- 587 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERDEMLERİMİZİ YOK ETMEYELİM
Yaşananlara baktığımızda insanlık ölüyor, haysiyet, şeref, namus, dürüstlük ölüyor... İnsanlarımızın birçoğunu neme lazımcılık sarmalamış, bir kısmında da boş vermişlik almış gidiyor… Diğer yandan İslami ve insani özellikleri yaşatmaya çalışanların onurlu mücadelesi sürüyor... Tabiî ki hak var batıl var, cennet var, cehennem var, doğru var, yanlış var. Sadakat ve samimiyetin ölçülerini nasıl belirleyeceğimizi beşeri değil, sadece İslami ölçüler içersinde değerlendirilmeliyiz!
Gelişmelere bakıldığında; kin, öfke ve haram lokmadan beslenenlerin, menfaat uğruna Kuran’ın mesajını yitirmişlerin, gerçekleri bırakıp, karanlık yerine aydınlığa mum yakanların tarihe, kimliğe, vatana, bayrağa, değerlere hatta ilahi mesajlara düşman kesilenlerin, aldatmaya hukuki kılıf bulma gayretinde olanların, insan haysiyetini hiçe sayanların, adaleti sekteye uğratanların, hayâsızlık konusunda kör, sağır ve dilsiz kesilenlerin vebali ağır olacaktır.
Hayatımızdaki ölçümüz, her an ve her yerde Kur’an ve sünnete göre olmalıdır. Beşer olan her şeyde şaşma, yanılma, hata payı vardır. Değişmeyen, yanılmayan İlahi emirlerdir, vahyin mesajıdır’ Hiçbir insana masumiyetlik, günahsızlık, sorgulanamaz düşüncesiyle bakılamaz. Sevdiklerimiz, tabi olduğumuz liderlerimiz, önderlerimiz; grup, cemaat, cemiyet, siyasi parti başkanları kim olursa olsun insandır. İnsani düşünce ve tavırlarda hata, yanılma payı her zaman vardır ve olabilir. “Kesin böyledir “demek, kim derse, kim olursa olsun yanlıştır.
Bir insan, önder kabul ettiğinden gelen talimatları sorgulamadan, neyi onayladığını bilmeden, süzgeçten geçirmeden söylemlere başlarsa, konuşulanların ne kadar doğruluğu ve haklılık payı olabiliri tartışılırdır. Ancak insanlar eleştirirken önce öz eleştiri ve empati yapmayı unutmamalıdır. Her hangi bir kimsenin, grubun önem saydığı şahsiyetlerle alay etmek, aşağılamak, onlara hakaret ve küfür derecelerine varacak söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Böyle bir durum insani ve İslami olamaz, insan onuru için kabul edilemez… Bu kin ve nefreti artırır, hem de toplumu çatışma ortamına sürükler. Birlik, dirlik için hiç kimse ötekini, ötekileştirmemelidir! Her kesim, her grup kendisini bir bütünün unsurları olarak görüp birlikteliği, kardeşliği, hakkı, hukuku geliştirmek için çabalamalıdır.
Müslüman dosdoğru olacak, enerji ve gücünü birbirine karşı değil şerre karşı, düşmana karşı ve hayır için kullanmalıdır. Biz her söylemimizden sorumlu olduğumuzu hatırlayarak bilemediğimiz, bilgi sahibi olamadığımız, birilerine göre doğru olanlar, sözler hakkında kesin öyledir, söylememeliyiz. Biz ne kadar şeyi ne kadar biliyoruz ki… Mehmet Akif şu sözü her an aklımızda olsun “İki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen!”
Gaflet sarınca toplumu, hayâsızı da, hırsızı da arttı, ülkenin arsızı da… Düşman, ihanet yapa dursun planını… İhanet planları karşısında yılgın durmamaktır yiğitlik!. Ülkenin dertleriyle hemdert olmak, akıl ve izandan yoksun olmamak, polemiğe girmemek, dayanaksız, mesnetsiz konuşmamak insani ve erdem sahibi olmak demektir… Nefsin ve sadece dünyevi arzu ve isteklerden, her türlü karanlıklardan ruhlarımızı korumalıyız. Öfkelerimizin, nefsimizin esiri olmadan ve tahriklere kapılmadan, akılla, mantıkla, izanla, adaletle düşünmek ve davranmak durumundayız.
İlahi olmayan her şeyde, insana kesin sadakatte ve itaatte hem kusur hem de hata daima vardır... Sahibinin gönüllü borazancılığına, kraldan çok kralcılığa soyunmuş, hayâ, perva, hak, hukuk tanımayan fikir fukaralarına itibar ve iltifat edilmemelidir... İslam’ın değerini anlamak için mahşer gününü beklemeye de gerek yoktur. Ne güzel demiş üstat necip fazıl; “Ya Allaha baş eğer, hiç kimseye eğmezsin / Ya herkese baş eğer, hiç bir şeye değmezsin./ Ya Allaha baş eğer, özgürlüğe koşarsın / Ya nefsine baş eğer, köle gibi yaşarsın.”
İnsani erdemlerin yitirilmesi, hassasiyetlerin sekteye uğratılması, umut kıvılcımlarının tüketilmesi, vicdan tellerinin kırılması, bu ülkenin geleceğine dair endişeler taşıyan herkesi yürekten yaralıyor ve kahrediyor. İnsanlık hasletlerinden nasipsiz, ülkenin nerelere sürüklenmekte olduğunu göremeyecek kadar kör vicdanlar artık uyanmalıdır. Her türlü çekişmeleri bir yana bırakarak, birlik ve beraberliğin kıymetini bilerek, dünyanın dört bir yanında Müslümanların içersine düştüğü zulmü görerek, birbirimize daha çok sahip çıkarak, kenetlenerek huzur ve güvenliğimizi sağlamalıyız.
İlahi adalette zaman aşımı yoktur. Günümüz Türkiye’sinde yaşanan siyasi, sosyal kutuplaşmalar, kin ve nefret söylemleri toplumumuzu gerdiği gibi, kamplaştırıyor, birliğimizi, dirliğimizi bozuyor. Bu ülkenin çıkışı, birbirimize güven ve birlikteliğimize bağlıdır! Hayatımızın tüm alanlarına İslam’ın güzelliklerini sevgiyi, barışı, adaleti uyguladığımızda inanın müjdeler bizi bekliyor!...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.