- 807 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Ayaksız Kahramanları Söyledik
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yüzyıllar öncesinden başlamış her şey… İlk insanın varlığıyla… Kültürle süregelmiş onlarla yapılan her şey, söylenen her söz.
Ağaçlar… Bir tutkudur hayatı sevmek, ağacı sevmeyi de içine alan hayat… Çoğumuza göre hava kadar, su kadar toprak kadar lazım olan bir kaynak olduğu öğretildi, çoğumuzda duydu, çoğumuzda farkında değil. Bizler şanslıyız, öğrendik, öğreniyoruz, belki de öğreneceğiz.
İlk yazının bulunmasıyla yazılan nesirler, şiirler, destanlar ve daha bir çok edebiyata dair kavramlarla ifade edildi ağaç; tıpkı aşık gibi…
Türk destanlarıyla başladı onun serüveni; Kültürümüze girişi değil varlığının üzerini örten tozlarının alınması.
Onun kutsallığının anlaşılması yüceltti, kahramanlarımızı.
Yunus’un şiirleri, Nesimi, Şeyhi, Ali Şir Nevai, Fuzuli adını saymadığımız Divan şiirleri üstatları, Yahya Kemaller, Faruk Nafizler, Ahmet Haşimler ve daha nice şairler her biri yad etmişlerdir şiirlerinde, yazılarında ayaksız kahramanlarımızı…
Edebiyatımızın her alanında onlar anıldığı gibi musikimiz de yad edildiler. Şarkılarımız ve türkülerimiz hatta İlahiler de… Birçoğumuz duyduk her nağmede onlar söylendi ama pek üstünde durmadık. Daha bir çok nağmelere anlam kattılar.
Atasözü oldular, deyim oldular vecize oldular…
Kaçımızın haberi var Kürdili Hicazlar makamından da bir şarkımızın çamlarda başladığından. Hüzzam’da Hicaz’da Acemkürdi’de, Mahur’da Muhayyerkürdi’de.. Kaçımız dinledik Nihavent makamında Ihlamurları?
Ve kültürümüzün çocuğu Türkülerimiz. Hani Cemilemin gezdiği yollar meşeli, Yine yeşillendi fındık dalları, Fındık dallar, Evlerinin önü iğde dalları… Bunlarla başlayan daha bir çok türkü. Bildiğimiz ve bilmediğimiz binlerce türkü. Biz onlarla büyüdük, onlarla çoştuk, onlar ağlattı kimi zaman bizi, onlarla sevdik… Okuma yazma bilmeyen vatandaşlarımızın bile ezberinde onlar var. Halkımızın en ortak noktalarından biri oldu türküler, onlar bir kültür zinciri oldular. Eydim kavak dalını, oduncular dağdan odun indirir…
Ve ağaçlarımız, onlarla başlayan türküler. Kalem oldular, âşık oldular, sevdalandılar, yar oldular, sevdiler, kafiye oldular. Türküler onlarla başladı, onlarla bitti. Üç telli kemençeden çıkan sese ağaçların, ormanların, yaylaların oluşturduğu dörtlükler eşlik etti. Nağme nağme söylendiler dillerde. Yüzyıllar öncesinden belliydi onun yüceliği ve verilen değer onlara. Öyle bir yere gelmiş ki ağaçlarımız sevdalı yârini düşünürken onunla ifade etmiş. Çok sevdiği yârini ona benzetmiş.
Kaçımız ona hak ettiği değeri hakkıyla verdik. Kaçımız bu ayaksız kahramanlarımızı hak ettiği güzelliklerle kuşattık. Onları hırpalamaktan başka, onları “kesmekten” başka ne yaptık? Doğanın o mistik tablosuyla baş başa kaldığımızda ona odun gözüyle bakmayıp kaçımız kalbine indik, onunla söyleştir. Artık bu soruları kendimize sormanın zamanı gelmedi mi?
Ağaçlar kalem olsa yazılmaz onun nimeti, bizim nimetimiz…
Hepinize rengarenk bir yaşam dilerken, yeniden görüşünceye dek; yüreğinizdeki sevgi hiç bitmesin…
YORUMLAR
80 lerden sonra günümüze kadar ağaçlara ve ormanlara
Saygımız hiç olmadı .onların bulunduğu yeri boş bir arazi
ve o arazinin üstüne dikilmiş yapılar olarak hayal ettik
Bu hayaller doğrultusunda ya kestik yada yaktık ama bunlar hep
Kanun dışı yollarla yapılmıştı.
Oysa şimdiki durum daha vahim çünkü artık devlet yoluyla
Yok oluyorlar her ne kadar yerine dikiyoruz densede
Bunun yanlış bir yol olduğunu herkez biliyor..
Son zamanda gençlerimizin daha duyarlı olduğunu gördük
Belki çıkan olaylar daha sonra çok politik olsada başlangıç noktası
Gelecek açısından ümit vaad ediyor diye düşünüyor bu güzel yazınızdan dolayı
Sizi kutluyorum ..saygılar