Saplantısal I
Her şey aynı.
Bilime inat.
Ölüler hâlâ ölü, diriler hâlâ diri.Üç kerre üç hâlâ dokuz.
Ankara uzak, İstanbul izdiham ve burası hala soğuk.
Ben aynı...
Bugün de üvey annemin üvey kızıyım.
Sabit ama kırılgan.
Ne vakit düşüp parçalansam kabuklarımdan evvel içim ufalanıyor.
.
Diş macunu, sabun ve şampuanların kapağını kapatmıyor , duş almadan çıkmıyorum evden.
Devlet dairelerine girmiyor faturalarımı hep kesildikten sonra faiziyle birlikte ödüyorum.
Hep aynı şarkıyı dinliyor aynı şiirde ölümü düşünüyorum.
Bir de...
Sımsıkı aklımda hâlâ onun gözleri.
Gözleri ve adresi...
.
Annem bilmiyor
fanila ve terlik giymekle önlenmiyor ince hastalık.
Unuturum demekle unutulmuyor gözleri ve adresi.
Sırf kemikleri sızlamasın diye annemin, terlik giyebilir sırtım üşümesin diye fanila alabilirim kendime.
Değişime fanila ve terlikten başlayabilirim belki bir gün.
Ama unutamam onun, ne gözlerini ne de adresini.
Belki...
Düşünmüyor değilim zaman zaman, saçlarımla birlikte bileklerimi kesmeyi ve kanımla rujumun rengini eşitlemeyi.
Evrimleşme sürecim ağır işliyor ama umut vaadediyorum .
.