- 1624 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şırnak - Amasya gezisi
Şehre ilk girişte dört tarafı dağlarla çevrili bir yerleşke gördüm estetik açısından Amasya şehri Cudi’nin Gabar’ın ikiz kardeşleri gibi aynı zamanda mucizevi ve mükemmel duruşu ile insanı büyüleyen Dicle-Fırat gibi insanlığın damarlarına inen bir Mezopotamya kültürünün uzaklara da yankılanabilen, uzaklarda bile olsa dağların ve nehirlerin bir şehre yakışabileceğine tanık oldum...
" ve hiç yabancılık çekmedim Amasya’da
çünkü şehrin neresinden baksan dağlar bize bakar
ve şehir boyunca bir ırmak akar ".
Onlarca Padişahı, Şehzadeyi ve efsane aşkları bağrında taşıyan binlerce kültüre kapısını açan Anadolu’nun kalb atışlarına dokundum ve bir tarihi tüm çıplaklığı ile burada hissettim. Bir gün boyunca yolda seyahat ettik bir "otobüs" insanları ancak bu şekil eziyet çektirebilir sıkabilir ve uykusuz uykusuz uyalayabilir.... Eğer yetkim olsaydı Amasya’da yada yakın bir yerde bir Havalimanı yaptırırdım adına da "Seydayê Cegerxwîn" koyardım ama ne yazık ki sadece yetkililere seslenme yetkim var , acilen Amasya’nın bir Havalimanına ihtiyacı var bilgilerinize arz ederim.
Amasya yolculuğumuzda Camilerin yani sıra Ferhat ile Şirin aşk efsanesinin yaşanıldığı dağları gördük.
"Zaten dağlarımızda aşklar bitiyordu
Efsanelerimizde özgürlük türküsü tütüyordu"
sanki uzun bir aradan sonra bir dostumuzu görmüş olduk etkilenmemek duygulanmamak elden değil. Ferhat dağları nasıl delmiş o kayaları o engin taşları nasıl oyabilmiş tek bir sebebi ve tek bir mantığı düşünülebilir o da şüphesiz ki "aşkın gücü" ve "aşk uğruna dağları nasıl delindiğidir".
"Biz önce dağlara sahiplendik biz ki özgürlük türkülerini seslendirdik
Dağların yüceliklerine kardeşliği haykırdık
İnsan insana kavuşmadı Amasya’m
ama dağlardan dağlara kavuştuk."
bize öncelikle "kardeşlikten, islam beraberliğinden" söz ettiler sözde önden gelenleri, aslında bu lafları duyduğumda biraz irkildim çünkü Kürtler olarak tarih boyunca hep böyle kandırıldık uyalandık bilmemiz gerekir ki "kardeşlik" bir hukuk sistemi yada anayasal güvence değildir bize birlikte yaşam perspektifinden ve ortak tarihten söz ettiler. Osmanlı’yı anlatarak size tarihinizi anlatıyoruz demekten çekinmediler azıcık düşündüm ki islam bizi bir araya getirdiyse Hz Muhammed’in ve islam tarihini anlatıp bu lafları etseydi daha inandırıcı gelirlerdi.
Peki tarih nedir ve Tarih kimlerindir? aslında bir eksiklik vardı
"tarih bir millettin değil herkesin ortak mirasıdır" kimsine göre yorumları ve bakışları farklı olabilir bu da zaten tarihin savaşlar ile bize geldiğinin yani günümüze kadar böyle kanlı bir geçmiş ile ulaştığının apaçık bir kanıtıdır çünkü ben fethettim sen ise "işgal oldun" , çünkü ben katlettim sen eşkıyaydın , çünkü ben seni yok saydım yasak kıldım sen teröristtin...
Gezdigimiz ilk müze, Ferhat İle Şirin Aşk Efsanesi’nin yaşanıldığına inanılan bir yerde kurulmuştu . Dört tarafı dağlarla çevrili Amasya’da dört tarafı da büyük aşk efsanesini taşıyan bir müzede sergili halde bulduk "Kerem ile Aslı" "Leyla ile mecnun" ve gözlerimizi kamaştıran Batılı tarzda büyük modern aşk destanı "Romeo ile julyet" vardı yanlarında yani müzenin başucunda... Böyle büyük aşkların bir arada bulduğumuz bir müzeye gitmek tabiki insanı mutlu ve duygulu kılar. Ama Şırnaklılar olarak "Mem u Zin"i tanıyoruz " Rizgan û Nurê "
"Siyabend û Xecê " ,"zembilfroş" gibi aşk destanlarımızı biliyorduk ve bizi Türklerle ayıran en önemli kültürümüzün aşk olduğunu da biliyoruz ve tabiki aşklarımızı yasak kılan zihniyet bizi hala uyalama kendine yabancılaştırma peşinde olduğunu ancak ve ancak asimilasyonda ısrarcı olmakla mümkün olabilir olduğunu da biliyoruz eğer tarih hepimizin ortak mirasıysa herkesin,Urartuları, Eyyübi devletini de Medleri de ve Mezopotamya tarihi ve Ehmedi Xanê(mem û zîn yazarı) ile de tanışması gerekiyor...ve koskoca Amasya’da bizi bir araya getiren hiçbir şey bulamadım ne yazık ki bulamadım ve bunu bizim yanımıza gelip duygularımızı öğrenmek isteyen Amasya bölge müdürüne de bizzat aktardım
"Mem û Zîn tanınmamış bir aşk destanıdır" dedi bende dedim ki dilimiz ve kültürümüz yasak olmasaydı belki o da herkesçe bilinirdi ama farz edin ki meşhur bir aşk efsanesi olmayı haketmiyor farz edin ki "mem u zin" rekorlara layık görülecek kadar da efsanevi yada gerçekçi değil ama Kurd-Türk halklarını birleştiren onları birlikte ve beraber bir yaşam modeline geçiş yapılacağının net ve apaçık örneğiydi. Küçük bir nokta küçücük bir ip ucu dahi olsa bile hepimizi temsil ediyorsa bu bizim için çok büyüktür.. Amasya’da iki gün kaldığımız KYK yurdunda Yurt Müdürü ile tanışıp konuşma fırsatımızda oldu. Eskiden ailesinin çiftçilik yaptığı buranın geçim kaynağının da "Şırnak gibi zor şartlarda elde edilebilir olduğunu ama şimdi bir yurt müdürü olarak görev yapıyorum" dedi ve sohbet ederken bir resim de çektik kyk yurdunun 109 nolu odasında twitter hesabında paylaşırken onu Twitter’da takip de ettik ve bu Gezide hiç olmadığı kadar fotograflarımızı çektiler. Yemek yerken , otobüse binerken, inerken vs vs. Yurt müdürünün Şırnaklıları görmekten mutlu olduğu her halinden belliydi "ben sizi burada ağırlamaktan mutlu oldum aslında sizi başka yurtlara da gönderebilirdim.Amasya’da daha kötü koşullardaki yurtlarımızda var ama dedim siz Şırnak’tan geldiniz biraz lüks, biraz güzel bir yerde yatmanın keyfini çıkarın ve dünyanın Şırnak’tan ibaret olmadığını görün istedim" diye konuştu. Valla yapacak bir şey yok efendim maalesef ki dünya Şırnak’tan ibaret bize lüks yemekler sunarak bize hayatımızda göremeyeceğimiz yerleri ve yemek kültürlerini göstererek bize birşeyler kazandırabileceğine bizi kandırabileceklerine inanmak kabul edilir değildir. Hâlbuki Şırnak’ta bunu böyle öğrenmedik misafir perverlik öyle yemek zenginliği değil azıcık insanlık, azıcık şefkat ve umduğunu değil bulduğunu kabul etmesini bilen bir insanlık örneğini öğrenmiştik ve bunu böyle biliyorduk Kürtlerde yemek kültürü bir çok yabancı yazar ve zamanında bölgeyi gezen kişiler tarafından kaleme alınmıştır hepsini teker teker yazmaya kalkarsam bir kitap olur "Kürt Mutfağı ve Kültürü" kitabından öğrenebilirsiniz...Belki de dünya Amasya’dan da ibaret değildi ama birşeyler çok sessiz sedasız idi burada ...
Merkez Camii’nin önünde bir protesto ile karşılaştık öğleye doğru "Obeziteye karşı" bir gösteri vardı. eylemde duygulandığım şeylere de tanık oldum polisin elinde "biber gazı" , "job" ve "terör estirecek hiçbir malzeme" yoktu. şaşkın şaşkın polise baktım ve hayretler içinde ve aval aval bakakaldım. bende böyle bir düzeni takdir ederek ve Dünyanın adaletinede azıcık söverek eyleme katıldım "obeziteye karşı omuz omuza" ve "Amasya obeziteye mezar olacak" Şırnaklı arkadaşların dilinde üç dört slogan. ....
Ve çok duygusal bir veda oldu tam otobüse bineceğimiz zaman Türkiye’nin eski milli bir oyuncusunu da orada gördük .
Bana "Amasya’yı nasıl bulduğumu söyledi sevgili Şırnaklı tanrı misafiri "
böylesi dağları bırakıp gitmenin üzüntüsünü yaşıyorum Amasya’yı memleket gibi sevdik ve gördük ama Amasya bizi nasıl gördü onu bilmiyorum dedim ve sadece ben değil hepimiz tanırı misafiriyiz diye ekledim . Bugün buradayız yarın başka yerde ve birgün şüphesiz ölümü tadacağız ve kalıcı olan ise anılarımız olacak...ve ömrümün Amasya’sını asla ama asla unutmayacağım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.