- 514 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Elma Çekirdeğinden Armut Ağacı Yetişir mi?
Veya, bir kaplumbağa yavrusu, balık olur mu ?
Neşet Ertaş’ın dediği gibi, " Hayvandan doğan hayvan, insandan doğan insan " olur.
Elma çekirdeğinin içinde, elma ağacı kodu işlenmiş, hazırda bekliyordur.
Toprakla, uygun şartlarla buluştuğunda, tomurcuklanmaya ve kodlu olan gelişimini tamamlamaya başlar.
Elma çekirdeğini toprağa atıp, başını bekleyip, armut ağacının çıkmasını beklerseniz, hayal kırıklığına uğrarsınız.
Toprağa, elma çekirdeği diktiyseniz, elma ağacı bekleyeceksiniz.
Sık sık, duyarız, " Benim başıma, bunlar neden, geldi, ben bir şey, yapmadım ki ? "
Bilerek ya da bilmeden, farkında olmadan, o olayın tohumlarını sen ekmesen, o olaylar, vücut bulmaz ki...
O zaman, ne ektiğimize, dikkat etmek durumundayız demektir.
Bir insanın içine, kin tohumları ekerseniz, o kin tohumları, zaman içinde, büyür, filizlenir.
Dışarı taşar, dış Dünya’da, olayları değiştirmeye başlar.
Eğer, düşmanınız olmasını istemiyorsanız, kin tohumları ekmeyeceksiniz.
Siz keskinleştikçe, zarar verdiğiniz her kim ise bilin ki, o zihinde, nefret, öç alma duyguları, kin tohumları ekiliyordur.
Zarar vermeme, fayda üretme, kendi geleceğiniz için yapmanız gereken en faydalı davranış tarzıdır.
Siz, örneğin, güçlü bir ülkesiniz ve ülkenizin Dünya’da, itibar gören, sevilen, sayılan bir ülke olmasını istiyorsunuz.
Dünya’yı ateş topuna çevirerek, o sevgiyi, saygıyı nasıl isteyeceksiniz ki ?
Yaptınız bir iş, yediniz bir halt, girdiniz bir ülkeye, darmaduman ettiniz.
" Pardon, yanlış yapmışız " demekle, iş bitmiyor ki.
Güçlü olan, aynı zamanda, merhametli de, olmalıdır.
Güçlü olan, yakıp yıkarsa, zalim olursa, acımasızlaşırsa, insanların küçük Dünya’larını karartırsa, nasıl sevgi bekleyebilir, nasıl saygı, muhabbet bekleyebilir ?
Güçlü olan, Dünya sermayesini elinde tutan, uluslararası politikaya yön veren ülkelerin, Dünya’yı bir ateş topuna çevirmek yerine, barış üreten, açlık ve sağlık, barınma meselelerini çözen bir yaklaşım sergilemeleri gerekir.
Bunu da, ilk önce, kendileri için yapmaları gerekir.
Aksi takdirde, Dünya halklarının içine, nefret tohumları ektiklerinde, bu tohumlar yeşerecek ve bu tohumlardan sevgi, barış, merhamet yeşermeyecektir.
Güç kullanma, istediği kişiyi ya da grubu iktidara getirme, rejimleri istediği gibi yönlendirme, ilk başta, cazip görünmektedir.
Ancak, toplumların genetiğine uymayan çözümler, uzun vadede, istenmeyen sonuçlara neden olmaktadır.
Bir masanın etrafında, düşünce kuruluşlarında üretilen çözümler, her zaman, doğru sonuçlar vermeyebiliyor.
Suyu bulandırıp balık tutmaya çalışmak da, bir yöntemdir, elbette.
Ama o zaman da, balığın yaşam şartlarını ortadan kaldırmış oluyorsunuz.
O balık üremeli, çoğalmalı ve Siz, sürekli yakalayacağınız balığın varlığını düşünmek durumundasınız.
Ölü bir insan, kötü bir tüketicidir.
Ölü bir insana, bir şey satamazsınız.
Açlık sınırında yaşayan bir insana da, bir şey satamazsınız.
Okuma yazma bilmeyen bir insana, kredi kartı verip, bilgisayar, cep telefonu satamazsınız.
Gelişmiş sermaye toplumları, kendi varlıklarını sürdürebilmek için, Dünya pazarlarını kan gölüne çevirmek yerine, eğitmeli, geliştirmeli, stabil hale getirebilmelidir.
Dünya’yı yönetenler, elma çekirdeğinden, armut ağacı yetişmeyeceğini görmüyorlar mı ?
Tablo, görmediklerini, göremediklerini işaret ediyor.
Her dönemde, şahinler çıkmıştır ama bizde, bir atasözü vardır :
Alıcı kuşun ömrü, az olur".
Cafer Günday
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.