- 774 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
yıllar sonra
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yıllar sonra güldüğüm
Define meraklısı dört kafadar tırnağında üç harflileri toplayıp, tepesinde bir dedenin mezarı olan yaklaşık yüz elli metre yüksekliğindeki çamlığın kuzeye bakan üzerinde mistik şekiller bulunun kayaların altında güya define olduğunu öğrenirler.
Geceler haram olmuştur artık onlara, bir an önce gidip o defineye kavuşmaktan başka hiçbir şey düşünemezler. Lakin aylardan aralık ayı yağmur,kar fırtına ve soğuk bir türlü izin vermez gece karanlığında gidip o defineyi bulmaya.
Onlar müsait bir geceyi beklerken bir yandan da gerekli olan malzemeyi alıp;çuvala doldururlar.
Hava açılır,ay ve yıldızlar görülür gökyüzünde.Hava soğuktur ama; hiç önemli değildir onlar için…
Gecenin bir yarısı,dört kafadar kahvenin köşesinde buluşup,sessizce çamlığa doğru yürümeye başlar.Çamlığın kenarına ulaşmak için üç metre derinliğindeki dereden mutlaka geçmek zorundadırlar. Lakin derenin ahşaptan yapılı köprüsü de son yağışların getirdiği selle sulara karışıp gitmiştir.
Ölmek var dönmek yok diyerek yaklaşık bir metre derinliğimdeki akan suya dalıp yüzerek kıyıya çıkarlar.Hiç kimse ıslandım, üşüdüm demez.Çamın tepesine hızla tırmanmaya başlarlar.El feneri ve ay ışığı yardımı ile üzerinde mistik işaretlerin olduğu kayaları bulurlar.
Heyecan doruklara çıkmış bir halde kazmayı toprağa vurmaya başlarlar kazmanın sesi gecenin sessizliğinde korkunç bir şekilde çınlamasına rağmen hiç birisinde korkunun izi bile yoktur.
Yaklaşık yarım metre kazdıklarında çok derinden gelen bir sesi sadece birisi duyar. Ses “Vurma bana” diyerek inler. Arkadaşlarına bir ses duyduğunu “Vurma bana” dediğini söylese de hiç kimse inanmaz. Hatta onunla “sen korktun galiba” diyerek dalga bile geçerler ve kazmaya devam ederler. Bir müddet sonra “Vurma bana” diyerek inleyen sesi iki kişi duyar. Hep birlikte etrafı bakarlar. Hiç kimse yoktur. Korkmaya başlasalar da yine de kazmaya devam ederler.
Aman Yarabbim ! O ‘da ne ?Karanlık çamların sadece ay ışığının aydınlattığı yerden beyaz elbiseli bir gurup onlara doğru yürümektedirler.Kolları yoktur başları da yoktur.Define kazıcıları öyle bir korkarlar ki; kazmaları bırakıp çamdan aşağıya doğru hızla koşmaya başlarlar,artık can pazarı yaşanmaktadır.Çamdan dik olarak koşmak bir müddet sonra hızını kontrol edemeyip düşüp aşağıya doğru yuvarlanmaktır.
Hepsi de yere düşerek taklalar atarak , ağaçlara çarparak aşağıya inerler. Ecelleri çamın eğiminin elindedir artık. Cumburlop derenin içine düşerler.İşin en ilginç yanı beyaz elbiseliler de aşağıya onlar gibi inmektedir.Hatta bazen birbirlerine çok yakınlaşırlar.
Derenin içinde birbirleri kontrol ederek karşıya geçmeye başlarlar ki,; kuru söğüt dallarının arasından bir gurup beyaz elbise giymiş insan onlara doğru yürümektedir.
Koşarak kaçmaktan başka çare yoktur. Hepsi de tazı gibi kaçıp köyün içine gelirler.Hiç konuşmadan evlerine giderler.
Gece yaşanan bu olay beş yüz hanelik köyde fısıltı gazetesiyle ışık hızıyla yayılır.
Sabahleyin gece yaşanan olayı herkes öğrenir.Zaten köyün büyük bir kısmı da gece definecilere böyle bir oyun oynanacağını biliyormuş.Beyaz çarşaf giyerek definecileri korkutanların kimler olduğu konuşunda hiç kimse hiçbir zaman konuşmadı.Defineciler gerçeği öğrendiler;ama hiç kimseyi şikayet edemediler.
Naciye teyzenin defineci kocası bu olaydan bir ay sonra rahmeti oldu.”Adamın ödü patlamış.” Söylentileri dolaştı dillerde.
Bu olay yaşandığında ben küçük bir çocuktum.Hatta olayın böyle bitmesi beni hayal kırıklığına uğratmıştı.Ben daha mistik,daha bilinmez,daha gizemli bir son bekliyordum.
Aradan uzun yıllar geçti ben yaşlandım.Usumda bu hikaye saklı kaldı.
Geçen gün yaşlı annemle oturduk.Eskilerden sohbete daldık.
İşte o gün o definecilerden birinin hatta tırnak bakarak,üç harflilere define yeri bulduran adamın benim rahmetli babam olduğunu öğrendim.
Bütün köyü gülmekten kırıp geçiren bu olaya yıllar sonra ben kahkalarla güldüm…
Uzun yıllar saklanan sır ortaya çıktı.Yani bizden saklanan sır.
Sen neymişsin be babam!
Seçici kurula,okuyanlara ve yorum yapanlara çok çok teşekkür ederim....
YORUMLAR
sareyaprak
Onlardan eskiye dair çok şeyler duyuyorum...
Eh bende yaşlandım artık...bir çok anı usumda saklı:)))
Zamanla böyle ortaya çıkıveriyorlar...
Sevgimle....
Hoş bir anıyı hikayeleştirerek unutulmaz kılmışsınız. Tebriklerimle.
sareyaprak
böyle anıları yazmak lazım aslında...
bir yerlerde bulunsun:)))))))
Sevgimle...
BaZi olaylar insanin zihnini terk etmiypr bor turlu
İlginc bir ani hikaye
Guzel de kaleme alinmis
Tebrikler Sare
sareyaprak
Sevgimle...
:) yaşattınız yine hikayeyi bana ....
gerçek öykülerin devamını da okuyabilmek ümidimle selamlar .
sareyaprak
Bu ara sıcaklardan pek yazamıyorum...
Bu olay aniden aklıma geldi aniden yazdım...:)))))))))))
yavuzceyhan
aniden , serin havaların bir an önce gelmesini dilerim .
Her şeyden önemli olan insanın merakı, sırları aralamak. Hele sonunda kendini tatmin edecek değerli şeylerde varsa ,mesele sadece sırları açığa çikartmada kalıyor. Bütün hikayeler, öyküler başka insanların meraki gibi düşer dilimize.
Aslında geçmiş bile kendimize hikaye kaliyor. Dünün hikayesi, bugünün öyküsü, yarının masalı sanki.
Tebrikler, saygılar.
sareyaprak
Hepimiz bir gün toprak ya da kül olacağız...
Yaşadıklarımız ise masal...
Ve kimbilir ne sırlar açığa kavuşmadan sırlara karışıp gitti.....
sareyaprak
Zannederim "tırnağa bakmak" demek istediniz..
Bence o konu farklı bir dal...
tırnağa mürekkep sürülerek dualar okunuyor ve başka bir dünyaya pencere açılıyor..
Neyse onlardan uzak durmak gerekir...