- 970 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NİKOLKAY KLUİEV: BEN SEVİYORUM GÖÇEBE ÇİNGENELERİ
Babası asker, anası köylü olan Rus şair Nikolay Kluiev, 1887’de doğdu. Kluiev, Kuzey Rusya’daki Olonetsk bölgesinde ’dindar bir çevre’ içinde yetişmiştir.
Henüz genç yaşında iken, mensup olduğu tarikat için Ruh Türküleri yazmış, sonra da bir süre aynı tarikatın Baku’daki misafirhanesini yönetmiştir.
1912 yılında Petersburg’a gelen Kluiev, çok geçmeden , ilk şiir kitabını yayınlamıştır.
Kluiev, o çağda ’köylülük’ meraklısı kesilmiş başkent edebiyat çevrelerinde derhal büyüş başarı kazanmış ve mistik tavırlarıyla edebiyat ve sosyete salonlarının sevgilisi haline gelmiştir.Aynı zamanda da, ilk şiirlerini yayınlamakta olan büyük şair Yesenin’in hamisi durumundaydı.
Sevinçle karşıladığı 1917 ihtilaline, Blok ve Belly gibi, dini anlamda kurtarıcı bir yeniden doğan İsa olarak bakmış;ama ünlü haleflerinden farklı olarak, ihtilalle köylü mistizminin pervasız coşkunluğunu’da eklemiştir. Nitekim çok geçmeden, geleneksel kır hayatının özlemini dile getiren şiir anlayışının belli başlı temsilcilerinden biri olacak ve modern sovyet toplumunun kendi şair heveslerine aykırı bir şekilde gelişmesi karşısında kırgınlığa kapılarak, ’apocalyptique’ bir mistizme sığınacaktır.
1930’da başlayan ’kulak’larla yani zengin köylülerle mücadele dönemi sırasında defalarca tutuklandıktan sonra Sibirya’da ikamete mecbur edilmiştir. Bir süre sonra affa uğrayan Kluiev, Rusya’ya dönerken trende ölmüştür.
Kluiev’in ilahilerin ritm ve sembolleriyle yüklü olan ve çoğu zaman gizemci bir karakter taşıyan eseri, manzaraları, dekorları, ve kişileriyle, köy hayatının ruhunu dile getirmektedir. İşte Ben Seviyorum Göçebe Çingeneleri adlı şiiri:
Ben seviyorum göçebe çingeneleri
Islık çalan ateşleri kişneyişini tayların
Seviyorum ay ışığında hayalet gibi duruşunu ağaçların
Ve kuru yaprakların düşüşünü karanlığa
O cansız ve ürkütücü sessizliğini
Kimsesiz mezar kulübelerinin
Uzak çan seslerini kaşıkların tahtadan oyulmuşluğunu
Ve onların sesinde canlanışını duaların
Gün usulca beyazlıyor bir akardeon inliyor karanlıkta
Ahırlarda bir garip buğu ketenleri örten çiğ
Benden sonra gelecek olanlar belki kim bilir
Bu umarsız sevginin nereden geldiğini şaşkınlıkla soracaklar birbirlerine
Kim ne sorarsa sorsun! şu güleç yüz var ya karşısında yeter
Şu ışık-gölge dansını seyre dalan güleç yüz.
Saksağanların boğuk sesini seviyorum ben ve değirmenleri
Uzak yakın bütün ormanları tüm nehirleri.
YORUMLAR
bende seviyorum çingeneleri o özgür yaşayışlarını incelediğim çingeneleri hatta çadırlarına kadar gidip yemek yapmaların çamaşr yıkayışlarını izledim sohpet ettim defalarca bende severim göçebe çingenelerini sepet örüşlerini kalay yapışlarını yıllar öncesi bu tecrübeyi yaşadım ve çok doğal insanlar olduğunu düşünüyorum .. bu konuda uzun uzun yazılır ..