- 687 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
O Da Ben İdim
O Da Ben İdim
Kadıncağız, doğuma giderken asansörde doğurur ve yakınmaya başlar; “Benim kaderim bu, orta yerde doğum yapmak!”! Görevlilerden biri, onu teselli etmek ister; “Abla, sen yine asansörde doğurdun, önceki senelerde bir hastamız, hastane girişinde meydanda doğurdu; haline şükret!” der! Kadın; “O da ben idim oğul, o da ben idim!” der!
Tarihsel süreci incelediğimizde tüm kavga ve savaşların çıkış nedeni; menfaat, hırs ve insanlara bir şekilde hükmedip onların üzerinde bir konum elde etmek! Tüm toplumsal etki, bunlar için yapılmış! Birileri kendi konumunu “İlah” seviyesine çıkarmak bu olmaz ise ilahın temsilcisi olarak yetinmek şeklinde öğretilerle bunu sağlamak istemiş! Eski zamanda “İnsan İlahlar” sonraları “Yarı ilah yarı insan” daha sonraları da ilahları göğe postalayıp “Aracılık” şeklinde bir seyir takip edilmiş. Buradaki incelik şu; hepsinin ortak iddiası toplumu daha huzurlu ve refah içinde yaşatmak! Bunun için de gerekli olan itaat “İlah” veya aracılıkla sağlanmaya çalışılmış! Hepsinin ortak yanı şu; “Ayrıcalıklı olmak!”. Bu “Seçilmiş ırk” veya “Seçilmiş kişi” kavramı üzerinden işlenmiş. Ödül olarak da uzun vadede “Cennet”, kısa vadede “Vaat edilmiş topraklar!” sunulmuş. Yani bu vaatleri sunanlar, kendileri hedef toplumun başına geçerek “İlah” adına önder olacak! Yani ayrıcalıklı olacak kendisi, doğal olarak da onun peşinden gidenler, onun amaçlarına (Liderlik ve ayrıcalıklı konum elde etmek amacı!) hizmet edenler de “Seçilmiş olacak”! Hep beraber “Cennet” onların olacak, bu uğurda insanların kanlarını dökmek ve topraklarından insanları kovmak da meşru sayılacak! Görünen bu! Yani kavga “İyi-kötü” veya “İlah inancı” ya da kutsal öğreti ekseninde sunulsa da asıl kavga, itaat ve öğretiyi vaaz edenlerin amaçlarına dair olacaktır!
Sıkıntı ise şu; bu öğretilerin kaynağı aslında tek, “O da ben idim!” der gibi aynı kaynak, değişik şekillerde sunulmuş! Hatta aynı öğreti içinde hizipleşmeler ve kanlı kavgalar olmuş. Bunların ayrıntısını anlatmaya gerek yok; Avrupa’da mezhep kavgaları yaşandı ve bitti; Orta Doğu’da hala devam ediyor! Bu öğretiler, toplumsal olarak kabul edildiği için tarihsel süreçte bir nevi hipnoz gibi veya beyin yıkamak gibi insanlara zaten verildiği için öğretiler üzerinden birileri kendi saltanatını kurmak ister! Hazıra konmak isteyebilir, bu öğretileri kullanarak kendi amaçlarını, çıkarlarını hedefleyenler! Bu nedenle kavga öğretilerin takipçileri arasında en yoğun ve en acımasızca yaşanır! Yani aslında kavga, menfaat ve ayrıcalık elde etme kavgasıdır! Bunu İlahi amaçlarla süslemek toplumun zaten kabul ettiği öğretilerle kolayca sağlanır! Verimli ve önemli konumda olan, ticari merkezler veya stratejik olan topraklar, bir peygamber tarafından bir topluma vaat edilmiş ise ve bu topraklarda birileri yaşıyor ise bu kıyamete kadar sürecek bir kavganın da fitilini ateşler! Fetih edilmesi övülen bir toprak er ya da geç kuşatılacaktır! Buradaki ayrıntıya dikkat edin; hedef yeni değil, atalarının hedefi için savaşıyor bu toprak kavgası verenler! Toplumu da bu kutsal “Fetih” üzerinden peşlerine takabilirler! Sonuçlar felaket olsa da bu öğretilerden pay alanların felaket senaryolarından vaz geçmesi kolay olmaz!
Son tahlilde; insanların kendi inançlarını yaşamaya hakkı vardır! Kendi inancı, başkalarının topraklarını almak ve başkalarını esir-cariye etmek olunca da sorun çıkar! Eğer insanlık bu beladan kurtulmak istiyor ise inançların gözden geçirilmesi gerekecektir! Dünya, eski “Orta Çağ” Dünyası değil! Ulaşımın, iletişimin, teknolojinin, insan kaynaklarının tüm Dünya’ya dağıldığı bir konumda! Fetihlerin “Orta Çağ” da kaldığı da açık! Son dönem fetihler, bilimsel ve teknolojik olarak yapıldı! İnsan, köle veya cariye olmayı istemez; insanları köle veya cariye yapmak isteyenleri de istemez! İnsanlar “Fetih” de istemez! Güçlü olanların baskısını da istemez! Dönem dönem silah üstünlüğü ile savaş ekonomisi etkili oldu! İdeolojilerin ve ırkçılığın zirve yaptığı dönemler de oldu! Kapitalin, paranın hüküm sürdüğü dönemler de oldu! Günümüzde bu eski sayılabilecek değerler çok hızlı yıprandı! Dünya, “İnsan” odaklı bir eksene girmek durumunda! Yani ideolojik ve dinsel fetihlerin eskide kaldığı, ilahların vaat ettiği verimli ve stratejik topraklar için insanların kanının dökülmesinin zamanının geçtiğinin; bu amaçlar için kan dökmeyi meşru saymanın yanlış olduğunun anlaşılması, güç ve sermayenin insanları köleleştirdiğinin anlaşılması kaçınılmaz! Bu yeni dönemde, hala eski “Seçilmiş ırk” veya “Seçilmiş kişi” kavramları üzerinden yemlenmek isteyenler olabilir! Bu doğaldır, bu değişimi eski öğretiler üzerinden menfaat sağlayanların geciktirilmeye çalışılması da doğal gibi. Değişim olacak ve ne kadar zorlanırsa o kadar sıkıntılı olacak! Yani eski öğretiler üzerinden kurulan saltanatlar yıkılırken ortalık da toz duman olacak! Arif olanların, bu menfaat kavgalarının asıl sebebini bildiği de unutulmasın!
Selametle,
Ahmet Bektaş