KADIN VE ERKEK ARASINDAKİ UÇURUM
Kadınlar birer okyanustur; içlerinde nelerin yaşadığını asla tam olarak bilemezsiniz ve taştıklarında tsunamiler oluştururlar. Sonsuz romantizme sahip olarak her şeyi hatırlayan hafızasıyla şaşırtıcı, biriktiren ve tutkulu; hatta bazen acı bazen ise tatlı takıntılarla seven ruh ve düşünce yapılarına sahiptirler. Erkekler ise nehir gibidirler. Genellikle bir yerden bir yere akarlar. Ara sıra taşar ama çabuk sönerler. Derinliklerini sınırlı olarak belirtmek yanıltıcı olmaz. Bu yüzden neredeyse hiçbir zaman yeterli romantik adam olamazlar. Pekiyi; kadınlar, aslında romantik bir erkek mi aramaktadırlar; yoksa maço mu? Pek çok kadın mülayim olmayan ve oldukça maço bir erkeği beğenir ama ondan romantizmi bekler. Bu nedenle nadir rastlanan ve romantizm seviyesi yeterli olan mülayim erkekler yalnız kalır. Erkekler de hemen her şeyden arınmış yaşayan bir kadın arar ama yaşantılarında olgun, çabuk uyum sağlayan ve kendinden emin kadınları beğenir. Bu yüzden pek çok ihtiraslı histen arınmış olarak ama yüksek bir romantizme sahip -dolayısıyla çok doğal, ürkek, çabuk güvenemeyen, kırılgan ve içe dönük- kadınlar yalnız kalır.
Kadın ve erkek kalplerinde farklı dünyalara açılan kapılara sahiptir. Kadınların kapıları, düşleri beklenmedik sürprizlerle dolu birer büyük dağa açılırken; erkeklerin kapıları, düşleri daha düzlükte olan birer bahçeye açılır. Birbirlerini anlamaları zor olduğundan yapılması gereken orta yolu bulmak ve olduğu gibi kabul etmektir. Birbirlerini değiştirmeye çalışmaları ilişkiyi hemen her zaman hüsranla sonuçlandırır. Birbirlerine hâlâ âşık olan sevgililer, gururlarının ve kibirlerinin tesiriyle oluşan inatçılıkları yüzünden genellikle tekrar kavuşamazlar. Kavuşabilmeleri için ego uçurumuna bir köprü sermeleri gerekir; fedakârlık ve yürekten aşk köprüsü.
Kadınlar genel bir tanımlamayla duygusal, detaylı düşünen, kıskanç ve ihtiraslı olarak görülürler. Erkeklerse çok detaydan sıkılır, kıskançlık ipleriyle boğulmak istemez. Duygusallığın fazlasından hoşlanmaz. Çünkü fazla duygusallık evhamı çağırır. Erkek böyle bu durumda kaçmayı tercih eder. Kadınlar erkekleri değiştirip onları yuvacı birer eşe dönüştürmeye çalışır; ki bu yüzden en zor olan erkeği seçerler. Değişsin ve gerçekten tamamen onun olsun diye yıllarca beklerler ama sıklıkla sonuç hayal kırıklığıdır. Erkeğin sabitliği sert bir kaya olarak kalmaya devam etmiştir. Çünkü erkekler değişmeyi; özellikle değiştirilmeyi sevmezler. Tatlı oyunlar oynamayı tercih ederler. Isrardan, baskıdan ve karmaşık duygulardan uzak durmaya çalışırlar. Hazzı, eğlenceyi, hoşsohbeti ve en çok da güleryüzü isterler. Güleryüz, aşkın başlangıç ve devamlılık sihiridir.
Erkek, kadında huzur bulmayı ve mutlu kalabilmeyi arar. Kadın ise -genellikle duyguları ikilemlere sahip ve karmaşık olduğundan- erkeği yönetmek ama aynı zamanda onun tarafından yönetilmeyi bekler. Bu nedenle bazı kadınlar çok sevdiyse; aşk acısı çekmeye gönüllü olarak hapsolabilir. Böylece takıntılar ve evhamlar sağanak yağmurlar gibi kalplerine yağar. Aslında umursamasalar kazanacaklar ve hapsoldukları aşk acısından kurtulacaklardır.
Kadının aşkı en başta güveni, sadakatı ve ardından sevdiği erkekçe sahiplenilmeyi içerir. Erkeğin aşkıysa güven ve sadakat ile birlikte; yine eskisi gibi rahat kalabilmeyi ve erkek arkadaşlarıyla özgürce hareket edebilmeyi içerir. Bu yüzden düşünce farklılıkları yine çarpışmaya başlar. Sen mi haklısın ben mi inadı sürer gider ve sonunda kavga kaçınılmaz bir hâle gelir. Yapılması gereken; eğer erkeğin inadı tutarsa sadece bir süre sessiz kalmaktır.
Bir kadın sevdiği erkeğin yanında kalmasını istiyorsa; sevgisini ve tüm hislerini çok belli etmemeli, erkeği çok pohpohlamamalı, çok detaylı ve nedenli ard arda uzun cümlelerle erkeği bunaltmamalı, kıskançlığını ve inadını çok göstermemeli, değiştirmeye çalışmamalı; sadece gülümsemeli ve hoş sohbet olmalı. Bir erkek de sevdiği kadının yanında kalmasını istiyorsa; onu anlamaya çalışmalı, ara ara güzel sözcükler kurmalı, yeterince kıskanç ve birazcık maço görünmeli, çok sabit ve inatçı olmamalı, tatlı sürprizlerle sevindirmeli ve en önemlisi sadık kalmalı. Seven kadın zaten sadıktır ve kendini tutar. Sadece intikam hissiyle yandığında aldatabilir duruma gelir. Seven erkekse sadık olmaya çalışır ama bazı zamanlarda nefsine yenik düşer. Böyle zamanlarda sevgisi yine devam eder; yaşadığı kaçamağı ayrı bir hikaye sayar; oysa kadın unutmaz ve en çok üzüldüğü konu sadakatsizliktir. Bu yüzden seven ve sevilen erkek, nefsini kontrol altında tutup sevdiğini olgun bir tavırla sarıp sarmalamalıdır. Küçük kaçamakların önemsiz olduğunu düşünmemeli; kadının kalbinde ne büyük uçurumlara neden olabileceğini fark etmelidir. Kadınlar güvenli bir aşk içinde sevilmek ve anlaşılmak ister. Aşkın sonsuz olduğuna inanır ve bir kere sevip hep sürsün ister.
Umarım hak eden her kalp aşkı bulur ve asla kaybetmez.