- 468 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YENIDEN HAYATA
O, çok güzeldi. Beyaz tenli, yesil gözlü,
ufak bir yüzü vardı. O, en sık en yüksek
yerlere aitti. Aslında biraz aç gözlüydü.
“Yarından bana ne!” diyen tiplerdendi. Lüks
hayatının dısındaki seylerle ilgilenmeyen,
pasif bir kisiligi vardı.
Onun hayatında yer alan sevginin
anlamı para ve eglenceydi. Insanlara
yukardan bakmayı ögrenmisti. Onun için
“kenar mahalle” denilen yerler ve orada
yasayan kimseler bir çöplüge ait parçalardan
ibaretti. Oradaki insanlar hiçbir seyi hak
etmezlerdi; çünkü degersiz yasamlara
mahkûmdular.
Ama hayat adil degildi. Hayat bir
dersten ibaretti belki de. Ona küçümsedigi
hayatların degerini anlatmak için biraz aceleci
davrandı. Ve ona daha on sekizinde “kanser”
kötü bir sürpriz yapmıstı.
O bunu kabul edebilir miydi? Tabii ki hayır! Baslarda bunu sorumlusu çevredeki
insanlarmıs gibi davrandı. Sonralarda ise “yeniden hayata” dönmek için pahalı hayatına
dönemeye karar verdi. Yani yine kendini para pulla kandırma çabaları içersine girdi. Bu
zor günlerinde pahalı hayatındaki birkaç arkadası da ona sırtını dönmüstü. Günden güne
soluyor, kendini hırpalıyordu. Aynı zamanda çevresindekilere nefret kusuyordu. Yavas
yavas ölüyordu. Oysaki hayat her zaman yerindeydi, her zamanki içkisi önünde
duruyordu, her zamanki gibi dans eden, keyfince eglenen insanlar vardı etrafında. Onun
durumu bunlara izin vermiyordu. O izlemek ve dinlemek ile yetiniyordu. Kadehiyle,
kaderiyle bas basaydı. Sadece arada birkaç damla gözyası ona eslik ediyordu. Yalnızdı.
Belki de onu yok eden en önemli nokta buydu. Içi acıyordu. Ne olmustu?
Hayat neden onu bu kadar lüksün, bollugun içinde bataklıga sürüklüyordu.
Cevabını biliyordu bilmesine ama bunu kendine itiraf etmeye cesareti yoktu. Kendinden
korkuyordu kaçıyordu. Nedeni açıktı. Bir dakika bile kendisi olamamıstı. Kendi kurdugu
sanal dünyada düsleri ile yasıyordu. Sefillik yoktu, insanların acı bir sonu yoktu, incinmek
yoktu. Su an hangi yüzle gerçek olabilirdi ki?
Ama simdi kanser olmustu. Sanal dünyasından çok uzaklardaydı. Her sey yerli
yerinde derken niye aradıgı sefkati arkadaslıkları, masumiyeti bulamıyordu? Gözyasları
bu kadar silken kendine söyledigi yalanlar mı onları bu kadar kirletmisti? Daha erken
dedigi seyler için çok mu geçti? Oysaki daha on sekizindeydi. Yolun yarısında bile degildi!
Durdu ve kadehinden bir yudum alarak on sekiz yıldır nelerle mutlu oldugunu düsündü.
Cevap hiçbir seydi. Her sey bugün agır bir darbe gibi yüzüne vuruyordu. O ister miydi ki
hayatı böyle olsun? Hata onda mıydı? Kısacık bir hayata bu kadar yanlısı sıgdırmak?
Artık sonu için iki seçenegi vardı. Kalmak ya da gitmek. Oturdugu yerden yavasça
dogruldu, eve gitti ve aynada kendine baktı. On sekiz yas için ne kadar büyük
gösteriyordu! “Son kez” dedi kendine. Son kez açacaksam gözlerimi bu dünyaya o günüm
hayatımdaki en güzel ve en gerçekçi gün olmalı dedi. Gülümsedi kendine. Son bir özür için
hayal kırıklıgına ugrattıgı insanları aradı. Annesini aradı. Sevmediklerine bile selam verdi
bugün. Süslü hayatının bir parçası olan arkadaslarına hiç ugramadı. Üstüne birkaç esya
geçirdi. Degerli neyi var neyi yok her seyi topladı. “Çöplük” diye hitap ettigi yere gitti.
Insanlar ne kadar da mutluydular.
Yüzleri kirli kıyafetleri eski olabilirdi. Ama hayatının bir parsçı olan porselen
bebeklerden daha gerçekçiydiler. Yalan yoktu, oyun yoktu. Her sey oldugu gibiydi. Belki
de su an onun tek gerçegi vücudunu saran kanserdi. Kanser ona bir hayat dersi vermisti.
Bu kötü sürpriz hayatını anlamlı kılmıstı. O gün bütün evleri dolastı hediyeler dagıttı. Evli
olan yasıtlarına hayretle bakıyordu. Onlarla iki bardak çay içti, hikâyelerini dinledi.
Çocuklarla oyunlar oynadı, ip atlası. Daha dogrusu yasayamadıgı çocuklugunu yasadı.
Orda yemem dedigi seyleri yedi. Hatta küçük bir metal kolye aldı.
Belki biraz geçti fakat mutluydu. Aksamüstü evine geldiginde “Keske daha önceden
yapsaydım bunları dedi.” Evindeki yatagına uzandı, kolyeyi, avucuyla kavradı. Yüzü
gülüyordu. Tüm vücuduna yayılan kanser ona mutluluk kavramını ögretmisti. Bunu
karsılıgında ise ondan hayatını istiyordu. Vakit gelmisti. Son bir kez daha gülümsedi ve
gözlerini kapadı. Bitmisti iste, o gün son kez gözlerini açmıstı. Sonsuza kadar da
açamayacaktı artık.
Belki bir daha yarın olamayacaktı ama ruhundaki huzur sonsuza kadar olacaktı.
Aslında onun asıl sonu, onun gibi yasayanlara ders olmustu. Mezarı kenar mahalleden
arkadasları o güzel donatmıslardı ki.
En degersiz görünenin ne kadar kıymetli oldugu bir kez daha anlasılmıstı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.