Siyaset-i Duygusallık...!
Milletler çoğunlukla istisnasız, kendi hayal dünyalarında geliştirdikleri, idealler uğuruna fedakarlıkta sınır tanımazlar ve istikballerin de vukuu bulabilecek olumsuzlukları da önemsemez ve kaile almazlar.
Özellikle inanç noktasında orantısız derecede duygusal olurlar hatta bu duygusallıkları kendi çıkar ve menfaatlerinin önüne geçebilecek noktalara da erişebilir...
İşte böylesi durumlarda vizyon eksikliği olan kişisel kibir deryasında, dediğim dedik çaldığım düdük anlayışında olan evrensel <Liderlik> ilkeleriyle ters düşen şahıs veya şahısların çok rahatlıkla kitleleri harekete geçirmesi işten bile değildir, hele ki bulunduğu toplumun <zaaflarını> da yakından bilen ise... İşte o zaman, o topluluğu sürükler duygusal fırtına eşliğinde!
Kulaklar sağır, diller lal, gözler görmez, kalpler hissetmez olmuştur taa evvelsi günde..
Hiç bir söz kar etmez, asla izahı mümkün değildir atmosferin derinliğinde yankılanır durur sözü hakikatin sesinin bile...
Onurluluğun zirvesinde bulunma hissini, insanlık tarihi boyu var olduğuna inandığım TÜRK MİLLETİ ‘nin sıradan bir ferdi olmak bile yeter kendimce...
Ve asla göz ardı edilmemesi gereken bir husus var ki ; ” Kitleleri Yönetme Sanatı” :
Günümüz de siyaset adı ile adlandırılmış, hala da olgunlaşma ilkesel netleşme sürecini tamamlayabilmiş değildir. Belli bir sisteme oturmamış olması da özellikle eğitim sorunu olan toplumlarda her noktada kendisine açık kapı bulan, suistimaller silsilesi eşliğinde toplumların sömürülmesine imkan tanımıştır.
İnsanlık tarihi boyunca kendisini sürekli yenileyen <İNSAN> her alanda olduğu gibi özellikle yönetme, yönetilme konusunda sürekli arayış içinde olmuştur. Yaratıcının; semavi dinlerinde, insan yaşamına dair kural ve kaidelerini içeren metinlerinde ve dini öğreticilerinin eşliğinde sadece insan yaşamına mahsus ilahi mesajlarını içeren kutsal kitaplarının ışığıyla yetinmeyen insan bu arayışının neticesinde çoğu zaman deneme yanılma yöntemine başvurmuştur ki tarih örnekleriyle doludur,
Ve ne gariptir ki <İNSAN> hiç bir dönemde arzu ettiği huzuru bulabilmiş de değildir. Özellikle de en büyük hüsranı büyük vaatlerde bulunan, yukarıda değindiğimiz olgunlaşma sürecini tamamlamamış, kibir deryasından kurtulamamış, dediğim dedik çaldığım düdük anlayışında olup, aynı zamanda toplumların duygusal zaaflarını kullanma yolunda mahir, "Liderler" in sürüklediği maceraperest süreçlerde ağır bedeller ödemiştir...
Ve benimde mensubu olduğum TÜRK MİLLETİ de zaman zaman duygusal zaaflarından ötürü ağır bedeller ödemiştir ve daha ağır bedeller ödemeye de her halükarda namzet konumdadır.
Zira duygusallığından arınabilme yetisine henüz erişememiştir...
Her zor anında işin ALLAH a havale eden, yetki eline de geçtiğinde enine boyuna düşünmeden gelişi güzel duygusallık zaafiyeti ile oyunu veren bir acayip MİLLETİZ... vesselam..!
Kenan SAYIN.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.