- 820 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YİRMİ BEŞ YAŞIM
Yeni bir yaşın yaşanmışlığındayım şimdi. Bu kez satırlarım bana değil, yirmi beş yaşıma. Merhaba yirmi beş yaş! Bu seneki günümde, doğum günümde, seni karşılıyoruz hayatla. Sen mi bana koşarak geliyorsun, ben mi sana hemencecik sarılıyorum, aslında çok net değil bütün bunlar, flu. Tıpkı ardımda bıraktığım koskocaman yirmi dört yılım gibi. Sen bana esenlikler, nice güzellikler getireceksin. Seninle dolu olduğum şu gün, hemen anlıyorum farkını. Bana yirmi beş yaşı anlat deseler, bugün, doğum günüm gelmeden evvel, son birkaç aydır söylediğim bir yaş olmasına rağmen sanki bugün daha yeni tanışıyor gibiyiz. Yirmi beş yaşıma selamlar olsun. Diyeceğim şu ki; yirmi beş yaş benim için bağışlama yaşı, hoşgörü yaşı, geçmişe sünger çekme yaşı…
“30′a beş” Şimdi bütün bunları düşünmek için çok erken, yalnız, geçen zamanı unuturken şimdiki zamanın da geçeceğini bilerek nefes almalıyız. Merhaba yirmi beş yaşım. Herkesin farklı yollara, farklı yıllara, farklı insanlara, farklı hayatlara savrulduğu en çetin yaşsın, adeta bir sınavsın. Mesela artık ne çocuğuz, ne ergeniz…
Gençliğimizin bile bahar döneminin ortalarındayız. Sen mi bana çok şey katacaksın, ben mi seni sevindireceğim bilemiyorum. Çeyrek asırlık bir çınar oldum sayende.
Dün, tam da dün, 18 yaşındayken yazdıklarım çıktı karşıma. Buram buram ergen koktuğum o günler. O günlerde hissettiğim duyguların şimdilerde hissedilmiyor oluşu, bugünlerde hissettiğim duyguların da bundan bir yedi sene sonra hissedilmeyeceği gerçeğini çıkardı karşıma. O vakit dedim kendime, “Hiçbir şeye bu kadar anlam yükleme. Seneler ilerledikçe, zaman geçtikçe, sen yenilendikçe; o anlam yüklediğin şeylerin hepsi sıradanlaşacak zaten.”
Merhaba yirmi beş yaşım. Sen benim için hiçbir şeye anlam yüklememe yaşısın. Bir gülümsemeden anlam çıkarmadığım, bir çatık kaştan nem kapmadığım ve bir gözyaşıyla yağmur bulutlarının bütün bir hayatıma yağdığını düşünmediğim… Elbet kara bulutlar da olacaktır hayatta. Kim sadece güneşle arkadaş olur ki?
Mühim olan bir dakika önce geçen zaman diliminin tadında, o ölçüde geçmesine izin vermek ve bir an evvel kötü günleri göndermek değil mi?
Merhaba yirmi beş yaşım. Bugün benim doğum günüm. Bugün bana seni soranlara seni tanıştırıp, bir sene boyunca seninle kalacağımı herkese ilan edeceğim bir gün. Bana seni sorarlarsa onlara ne demeliyim?
Benden küçüklere nutuk çekip, “Bir süre sonra siz de benim gibi onunla tanışacaksınız” benden büyüklere “Bakın, ben sizin o yıllarda geçtiğiniz o yaştan geçiyorum, ben de büyüdüm” deyip, hayat sorarsa; “Çocukken güzeldik biz, evet, sahiden güzeldik” mi demeliyim?
O kadar karmaşıksın ki. Ben artık ne çocuğum, ne ergen, ne de gençliğimin baharından tomurcukları seve seve sevdiğim o yirmi yaşım…
Sana geldiğime memnun oldum yirmi beş yaşım. Yıllar sonra geriye dönüp baktığımda, ben bir zamanlar “25 yaşındayken” diyeceğim için mutluyum. Çok da anlam yüklemeyelim yaşlara da…
Dün 18′dim daha, bugün 25 oldum baksana. Daha seçici, daha kararlı, daha hoşgörülü, daha az kırılgan.
Ben affeder oldum. Affetmeyi öğreten yaşıma merhaba. Tecrübelerimin dili olsaydı, “Bu kadar çok anlam yüklememeliydin gelip geçene. Zaten bir gün herkes ebediyen gidecek” derlerdi.
Belki de söylemişlerdir de, ben duymamışımdır. Çocukken insan daha çok sağır, daha çok kör oluyor.
Yanlışı doğru, doğruyu da yanlış sanıyor. Çocukken yanılma payının saçları uzuyor, bahaneleri kısalıyor.
“Ben görmedim, kördüm” diyemiyorsun. “Görecekken biri yanlış yöne kaydırdı ayağımı, çocuktum anlamadım” diyorsun.
Selamlar sana olsun yirmi beş yaşım. Seninle geçecek olan günlerim kutlu olsun.
Dilâra AKSOY
YORUMLAR
Güzel bir doğum günü yazısı.
Konuşmak güzel şey de,
yazma becerisi de ayrı bir özellik.
Allah, sevdiği kullarına veriyor galiba bu özelliği.
Her yaştan insanın,
akıcı cümleler arasında, kendinden bir şeyler bulacağı kesin.
O yaşlarımı getirdim bir an aklıma.
Ne güzel günlerdi.
Ne sıcak, ne haraketli, ne deli doluydu.
Bu yaşların kıymetini bilmeli insan.
Yoksa,
gün gelir,
bir yirmi beş yaş yazısının ardından gözleriniz yaşarabilir.
merhabaomrum
Haklısınız, bu yaşların kıymetini bilmeli insan...