Narsist'liğe sığınmak her haliyle.
insanlıktan nasibini alamıyor,gerektiği gibi günler sıradan mecrasına akarken bilinmedik farklı kesişlerde birleşmekte
hergelişen zaman içerisinde yerlerimizden titremiyoruz depremle akışkan görüyoruz hataları olağan,ne garip oysa başımıza gelince çok sıradışı eywah! .metropoller ömrümüzden alırken,sığınamıyoruz seslerin mustehcen güzelliğine mutemadiyen hep açız açıkta durmaktan üşüyor aşk bile zaman zaman.bütünlüğün farkedilme olgusunu aşmışız çoğu zaman,sıradan fakat hayatımıza kök salmış durumda iken duruhan.ne çok öpülesi kusurlar var sürekliliği olan,yabancılaşıyoruz her mevsim ,aylar bize ihanetmi ediyor.yo yo biz evrene ihanetteyiz kahince bir gülüş seziyorum üst makamdan
yön bulmakta zorluk çekmek gani gani ölmemişliğimiz, arayışlarımız falso yaşam aralığı nadiren zıpkınca çevik.sırıtkan!
boğuk rüzgarlar estikce yalıyor tüm şehri,fırtına süpürüyor ne varsa günahkar ,yağmur yıkıyor tüm gizleri ve insanlık saf ve yalın gibi.merhamet bir dag arasında sıkışmış,vicdan omuzlarda ağır ve yaralı.
gidemiyoruz bir adım kala ruhun derin gölgelerinde. vardığımız yok biyerden biyere,lakin zürriyetimiz sağlam,çekimser soydan.
hep sitem hep suçlama çok masum değiliz,ama özgür irade var.kişilerin kendini aklını fikrini kullanacağı. niyese bunlar bile istem dışı
gelişiyor hayatımızda durduramıyoruz akan suyu.yakamıyoruz ateşi söndüremiyoruz buz tutmuş kavimleri,dil dil diyoruz ne işe yarar
beden dili dillerin en kuvvetlisi ama geçici süreş dilimi oda,saldırgan dil-e havlamamak naifce hayıflanmadan
sevimli kompliman veresiye alıyoruz neticede süreç ve sürat itibariyle,dingin durgun bir limandan.hiç bir duygu zihinde uyumuyor
merkezi kaygı endişe olsada yaşanılası,dayatman.hergarip duyguya yakın iken nasıl kaçılırkı bu delhizden bu ummandan.
içine aldığı girdap az sığınak çok kurak ,çığırtkan.
oysa;kaybolmayan sevgiler nüksetmişti rüyalarımızda,ve ünsüz kafiyeli didaktif oyunlar çizelgesi.sanırım kısa süreli en kolayından.
"bazen son dersi almak ister insan! "tütün kokan bir haylazlıktan,yamalı çeyizler gibi ölümüne koklamak sandık lekesini korkmadan.
bir labirente kaybolan anıları aramak statüsü, aranan olmayış görevi sonlandırmak,ve kaybolmak karanlığın çıkmazında
nereye gidebilir ki,hem zayıf hem güçsüz maneviyatı,salıncakdaki çocuk gibi yönlendirmek imiş görevi dünyalık adına,üst.lenmişaz narsistlikten bir şey çıkmaz,demişti.yazar!
yazar demişken;elinde kalemi alan yazabilirmi ,özgürlüğü ... s.uçmudur ! düşün.ce
YORUMLAR
'Yaşayacak ne kadar zamanımızın kaldığını öğrenmek, bizi özgür kılar diye düşüyorum’ bu argümanı ben de düşündüm. Her eksilen gün bir matematik netliğinde kalanı fısıldarken kulağımıza, ne özgürlüğü, paniği hakim kılmaz mı ruhumuza? En temel içgüdülerimizden biri olan yaşamak, her geçen günle zevksiz bir netlikle günlerinin kalanına ağlamaz mı? Ah sadece ağlasa! İçine dolan adrenalin heyecan vermek yerine yorgun bıraktığı bedeni yatağa düşürmez mi? Bırrrr, bir anda içim üşüdü. Bilinmezliğin tatlı sularında yüzüp, kaza ve hastalıkların flu da olsa sığ sularında dibi seyretmek daha güzel.
Cihangirden sahil yoluna doğru aşağı inerken, rastlaşmışlıklarınız hiç yakanızı bırakmaz umarım...
Kaleminize sağlık...
Gece kaç kez uyandığımı, gözlerimi pencereden dışarıya, kaç kez çevirdiğimi hatırlamıyorum. Aydan pencereme düşen mavi ışığın, pencere kenarında neler bıraktığını bilmiyorum. Merakımla birlikte tekrar uyumak istiyorum. Kulaklarımı kapayarak ,hiç bir sese kulak vermeden…Büyük bir çuval ve çuvalın içine yığınla doldurulan zaman. Hemen yanında bir mektup ve cevap bekleyen yığınla soru.
En çok merak ettiğim şeylere cevap alabilmek için verilen zaman bolluğuna baktığımda üç bin yıllık dönemim başladığı zaman dilimine kendimi atmak istedim. Fakat gitmeden yanıma alabileceğim şeylerin başında ne olmalıydı? Bu bana verilen ayrıcalığı kullanmak için kağıt kalemden fazla ıspata düşürebileceğim bir şeyler bulmalıydım. Sorun ,her sorunun sebeplerini ve sonuçlarını, bunlara neden olacak kişilere göstermekle çözülebilecekti.. .Ve ben var oluşumuzun en başından başlamak için zamanın ilk başladığı döneme gidiyorum. Dünyayı içinden çıkılmaz sorunlara boğan, milyonlarca insanın hayatına neden olan dönemlere gidiyorum. Büyük doğa olaylarından önce, ölecek insanları uyarmaya gidiyorum. Salgın hastalıklar başlamadan önce binlerce insanın ölümünü önlemek için, o hastalığın nedenlerini yok etmeye gidiyorum. Ben dönene kadar ,lütfen zamanı durdurun, savaşları durdurun, kavgaları, hainlikleri, cinayetleri durdurun. Bütün haksız yargılamaları, idamları, soykırımları durdurun. Kimsesiz çocukların ve Hansun’un açlıktan ölmesine izin vermeyin...Ben zamanın sıfır noktasından başlayarak, her düğümü çözerek size ,bütün insanlığa ulaşmaya çalışacağım. Lütfen beni bekleyin !!!
Saygılar, Sevgiler
!.sean.!
zaman beklese
zaman ölse istediğimiz yerde.
Tşklerimle..sevgiler..
Narziss mektuplar III’ün Cevabı (Atena) (Narziss Duygularım)
Ben Gogol’u okurken onu boğulmaktan kurtardım. Tam kendine geldiği anlarda ise;bu kez de delirmeye başladı. Anlayacağın bir delinin hatıra defterine neden olmak, delirmeye yüz tutmuş insanları anlamama yardımcı oluyordu. Onu en son bıraktığımda merci’nin mektuplarını okuyor ve merçiye bas bas bağırıyordu. Bitmedi tabi...Bundan bir kaç saat önce de Nietzsche ile karşılaştım. Durum oldukça vahim diyordu. Daha hayırdır demeden ,çalıntı bütün rüyaları buldum. diyordu. Önce ne demek istediğini anlamadım. Sonra ’sen en son ne zaman güzel bir dùş, mutluluk veren bir rüya gördün. dedi’ Düşündüm ve hatırlamıyorum. dedim. Hatırlayamazsın tabi. dedi. Yani ? dedim. Bütün o güzel rüyaların çalınıp saklandığı yeri buldum. diyordu. Bir kahvesini içtim ve oradan ayrıldım . Yaşadığım binaya girerken, binadan çıkan Tolstoy’a rastladım. Yüzündeki karmaşık ifade bana acaba, yürürken bir itirafın bilinciyle mi gidiyordu ? diye düşündürdü. Belki de bazı itiraflarda bulunmamız biraz vicdani duygularımızın rahatlamasına neden olurdu. Bazen okuduklarımızın etkisinde kalmak, onlarla yasıyor hayaline kapılmak ,bana iyi geliyordu. Mektup yazmak , onlardan fikir edinmek için yardım istemeye gittiğimde, inanmayacaksın ama bahsini bile dile getiremedim.
Haziranda yazdığın mektuba temmuzda cevap verebiliyorum. Şuan bir gün batımından söz edemiyorum. Lakin burada tan yavaş yavaş ağarmaya, gece yolculuğundan uyanan gün, kendini güneşe teslim etmeye başlıyor. Yeni bir gün, temiz bir sayfa ,güne en güzel hayalleri ve düşleri düşürebileceğim listeyi sunmak istiyorum.
Liste deyince aklıma önerdiğin film bucket list’ geldi.’ Yaşayacak ne kadar zamanımızın kaldığını öğrenmek, bizi özgür kılar diye düşüyorum’. Haklı mı acaba? Biraz kendimi zorladım ve 6 ay ömrümün kaldığına kendimi inandırdım. Özgür olmaktan çok kimin kalbini farkına varmadan kırdıysam onlardan özür dilemek, belki de asıl özgürlüğümü özgür kılardı. İnsanın asıl özgürlüğü, bence vicdanin rahat olduğu özgürlüktür.
Hayatı planlar dahilinde yasamak, heyecanlara çoğu kez kapıları kapamak gibi geliyor bana. En önemli planlarım, buluşmalar ve belli bir zaman içinde okumam gereken kitapları sıkıştırmak. Planlar zaman darlığı yaşamama neden oluyor. Planlardan çok hayaller kurup, onların peşinden koşmak daha sıcak geliyor . Belki de ne ile karşılaşırım, bunu bilemediğim içindir. Şuan elimdeki ipi çeken, onlarca kuşla birlikte havalanıyorum, koca koca binalara karşı savaşmayı hayal ediyorum. Kuşların tek tek beni terk etmesi, belki de yeni hayaller kurmama neden olacak.
Narziss ve goldmund, insan dünyaya atılmış ve yaşarken tüm kapıların kilitlendiği koca bir meydan. Kendini tanımayan goldmund, kendini tanımaya ,aslında kendiyle başlıyor. Narziss’in söylemleri doğrultusunda bence ilahi bir gücün yolunda varlık, var olabilme mücadelesinin güzel bir örneğidir.’’ Güç hem güzeli hem de çirkini tükettiği gibi, insana verilen bütün duyguları da tüketir. Tükeniş sürekli tepemizde bekleyen ben duygumuzun eşliğinde tabi. ’’diyen Berşah’a karşı; Niyet amacın önüne geçmişse, oradan çıkar dumanları yükselir. Yaşı belirli bir zamanı devirenlerin en çok korktuğu ,güç ve güzelliğin ardından aldanmışlığın farkına varmak. Yılların aslında saniyelere tekabül ettiğini anlamak ,geç kalmışlığında sancısı. Aslında ne güç kalıcı ne de güzellik ebedi. Lakin asıl var olan savaş bunların etrafında bize sunulan yaşam süresi boyunca devam edecek olmasıdır. Ne çok güzel, ne de çok güçlü olmak isterdim. Bunlara sahip olmak demek, güzelliği kaybetmemek için her gün tanrı ile; güç için ise, o gücü eline geçirmek isteyen insanlarla mücadele etmek gerekecektir.
Belki de insanları tutsaklığa iten en önemli nedenlerinden biridir güç ve güzellik. Tutsaklıktan bahsederken, cihangirden sahil yoluna doğru aşağı inerken, Don Kişot’a rastladım. Elinde o meşhur şövalye silahları yerine taş ve demirler görünce şaşırdım. Usta Mimar Sinan’ın inşa ettirdiği Fındıklı Camisinde bir köle olarak çalışıyordu. Bu gerçekçi bilgi Cervantes’in burada çalışırken ,acaba hangi güzel hayaller kurduğunu düşünmekten kendimi alamadım. İnsanın iyilikle dolu yüreğini varlıklar sayesinde ispatlamasına gerek yok. İyilik etmeyi hayal etmek bile, insanı olağanüstü bir şekilde rahatlatacaktır. Cervantes için 1605 ve 2014 ,açık bir şekilde 409 yıllık bir rahatlama
Sana önermek istediğim o kadar çok kitap var ki, bunların başında yaşayan bir çınar Vedat Türkali’nin 11 senede tamamladığı ‘Güven’ adlı romanıyla Boz Memet’ten Mihri belliye,Dr Hikmetten- Raşat Fuat’a 1930 ve 1940’ların Türkiye’sini anlatan romanı. Yakın tarihi, görgü tanıklarından dinlemek, onlarla sohbet etmemiz kadar sıcak olacak.Yine yakın zamanda yayına çıkacak olan’Biti Bitti Bitmedi’ adlı romanı okumanı isterim. Bir çok insanın çürümek için tek ettiği gerçekleri ,anlatması açısından gerçekçi bir roman olacak. Ayrıca Jack London’un modern klasikler arasında yerini alan ‘Demir Ökçe’ kitabını da okuman için tavsiye ediyorum.
Sanırım zaman hızla beni de doğduğum, ekim ayına götürecek.Zamanı tasvir etmekten kendimi geri çekiyorum.Ekim ayları bana nedense Rönesans ve Reform dönemlerini hatırlatır.Yeniden var olabilmek,yada yeniden doğmak gibi...En güzel yenilikleri tüm dünya ile mutlu ve huzurlu yaşama dileğimle.
Kalem sadece yazmak için değil;birazda yazılanların altını çizmek içinde
kullanılmalıdır.
Güzel bir iki parçada ben öneriyorum dinlemen için :Randy Crawford Chill Night Mix Me Night ver ve Patricia Kaas - Mon mec à moi (
Saygılar,Sevgiler
!.sean.!
Tşklerimle.
öneriniz dinlendi severek.
Düşündürücü bir çalışma.
Cümleler,
ters köşeye yatırabiliyor insanı.
İlginç.
!.sean.!
Tarzımı bilmiyorum ama düşündüren yazıları seviyorum.
Dua ile.