- 1093 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Tenhalaştım
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bugün, dünün yarını.
Vesselam zaman; saatli bir dizi kum. Ve sen yine yoksun, ben senden yoksun.
Henüz dokunamadım kalbine, kendimi bulamamaktır belki de korkum.
Bilirim ki dolacak ve donacak gibi olur kanım, sendeki ‘’ben’’in hiçliği yüreğime çarptığında.
Lakin ben derim ki;
‘’Ben daha on yedi. Bul bana solunda yarattığın dünyada bir yer, orada büyüt beni.
İndirme gözlerinin perdesini yüreğime, beni görmezden geldiğin gibi.’’
Ve hislerimde derin hissizlik başlar bu cümle sonu hatrımın odalarının duvarlarında yankılanırken.
Geceyle çöktürdüm hüznümü. Şehrimin bana en uzakta kaldığı yerdeyim. Ücra kıyıma çekilmiş, af diler halde buldum kendimi kendimden.
Buğulu pencereden baktım da fark ettim;
Seninkinden güzel değil esen rüzgarın sesi. Boşansın gök kadehinden yağmur, ıslanacak toprağın kokusu bir sen değil.
Tenhalaştım.
Kendimden çok, senin varlığını diledim.
Siyahımla senin gri tonun sevişsin istedim.
İnan bana manzaramın gördüğü karşı kıyı kadar renklenmek istedim.
Bana renk borçlusun.
İnan bana titrer senin sahaben olmuş ellerim bu satırları cezbetmeye çalışırken.
Adını koyamadım henüz, fakat bilirim bu senin hikayen. İşte bu gelemeyişlerinin öyküsü..
Bari çarpma kapıları gönlümün derinine. Zaten fazlasıyla harab etti hasretin.
Çehremi boğuyorsun sükûnete, çehren vurunca gözlerime.
Benliğimin tüm müsaadeleri senin olsun, kaptan ben iken dümen sana teslim.
Ben yine uzun cümlelerle anlatırım seni, sana. Bil ki önce yokluğundan başlarım.
-MERVE YALÇIN
YORUMLAR
Burada da güne düşen bir şiirde olduğu gibi madde madde gitmek zorundayım.
1- On yedi, kızlarımızın kırılma yaşı mıdır?
Ki,
Bende işlemiştim on yediyi. Kulağa da hoş geliyor " 17 "
2- Bana renk borçlusundan sonrası ve öncesi diyerek ikiye ayırıyorum yazınızı.
İlkinde, sindire sindire, anlaya anlaya okumak vardı. Sonrasında ise, düşünmek, çok düşünmek. Aslında kara kara düşünmek...
3- Yine sormadan edemiyorum. Gelmeyişleri, acaba bizim ilişki esnasında partnere hakim olamayışımızdan mı kaynaklanıyor. Ki, böylesi yazılar, şiirler düşmesi sayfalara, ancak onların yüceliği ile mümkün olur diyorum. Mevlana'nın bir sözü vardı. Bil ki, özlemin özü sevgilidendir diye.
4- Onlar, yani gidenler, yani gelmeyenler. Bunun adına üstüne basa basa fedakârlık diyor. Değil, bu düpedüz acımasızlık.
Beşinci madde yok. Sadece Büyük bir tebrik var. Kutlarım Merve ;)
bayanillegal
Bu yüzden başkadır on yedi ve ben de tam bu sebeple işlemek istedim.
Bir de on yedi olduğumdan elbet.
3. maddenize cevaben; ''karşımızdakine hakim olma'' oldukça yersiz. İnsan kendinden başkasına hakim olmamalı. Yalnızca verilen değerin ortaya çıkardığı bir sahip çıkma duygusu idealdir bence.
Ve Kaan Bey, yorumlarınızı okurken içten bir şekilde gülümsedim, sahiden mutlu hissettiğim için.
Çok teşekkür ederim olumlu eleştiriniz için :)
Fırat Bal
Daha on yedisinde böylesine yazının etine kemiğine dokunabiliyorsanız, benim yaşıma gelince kim bilir nerelerde olacaksınız.
Bir an ilk yazmaya başladığım beni hatırladım.
18 yaşındaydım. Yazıyordum ve üstelik yazdıklarımı çok üstün buluyordum. Çok sonraları o denemelerimi okuyunca ne kadar komik olduklarını fark ettim. Çok gülmüştüm kendime.
On yedi bence kızların olgunlaşmaya başlama dönemidir. Biz erkeklerde durum apayrı. Gerçi kişiden kişiye göre değişir ama...
Zeki olduğunuzu düşünüyorum.
Saygılar, selamlar...
Keskin ve kalıcıydı kelimeler. Özgürdüler yalnız. Lâfontenden masallar da bilir gibiydiler, Sümer yazıtlarına da değmişlerdi. Böylesi yazıları okumak fazlasıyla tok tutuyor insanı. Tebrikle.