- 845 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NE MÜSLÜMAN KALABİLDİK NE AVRUPA’LI OLABİLDİK.
İslam dini en yüksek standartı olan bir yaşam modelini ortaya koyar. İnsan denilen yaratığı var eden Kudret , onun yaşam şeklini,düşünce,hareket ve toplum ilişkilerini de kurallara bağlamıştır. Bu kurallardan biri de çevre bilinci, temizliktir. Bu din “kendine yapılmasını hoş görmediğin şeyin başkasına yapılmasını” yasaklar.
Vücut temizliği, ev ve çevre temizliği de önemli konulardır. Hz.Peygamber(asm)in örnek hayatı ve öğütleri bize ışık tutar. İnsanlara rahatsızlık veren her şey , yoldaki bir engelin,taşın,dikenin kaldırılması dahi en küçük sadaka (iyilik) sayılmıştır.
Avrupa’lılarda bu bilinç, verilen esaslı eğitim ve konulan sert kurallarla sağlam bir toplum düzeni haline getirilmiştir. Bir Avrupa’lı rahatsız edilmeyi ve rahatsız etmeyi asla kabul etmez. Bahçesindeki ağacı izinsiz keseni, sokağa yağ damlatan aracın sahibini, evinin önündeki karı temizlemekten kaçınan komşusunu hiç çekinmeden ihbar eder. Hatır gönül yoktur. Yetkililer anında gelir ve ceza işlemini uygular.
Gelelim bizim dünyamıza..
Gösterilen “ muasır medeniyet” çağdaş uygarlık denen şeyin acaba neresindeyiz ? 90 yıllık bir Milli Eğitim (aslında eğitim değil papağanca öğretim) bu toplumu hangi medeniyet seviyesine getirmiştir ?
Sadece fizik,kimya,matematik öğreten bir ezber sisteminde oturma,kalkma,konuşma vs. insani ilişkiler hep ikinci planda kalmıştır. Anne babasından eğitim (terbiye) göremeyen bir nesil (soyu tükenen bir kısım öğretmenler hariç) okulda da bu terbiyeden mahrumdur.
Denize açılan sokağımın başında elinde çöp torbasıyla mıntıka temizliği yapan iki sokak ötedeki komşumu görünce kendimi tutamadım “ Bir sen kaldın.. Bir ben kaldım “ diye takıldım. Aslında ben de pes etmiş ve çevredeki insanların atıklarına gözlerimi yummuştum.
Sahilde kumların üzerinden pet şişe, peçete,kutu,poşet toplayan emekli astsubay komşum acı acı güldü “Ne yapayım ? İçim rahat etmiyor.”
O sabırlıydı ben sinirli.. Ben kızgınlığımdan çöpleri toplamıyordum . O sabırla sahili temizliyordu.
Toplumdaki duyarsızlıktan, eğitimsizlikten ayaküstü dertleşirken üç beş metre ötede 60 yaşlarında kayış gibi, mayolu bir kadın da konuşmalarımızı duyuyordu. Aradan çok geçmemişti ki çağdaş bayan ayağındaki deniz ayakkabılarını yerde boyanmak için bekleyen tekneme vurarak içindeki kumları teknenin üzerine silkelemeye başladı “ Ayakkabılarınızı vurarak kumları akıtıyorsunuz. O tekneyi ben temizliyorum” deyince pişkin bir şekilde “ Ama kumluydu…” demez mi .. Bayan pılısını pırtısını toplayıp gidince teknenin üstünü sıvama kum kapladım. “Al sana kum..” Böylece hem ben hem de teknem 7 sinden 70’ine üstüne çıkıp oturan,yatan,havlusunu donunu koyan ve fotoğraf çektirenlerden kurtulmuş olduk.
Uzun lafın kısası ne Avrupa’lı olabildik ne Müslüman kalabildik..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.