç gelmeyecek olanı beklemek nedir biliyorum. Aslında aşk o kadar da matah bir şey değilmiş. Kimse kimse için ölümü düşünecek kadar saçmalamamalı bence. Çünkü platonik aşık olmak aslında güzel bir şey. Çünkü sadece umudun var kalbinde. Acı macı o da neymiş? Sadece umut.
Evet gel gelelim kendimi bulduğum yere. Uzunca bir müddet bulutlarda yaşadım. Hayatın toz pembe olduğuna inandım. İnsanların iyi olduğuna. Yaşamın her anının kocaman bir mutluluk olduğuna. Sonra bulutlar beni yavaşça aşağıya bıraktı. Sonra bir baktım. Pembe gözlüklerim beni terketmiş. Ölümü ilk kez bir yakınımda tadınca pembe gözlüklerim beni terketti. Üzüldüm diyemem. Her şey tebessümle hatırlanacak kadar şahane gitmiyor hayatımızda. Kırıldıklarımız, kırıp savurduklarımız yok değil. Özlemiyor değilim üzerine toprak atmak zorunda olduğumuz insanları. Belki de bu hayatın karmaşasında en çok onları özlüyorum. En çok onlara sarılmak, en çok onları öpmek istiyorum. Hangimiz istemiyoruz ki?
Tüm bunlardan sonra bir bakıyorum yüreğime sığdırmaya çalıştığım aşk kaybolmuş. Demek ki o kadar sadakat dolu değilmiş. Yavaş yavaş düşerken bir anda ayaklarımın üzerinde dururken buluyorum kendimi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.