- 596 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çiçeklerim Solmayacak
Kalbini çarptıramıyor muyum artık? Olsun, yine de müziği duyabiliyorum. Radyoda çalan şarkıdan bahsetmiyorum. İçi ölmemişlere hayatın çalıp durduğu o müzik benim kast ettiğim... Karşı apartmandaki o kadının ne zamandır hiç duymadığı... Nerden mi anladım? Penceresinin önündeki boynu bükük o çiçek söyledi. Günlerdir toprağı sulanmayan, ölüme terk edilmiş, bir zamanlar rengi kırmızı olan o gül... Kendine ait olmayan, belki adı bile konmamış bir renge bürünmüş… Ruhu ölmüş o kadının çiçeği olarak onun biçtiği kaderi yaşıyor.
İşte bu yüzden senin gözlerinde yakalayamadığım bir ifade yüzünden kendimi kahretmeye hiç mi hiç niyetim yok. Çiçeklerimden ve müziğimden vazgeçmeyeceğim.
Her şey gibi aşkın da ömrü olduğunu söyleyenlere kızmıyorum şimdi. Hatta belki de sen önce davranmasan günün birinde ben sana aynen şimdi senin bana baktığın şekilde bakıyor olacaktım. Bu bakışı nasıl tarif edebilirim, bilmiyorum. Görünürde âşık bir adamın bakışından pek de bir farkı yok aslında. Gözler aynı gözler… Mavinin beni sana âşık eden o tonunda yine aynı şiddette bir çekimle sürükleyip götürürlerken beni derinliklerine, en küçük bir fark bile olmadığını düşünüyorum hatta. Ama çok geçmeden sezgilerim mantığıma üstün geliyor ve parçaları birleştirmeye çalışıp durmaktansa genel olarak bütüne bakmamı söylüyor. Ben de ayrıntılara takılmadan öylesine bakışlar fırlatıyorum sana. Baktığımı fark etmediğin, bu yüzden de tamamen kendini bıraktığın, saklanmadığın o zaman aralıklarında sende eksik olan o şeyi yakalar gibi oluyorum.
Evet, kaçırdığın ayrıntı da bu işte! Yakalayamayacağımı sandığın o açığı seyredildiğinden habersiz olduğun o dürüst anlarında veriyorsun. Sen bilmiyorsun ama ben önceden de oynardım bu oyunu. Apansız yakalardım seni en olmadık zamanlarda. Mesela gecenin ileri bir saati TV’de film seyrederken; sözcüklerimize ara vermiş, sadece varlığımızla konuştuğumuz o anlarda aslında seni izlerdim ben. Çünkü oldum olası kelimelere çok güvenmemişimdir. İnsanı saklamakta üstlerine yoktur. O yüzden senin o zamanlar saklamayı gerektirecek bir duygun olduğunu düşünmesem de bedeninin söylediklerine kulak vermekten de alamazdım kendimi. Demek ki aşkın en şiddetli zamanlarında bile ‘bitti bitecek’ korkusu kemirip duruyormuş içimi.
İşte o günlerde sen hiç korktuğum o şeyi ele vermedin. Gözlerimiz karşılaştığında olduğu kadar ekrana baktığın, bakışlarımdan habersiz olduğun o anlarda da kendimi bulabiliyordum ben gözlerinde.
Şimdi onlarda bulamadığım o kadını bir gün kendi gözlerimde de bulamazsam benim de çiçeklerim solacak. Penceremin kenarına günler önce bıraktığım çay bardağı karşı evlerden birinde oturan hiç tanımadığım bir insana en mahremimdekileri ele verecek belki de. O adam ya da kadın diyecek ki o evde oturan kadın kaybolmuş. Çiçeklerini bile sulamıyor artık.
Acıma duygusu kadar bir insanı çıplak hale getiren bir duygu daha yoktur. Kimse yabancın olmaz artık. Sınırlarını yitirmiş, herkesin elleyebildiği kimsesiz bir kediye dönmüşsündür. İlk bakışta seni yalnızlığından kurtaran, insanlarla bütünleştiren bir durum olarak görünse de bu, ilerleyen zamanlarda anlarsın ki etrafın kalabalıklaştıkça daha da beter soyutlanmışsın... Sana gülümserler; ellerini uzatır, yardıma hazır bir şey istemeni beklerler. Ama asla kendilerinden gördükleri, yaşamlarının içinde yer verdikleri biri olarak görmezler seni. Zaten görseler bu kadar teklifsiz sokulamazlar sana, çiğnemekten korktukları sınırların vardır. Ama pencere kenarında unutulmuş o bardak, kurumuş çiçekler ve geride gezinip duran saçları darmadağın bir kadın olarak onlara sunduğun o görüntüyle sınırları olmayan, şefkate muhtaç, zavallı bir yaratığa dönmüşsündür artık.
İşte bu yüzden içimde büyüyen o sızıyı tamamen dindirmenin yollarını arıyorum şimdi. Ve sana bakıp sende eksik olan şeyi seyredip durmanın o yollardan biri olmadığını çok iyi görüyorum. Bu yüzden de artık var olmayan bir duyguyu arayıp durmaktansa “bitti” diyebilecek kadar cesur olmayı tercih ediyorum ben.
Hep çitlerim olacak benim… Bahçeme her aklına esen giremeyecek öyle. Ben ancak paşa gönlüm isterse buyur edeceğim onları içeriye. Bahçemin kapısından girdiklerinde o çitleri arkalarında bıraksalar da onların yerini yüzümdeki çitler alacak. Bu yüzden de hep bir mesafe olacak daima onlarla aramda. İşte o mesafede ben gerçekten var olacağım.
Çiçeklerim solmayacak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.