- 375 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Fanus
Yetiştirdiğim çiçek, vazonun içinde denizin dibindekiler gibi sadece suya dokunuyor. Toplanıp duvara yaslanmış halılar denizatlarını, yatağımsa bir vantuz balığını andırıyor. Odamdaki her şey derin bir uykuda. Kulaklarımın hemen altında solungaca benzer çıkıntılar fark ediyorum. Nefes alınca çizgiler yarık şeklinde açılıyor. Soluduğum havayı o yarıklardan dışarı veriyorum. Masanın başından kalkıp biraz dolaşıyorum. Koltuk altlarımda belirginleşen yüzgeçler hareket kabiliyetimi artırıyor. Kendimi her zamankinden daha hafiflemiş hissediyorum. Kulaç atıp sıçrıyorum.
Pencereden ağustosun sıcak, nemli havasının içine dalıyorum. Akan trafiğin üstünden gökyüzüne doğru yüzmeye başlıyorum. Havada zikzaklar çiziyorum. Bu arada neşeyle bağırıyorum fakat ağzımdan sadece kabarcıklar çıkıyor. Yukarılarda hava oldukça serin. Basınç da epey azalıyor. Bulutların içine giriyorum. Gıdıklanıyormuşum gibi uçarı, keyifli bir hisle doluyorum. Bu gürültü de ne? Yaklaşan şey bir balina, yo hayır, bir köpek balığı! Rengi de beyaz. Bu bir uçak; ağır gövdesiyle havayı yararken yarattığı güçlü akım yüzünden tekrar aşağılara doğru savruluyorum.
Sonra alçalıp zeminde gezinen insanların etrafında yüzmeye, onların dikkatini çekmeye çalışıyorum. “Neden zeminde yürüyorsunuz? Kollarınızın altındaki yüzgeçleri kullanıp yüzebilirsiniz, hadi ne duruyorsunuz,” diye sesleniyorum ama kimse sesimi işitmiyor. Yüzlerinde gördüğüm şey sabrı zorlayan bir bekleyişin karamsarlık yüklü donukluğu. Bakışları buğulu, sabit, beni fark etmiyorlar bile. Aramızda aşılmaz, kalın bir duvar var sanki. İlginç olan bu körlükle hiç kimse hiçbir şeye çarpmıyor. Yaptıkları şeyleri hep yineledikleri için olsa gerek yönlerini bulmakta zorluk çekmiyorlar. Konuşmaları defalarca okunmuş birer şiir gibi duygusuz. Birbirlerine bu kadar benziyor olmaları ne tuhaf!
Alışkanlıklardan örülmüş bir fanusun içinde yaşıyorlar. İçindeki bu kasvetli hava onları günbegün daha da uyuşturuyor. Süregiden savaşlar, salgın, açlık veya doğal afetler, bulundukları bu fanusu, tuzla buz edecek kadar güçlü bir etkiye sahip. Ancak görünen o ki böyle bir darbe olana kadar güvende olduklarına inanmayı sürdürecekler.
Bu uyuşukluk için elimden bir şey gelmediğine inanıp odama geri dönüyorum. Denizatları ve vantuz balığı çoktan gitmiş. Biraz önceki hava çekilmeye başlıyor. Daha şimdiden tekrar yüzeceğim anı iple çekiyorum. Belki benimle daha soğuk, gizemli ve güzel bir dünyayı keşfedecek başkalarını da bulurum. Burnumdan nefes alıp vermeye devam ediyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.