- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÖNDÜM...........!!!!!!!!
Uzunca bir aradan sonra döndüm sanki yıllar öncesi gibiymiş yaşadıklarım . oysaki sadece 20 günlük bir ara amma kırgınlıklarım nasıl da tuz basılmış yaralar gibi sızlıyor içimde?
Susup içime attığım, tek başına üstesinden gelirim sandığım hayal kırıklıklarım nasıl oluyor da sıkıca kapattığım yatak odasının kapısından süzülüyor ışık huzmesi gibi?
oysaki bilirim hiçbir ilişki kusursuz değildir. Zaten olmaması gerekiyor. Mükemmel gibi duran şeylere karşı şüpheci yaklaşırım. İnsana ait ne varsa, kusur vardır. İlişkilerin içinde kavgalar, tartışmalar olmalıdır. Dozunda ayarlanmış, gerçekten fikirlerin karşılaştığı bir tartışma bence sağlıklıdır. Üstelik çiçeğe arada bir verilen gübre gibi, zaman zaman yaşandığında birlikteliğe bir enerji de getirir.Ancak tartışmanın ortasında sevgilimin ağzından öyle bir laf çıkar ki, gelir tam kalbimin ortasına saplanır. Canım acır, gözlerim dolar birden, tutarım kendimi. Dengemi bozmamaya, olayı büyütmemeye ve sevdiğim kişiyle böyle hassas bir konuda daha uzun konuşmamaya gayret ederim. Ancak yararlanmışımdır
Şimdi başımı çevirdiğim her yerde senin hayaline çarpıyorum. İçim çekiliyor adını andıkça, sesim titriyor. Seni çok özlüyorum…Hani bitse ya şu hasret artık, gerçi nasıl bitecek?
Bizdeki tuhaf bir kader; ne varlığımız birlikte, ne ayrılığımız sabit…Oysa şu köşede otursaydın, hiç sesimi çıkartmadan dururdum yanında. Senin aklından geçenleri tahmin ederdim mesela, sonra kaldırırdım kafamı okuduğum kitaptan, sana bakardım. Keyfin yerindeyse, bir bardak daha çay isterdim, gözümde gülümseyen bir ışıltıyla. senin aklın neye takıldıysa artık, kimin hangi cümlesine kızdıysan, söylenirdin. Bir ince saz alıp elime sana eşlik etmek isterdim. Sen ne güzel konuşurdun be kadın kızınca gelmişini geçmişini tespih yapar sallardın ya:)) , şarkı gibi seni mırıldanmak isterdim. dinledim ezgilerde ,Pek çok kişi için cazip de değilsin amma bakma benim aşkıma. Zaten senin de gözün yok dışarılarda.
Senin aradıklarından farklı değil aslında etraflıca bakıldıklarında, ama yetmiyor sözüm, özüm, gönlüm demek…sen olunca yanımda her sabah erken uyanmak da; dünyayı cennete çevirirdim aslında, kolaylaşırdı ömür benim yanımda.Gönlümden akan nehir, sana ulaşamıyor işte. Yoksa bu dünyada ölüm yoktu ya bana;
neyse zaten sen her şeyi boş ver. Ne sözünü unuttum, ne gözünü, sesin de mıh gibi çakılı aklımda.Ne insanlar gelip geçti ömrümden, ne gözler baktı gözlerime bir umut arayıp ama inan kimseye sana dokunduğu gibi dokunmadı yüreğim
ümitlerimi yitirirsem i yaz ortası kara kış, kışın her yanı bu olur bana. Biraz sokul sam kollarına, başımı koysam omuzuna, iki çift de güzel laf etsen var ya; bir daha gam olmaz gözyaşıma…yanımdayken bile neden uzaksın bu kadar bana neden his ettiriyorsun, her an ben de biliyorum farklı dünyaların insanlarıyız ama gönül sevdi bir kere... adını her andığımda hiç kimsenin bilmediği bir sis çöküyor hayatıma, güldüğümü görürsen kanma, benim kalbim bir senden yana atıyor.Geceyi sabaha döndürmüyor kalp, oysa nasıl keyifliydim yaz günlerinde.. Sızı desen değil, acı desen değil, burkulup duruyor kendi kendine.
.Med-cezir gibi bu duygular; bir geliyor, giderken çok fazlasını götürüyor. El mi yaman, ben mi bilemeden, ömür hep sevdanın peşinde geçiyor.Geriye dönüp bakmıyorum, zaten elimde acılarım. Alınacak ne dersim varsa, koymuşum cebime yürüyorum.Keşkeler, belkiler, aslalar olmadan yaşıyorum.
Aşk, hiçbir şey öğretmediyse bana, büyük konuşmamayı öğretti. Kelamımı nerede keseceğimi biliyorum.Evrensel yasa, biyoenerji, Quantum, secret, yoga, meditasyon, mucize gibi önümüze sunulan ne varsa; hepsini içimde buluyorum. Yaşamdan daha büyük bir öğretmenim olmadı ama hep onun dersinden sınıfta kalıyorum.Yine gece, yine yalnızlık ve yine eskimişlik kokuyor bedenim. Üstelik bugün saçıma düşen aklarla ilk karşılaşmam. Yaş demek kemale erdi!
Ne kadar çok yürürsem, o kadar az acıyacak canım diye düşünüyorum. O yüzden sanırım, gözümün kenarındaki çizgileri, bir de yeni tanıştığım bu akları seviyorum.Ömürden geriye ne kalacak? Sevdiklerim… Aşklarım… Varsa kıymete binen iki cümle yazdıklarım.. Sesimden birkaç notayı bile, belki kimse hatırlamayacak ondan başka
.O yüzden daha çok sevmeliyim! Aşkı damarlarımda kan yerine gezdirmeliyiz belkide. Madem bir damla olacağım semada, en azından aşkı doyasıya yaşaya bilmeliyim.Ama bu yüreğin dalgalanmasına ne denir? Ne denir bir gelip, bir giden duygulara? Yaş, aklı da büyütüyor galiba. Yoksa bendeki bu yürek, çoktan uçup konmuştu bir dala…Bir de unutmasa; ölüm var bu dünyada…Kırılmışlığım, kızgınlığımın yanında hiç kalır.
Belki kendi de fark eder ancak söz ağızdan çıkmıştır bir kere, dönemez. Döndürmek isterse daha çok batıracağını bilir. Üstünden başka cümleler geçer ama o sözcükler havada buz kesip, asılı kalırlar.Öyle anlarda aklıma hep vefa gelir. Ben sevdiğim birinin canını bu kadar acı tamam. Hangi öfkenin içinde olursam olayım, o kadar incitecek şeyler söyleyemem kimseye söylemedim yaşadığım sürece.... ne zaman şirazeden çıksam Vicdanım devreye girer. Hatır bilir aklım, geçmişe döner. Sonra aşkıma saygı duyarım, parçalayacak, derin izler bırakacak
kelamları dilim döndürmez.Bazen oluyor işte! Herkes benim gibi duyarlı olamıyor, buna sevdiğim insanlarda dahil! Hiç düşünmeden söyleyebiliyor en olmayacak şeyleri ve sonra dağılıyor bir anda zihnim. Gözlerime kan oturuyor. Tek kelime etmesem de, üstünü örtsem de, gizlice içime akıyor kan yerine gözyaşlarım kim demiş ki erkekler ağlamaz diye gelmişine geçmişine fatiha okuyorum Öyle zamanlarda, lafın ağırlığından çok, onu söyleyebilmiş olmasına içerliyorum. Aklım almıyor ilk fırsatını bulduğunda zayıf noktama vurmasını, sevdaya yakışmıyor.
Geçmiş gibi duranlar aslında geçmemişse, insanın içine çörekleniyor. Vakit geçiyor, konu değişiyor, tartışma tatlıya bağlanıyor. Kahkahalar, gülümsemeler yerleşiyor dudaklara ama o yara yüreğimdeki yerinde kanamaya devam ediyor. Gece olup yatağa gittiğimizde, bir el uzanıyor bedenime, sevişmek istiyor. İşte kahreden duygu fırtınası o anda başlıyor.Neden burada olduğumuzu, neden yaşadığımızı düşündüğümüzde, hepimiz inançlarımız, kültürümüz, öğret ilerimiz sonucu bir düşünceye inanıyoruz.
Ancak asıl önemli olan yaşamda neler yapabildiğimiz değil mi? hepimizin karşısına zaman zaman zorluklar çıkartır. Kimsenin ömrü öyle güllük gülistanlık geçmiyor. Dışarıdan çok iyi diye düşündüğünüz yaşamların içlerinde ne sızılar olduğunu kimse bilmiyor. O yüzden özenmek yerine kendi hayatımızı nasıl daha iyi hale getireceğimizi düşünmeliyiz.
evet sevmek; sevilmek değer vermek değer görmek:yaşamı güzelleştiren önemli temellerden biri aslında… İnsan bu hayatta mutlaka sevmeli ve sevilmeli ancak hayatınızda sevmiyor veya sevilmiyor sanız, bir yerlerde yanlış yapıyorsunuz demektir. Oturduğunuz yerde, elinizi kolunuzu oynatmadan kimseyle tanışamayacağımızın farkında olmalıyız.
Sosyalleşmek, insan arasına karışmak, dostlarınızla, arkadaşlarınızla birlikte olmak, yeni insanlarla tanışmak için iyi bir yöntemdir.Hayalet gibi dolaşırsak, görünmez olursak bizii kimse görmeyecektir.aslına bakarsak hangi konuda endişe ediyorsak, neler hakkında kötü düşünüyorsak, onlar bizim aklımızdaki ve hayatımızdaki prangalar demektir; kurtulmak lazım!
Olumsuz düşüncelerden kurtulmanın en iyi yolu ise; sevdiğiniz şeyleri yapmak, mutlu olduğunuz şeylere odaklanmaktır. Eğer hiçbir şey bulamıyorsanız, sokak hayvanlarını doyurun, aç birine yardım edin, yaşlı bir insanın karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olun. Başkalarına yardım etmek mutlu olmanızı sağlar ve mutluluk çevrenize saçtığınız muhteşem bir enerjidir.
Hayatınızda özel birisinin olmamasının nedenleri arasında kendinizle yüzleşmemek önemli bir yer tutar. İnsanın kendine karşı dürüst olabilmesi ve o iç hesaplaşmayı yapabilmesi ise; en zor başardığı tutamlar arasındadır.Bir tepkiyi, bir tutumu, bir hareketi yaptığınızda düşünüp nedenini bulabilirseniz, kendinize karşı dürüst olabilirseniz, bu kendinizi tanımak için en iyi yoldur. Kendinizi tanıdığınız derecede öz güveniniz ve samimiyetiniz artar…Bunlar size gülümsemek, ne istediğini bilmek ve harekete geçmek için olanak sağlayan kapılardır aslında. Şeffaflaştıkça, gülümsedikçe, inandıkça ve sevmeye hazır oldukça, sizi sevebilecek insanı kendinize çekersiniz.Akışına bıraktığınızda, duvarları kaldırıp gerçekliğimizle yüzleşe bildiğinizde, hayatın size neler sunabileceğine şaşırırsınız. Hadi şimdi başlayın, bugün her şeyi değiştirmek için gücünüz var..
yaşam mı ?Aşk mı? Neden olmasın? Siz bunu hak ediyorsunuz…
asla dememek için İçimden hala kırgın olduğumu anlatmak geliyor, yapamıyorum.diye düşünmeyin O zaman başa dönersiniz. Halledilmemiş bir konuyla neden yatağa girdiğinizde kendinizi sorgularsınız Yüzleşmek, anlatmak daha çok canınızı acıtır. İki arada bir derede sıkışıp kalırsınız. Sonunda galip gelir şehvet,
sevişirsiniz. O zaman anlarsınız ki, sevişen sadece bedenin izdir, ruhunuz ise kendini, tanımadığınız bir insan tarafından tecavüze uyradığını tanıdığınız tarafından ihanete uğramış hisseder!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.