- 562 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sosyo Toplumsa Merkezde Ne Var?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sosyal birlikçi totem yapılar; totem anlayışı ortak senkronlayımlı merkez kılıp; ona tüzel etki kazandırmıştılar.
Pekiyi de, sosyal totem merkezinin kendisinde ne vardı? İki oluşma vardı. Kimi kez üst üste iki çakışma vardı. Bunlardan biri sosyal grubun ağırlık noktasıdır. Diğeri de sosyal özneli bencillik odak noktasıdır. İnsan hayatının merkezinde benlik dediğimiz bencilliğimizi sürdüren oluşma varsa; sosyal ağırlık merkezinin içinde de çakılı oluşla ya da gömülü oluşla yine şahıstı bencillik (ego) vardır.
Hayat alanını oluşmak olan, içteki dirimsel atılımımız; dışta dolaşışla bir çevrim oluşturur. Nasıl dıştaki bir dolaşım; sıcağın etkisiyle bunalır, genleşirse; boyu uzar, buharlaşırsa; dolaşım olan soğuğun etkisiyle üşür, boydan kısalırsa; suyun etkisiyle ıslanır, taşınır, suya batarsa vs. Bencilliğimiz de dıştan dolaşırken türlü hal karşılaşmalarında etkilenişle bu etkileri taşır.
Bu dıştan dolaşım olan izlek alanların özneye etkisi, erken dönemde animizdi mana anlamasının kendisiydi. Bakınız animizm ve büyücülük yazı dizim.
Bencilliğin dıştan etkilenmeyle taşıdığı bu somut gölge yansımalara totem düşünce demiştik. Bkz. Sosyal birlikler. Bencillik, güden etkidir. Sosyal insan kendi bencilliğini dıştaki hemcinslerinin bencilliği ile birleştirdi (tevhit etti). Tevhidi olan bencilliği sosyal bencillik oluşla sosyal grup alanının merkezine gömdü.
Artık bu merkez, tevhidi grup bencilliğinden ve dolaylı çevrimle, kendi benciliğinden ötürü bir çekim alanıydı. Bu merkez salt sizin bencilliğiniz değildi. Ama sizin bencilliğinize de denk düşen bir hitap ediş ile sizi de çek imliyordu.
Aslında sosyo toplumsa olanın ortaklayım merkezine konan sosyo toplumsa bencillik; kişi dünyasına yansıyan bir manyetik ışımalı imitasyonlardır ya da imajlardır. Görsel yansımalı, etki ile etkilenme yansımalı kuplaj yüklenme olur. Sizdeki aracılı aracısız imaj yüklenimler, sosyo toplumun kişileriyle, sosyo toplumsa tutum ve davranışlarla eşleşir. Eşleşir eşleşmez duygu ve devinimler, gerçekleşir.
Demek ki sosyal merkezin odak alanında; şahıs bencillikleri toplamı olan bir girişme vardı. Bu girişme sosyal bencillikti. Ol nedenle osilasyon salınımı yapması sizi senkronluyordu. Bu nedenle sizi kendisine çekiyordu. Bu nedenle sosyal birlikler, doğada sağlasan (sağlama yapan) bir grup gücü, olmuştular.
Toplumsal odağın alanın da; hiç kuşkusuz ki yine bencillik vardı. Bencilliğin yanında sağlasan oluşla bir üreten ilişkiler ağı oluşa dönüşmek vardı. Üreten alan ilişkileri ve bunun paylaşımı olan düzenletilmesi vardı. Sosyal bencillik toplumsal bencilliğe doğru kaymıştı. Bunun yanında toplumsal bencillik; üretim ilişkisi ve üreten ilişkilerin dağılımı olan, merkezin düzenlemeleri de vardı.
Toplumsal alan bunlarla çek imleyici olup; bunların bileşke osilasyon salınımlarıyla bizler senkronize oluyorduk. Bunlar, toplumsal alanın salt ağırlık noktası oluşla da; odak merkeziydi. Sosyal alan, odak noktası da sosyal alan ağırlık noktası oluşla, ağırlık merkeziydi.
İşte sosyal alan; bu ağırlık ya da odak noktası yansıması veya sosyal ortak alan odak noktası bilinciyle bizlerin vicdanınızdı. Vicdan; merkez ağırlık noktasıyla, sosyal alan odak noktasının toplamsa sıkletini taşıyordu. Vicdanınız bu odak noktası sağlatmasına göre size yansıyıp; size kuple olup; sızlıyordu.
Totem dönem vicdanı sosyal birlikti totem alan ölçülerine göre sızlıyordu. İttifakı dönemde vicdan şimdiye kadar olmadığından daha fazla sızlamaya başlamıştı. Bu sızlayış totem sosyal birlikler tevhidi olan kesim noktasına göre çoklu mantık bağıntısına göre sızlıyordu.
Bu her iki dönem vicdanı genelde grup üyeleri bağdaşıklığı üzerine sızlayan bir yürek vardır. Bu yürek birimiz hepimiz, hepimiz birimiz diyen yüreğin iz düşüm okunuşudur. Laf olarak söylenen bir akıl verme değil, gerçek bir uygulama olanın sonradan dile getirilişidir.
Birine ne oluyorsa genelde hepisine o olanın sızlaşıldığı bir vicdandı. Oysa köleci dönemle kişinin yüreği tam bir gemisini kurtaran kaptan olurluğun yürek sızlaması içinde hemcinsine burkularak acıyan bir vicdanla, karşı karşıya kalınacaktı.
Köleci sistem vicdanı elbette ne totem dönem gibi ne de ittifakı dönem vicdanı gibi sızlamayacaktı. Köleci dönem vicdanı günümüze dek bunlardan belli belirsiz tonlar yansıtışla; mülkiyet paylaşımının sosyo topluma yüklediği bin bir ağır çelişkiler yumağı oluşuna göre, çok acayip şekilde; çok acayip vicdanlar oluşla, sızlayacaktı.
Kimi merhametle vicdanını sızlatırken, kimisi merhametsizlikle vicdanını inşa edecekti. Kimi sadakacı yardımı vicdan sorunu yaparken; kimi muhtaç kalsın ki hizmete koşsun diye bir vicdan frekansını kendisine vicdan yapacaktı, vs.
Toplumsal merkez ya da toplumsal odak noktasının üreten ilişkiler ağına göre paylaşılan, düzenletilen yansıma kuplajı da, sizin; toplumsal vicdanınız oluşla sızlıyordu. Odak noktası, merkez alanın üzerinde değişken bir yerde olabilir. Yani kimi süreçlerde ağırlık noktasıyla odak noktası çakışmaya bilir. Ama her halükarda odak noktası, merkez alanın içindedir.
Bu nedenle sosyal alan merkezi ile toplumsal alan merkezi giriştiğinde; her iki alanın merkezindeki odak noktaları birbirine doğru biraz yaklaşırlar.
Böylece odak noktası ile ağırlık noktasının üst üste düşen eşzaman senkronluğu biraz bozulur. Yani odak noktası ağırlık noktasında biraz kaymakla, artık odak noktası ağırlık noktasında değil ama yine odak noktası ağırlık merkezinin alanı içindedir. Biraz kayma, sosyal alan ağırlık merkezine doğru olur.
Odak noktalarının her ikisi de kendi ağırlık noktalarında çakışma oluştan beriye kayarlar. Sosyal alan odak noktası, toplumsal alan odak noktasından biraz daha fazla kayar.
Bu nedenle toplumsal alanın nesnelliği bozulmaması için toplumsal odak alan daha fazla negatifliğe kaydırılamaz. Toplumsal alan pozitif esaslarla çalışması esastır zaman zaman kısa sürelerle negatif zamanları olabilir. Ama sosyal alanın odak kaydırma negatifliği artırılabilir. Bu nedenle sosyal alan daha çok negatif kaymayla çalışabildiği gibi pozitiflikle de çalışır. Toplumsal alan belli bir eşikten sonra negatif odak alan kayması içinde çalışamaz.
Ağırlık merkezinde biraz çekilen odak noktası, ağırlık merkez noktası üzerinde; sanal bir odak noktası gibi devinmeler oluşturur. Odak alan çekilmesinin (kaymasının), ağırlık noktası üzerinde terk ettiği iz düşüm alanında, boşluk devinmeli bir “izlek, odak noktası alanı”; bırakır.
Bu hal, sizin kara düşüp; düşülen noktadan ayrılmanızla karda iz bırakmanız gibi bir kuplajdır. Veya bu iz yapan kuplajlar suya bir noktayla teğeti dediğimiz değinim yapıp giden kuşun, suyla ıslanması gibi bir kuplajlar, kesikli süreklinin izlekler akışı olmasıdır.
Aynı şekilde “sosyal odak merkezi” ile “toplum sal odak merkezinin” girişmesi nedeniyle, oluşan bir kesim noktası dediğimiz kamu vardır. Kamu bir etkidir ve bir kamu etkisi oluşur. Kesim noktası etkisi sosyal odak noktasına da etki eder. Sosyal odak noktası kesim alan etkisiyle, (kamu alan etkisiyle) toplumsal ağırlık alanına doğru çekilirler.
Çekilme demek: sosyal alan ağırlık merkeziyle, sosyal odak merkezinin, üst üste olan çakışmalarının, bozulması demektir. Sosyal ağırlık noktasından biraz uzayan, odak noktası; çakışmayı biraz kaydırır. Sosyal odak noktası kayması toplumsal ağırlık merkezine doğru olur.
Bu tür girişmeler nedenle ağırlık merkezi noktası üzerinde, odak noktası çakışması olmamakla; ağırlık noktasında odak noktası gibi davranan sanal alan belirir. Uzun çimen üzerine oturup kalktığınız zaman çimenin hala siz oturuyor gibi izleğiyle davranan boşluk devinmesi oluşturması gibi bir şeydir bu. Bu sanal alan, daha önce çimen üzerinde oturup kalkmakla oluşan şekil gibi kuplajı oluşmuş bir kesikli sürekliliktir.
Şu halde hem sosyal alan ağırlık noktasında, hem toplumsa alan ağırlık merkezinde; odak noktalarının biraz kayması, biraz çekilmesi ya da biraz uzamasıyla; ağırlık noktasının çakışma (oturma) yaptığı yerler üzerinde, odak noktası gibi davranan iki sanal alan belirmiştir.
Buranın bir kuplaj izlekilik olduğu unutulmasın. Bu sanal oluşma; kaymanın bıraktığı boşluk devinmesi şahısların ve sosyo toplumların görüntüler oluşturduğu, hayal dünyalarıdırlar. Groteski olan fantezi yansıtmaların, dünyasıdırlar.
16.07.2014
YORUMLAR
Sosyal birlikçi totem yapılarının kutsal hayvanları,toplumsal rütüerleri nelerdi,ensex yasağından nasıl kaçınırlardı,
bunun psikososyal kültleşme bilinci nasıl oluşurdu, hegelin deyişiyle biraz ete kemiğe büründürüp,soyut imgelerden
hareketli gerçekliğe tümelbilinçle,tikelbilinçin ,birleşiminden oluşan evrene makro düzeyde oluşan sorumluluk
dağılımında konversiyonel odaklı sistematik paradigmasal görüşü nasıl yorumlarız,
hürmetle
Bayram KAYA 1
İlgi ve alakanız için ve diyalektiki tutumunuz için teşekürler. Her biri bir cümle olamaz denli, hayli yoğun içerikli sorular sormuşsunuz. Müteşekkirim.
Esasen yazı çalışmalarım aynı eksen içinde tematik oluşla sürmekle beraber büyük oranda yazılıp kimi yayınlandı. Kimi de rast gele sıralı oluşla ve birkaç bölüm yayınlanıp gerisi yayınlanmadan bırakıldı. Ama yayınlar, birazı yayınlanan bölümlerle beraber; en az 400 bölümlük başlıklar altında devam ediyor.
İlk sel ataların karınlarının zar zor doyrulduğu bir dönemede açlık hayatının büyük bölümü içinde tehdit ve belirme bir yaşantı iken; yamyam oluşçu davranışlarla kutsal oluşlar düşünmesi belirsiz düşünmeli kişidi an geçişleri oluşla akislerdi. Sosyal birlikler alanı içinde ortak kanılarla biçimlendi.
Bu düşünceler, tahmini oluşla son 25 -30 bin yıl içinin 10-15 bin yıllık süreciyle, totemi hayatla kristalize olan hızlı bir gelişmeydi. Kutsallıklar, izlekidir. Basitçe grup yararını güden düşüncelerle başlamış, grup yararı düşünceler de totemi anlama kılınmıştır. Bu analamalar, müktesebatı; tabu seçme ayıklamasına tabbii kılınmıştırlar.
Bu tür kutsallıktı anlayışların ilki olan yalın totem dönem algıları, ittifaklarla kırılmıştır. İttifaklarla yeni bir kutsal algı oluşturulmuştur. Ön ittifaklardan sonra köleci dönem ittifaklarıylan da günümüze dek gelen bambaşka bir kutsallıktı düşünmeler ihdas edilmiştir. Yani kutsallıktı algının her bir zaman zemin yansıtılması, birbiri düzleminde olmayan çok farklı yansıma katkılarladırlar.
Bakınız; ittifaklar ve çoklu mantık yazı dizim. Totem meslekleri olan kutsallık başka şey ve bunlar başka türden birer yansıtma kutsallığıdırlar. İttifakı dönmli sentezi meslekler başka şey ve yansıtma kutsallığı oluşması, başkadır. Köleci dönemin, üreten ilişkiler zeminli kutsallığı yansıtması başkadır.
İlk sel atalar animizdi anlamayla çevresine bakabildiler. Böylece olay ve süreçlerin de yansıtmasını başarabildiler. İlk sel atalar tarihte ilk kez çevresine ve çevresindeki varlık ve olayların bakılışına; kendisine etki eden sürece ve sürecin kontrölünü oluşmaya, bu kutsalcı sayede ele alıp baktılar.
Bu kutsalcılık atalar canı dolaşımlı animizdi bir bakıştı. Atalar canı, çevre gezmesi içindeyken çevre fonuyla renk ve renge dek görüntünün ton ve biçim değişmesini yansıtıyorlardı; bu kutsal algıya göre. Kutsallık şematik kalıplarla bilinir ve davranılır olan bir şey değildi!
Kutsal hayvan ve kutsallık geniş irdelenecek bir kavramdır. Kutsal hayvan ivedilikle çevresinde bulunmayan "boz ayı" gibi canlıları saygılama, tapma değildi.
Çevredeki her şeyde yaygın olan mana gücünü, atalar animizmiyle; kendisine bağıtlamanın karmaşık bir duygular saygılanmasını yapmaya başladılar. Yani kutsallıktı güden düşünce güç ve animizdi bir vehamet hissiyle o aşamada grup yararı ve grup ilişkisine çevirildi
Ritüeller, boş zaman süreci oluşla ortaya kondu. Günümüze geldiği gibi bir kalıp şekli, yoktu. İçteki mana coşkusunu grup bağı içindeki bir ateş çevresinde hareket sıçralamalarına ve bunun tekrarı olan izleki el çıpmaları, selse eşlik verme, yere topuk vurma türü; türlü şekilleriyle bu süreci zaman içinde ront oluşçu formasyonlarına, dönüştürüldüler. Yani ritüeller bir türden değildirler.
O dönemler “toplum” ve “toplum denen kavramlar” yoktur. Grup topluluğu vardır. Ama topluluk ta toplum değildir. Toplumun ritüelleri olmaz. Toplumun objektif özne nesnel kuralları olur.
Bizim anladığımız anlamla, enses ilişki; zaten zorunlu bir totem grup aidiyet ilişkisidir. Ensesti, bizim gibi bilmezlerdi. Ensetlik nefret edilen bir ortaya koyuş olması için hiçbir neden yoktur. Aksine enseti ilişki, grubu güden güçlü bir bağ ilişkisidir. Sürü ilişkisinin devamıdır. Mana anlatmasıyla totemilişkisine döndü.
Ensest ilişki, Totemi bir anlam ve seçme ayıklama kriteri oluşla çalışmıştır. Böylece bir totem grup başka toem gruba karışmadan etnik ve biyolojik bir seçilim oluşla kaldılar. Gruplar 25 en fazla ve en verimlisi 75 kişilk topluluklar biçimindeydi. Bunun kendi nedenleri var.
O dönemler doğan, doğuran, doğurtan ilişkisi “ana baba” gibi kategorize edilmemekle; bilinmeyen bir düşünce ve anlayıştılar. Her şey grup ilişkisiydi. Ve totem ilişki süreci bilmedikleri bir ana baba ilişkisine göre değil, her şeyi grup ilişkisine göre yansıtılrdı.
Grup ilişkisinin temeli de aynı canı kanı taşıyan ata soy ilişkisinin “aidiyeti kimlik” düzenleşimiydi. İç cinsellikti (sizin deyiminizle ensesti). Asla kişi kimliği bilinmemekte. Grubun kutsal totem şekli amuleti sizin kimliğinizdi. Süreç toptan olayları yansıtmakla kavranıyordu. Biriniz hepinizdi.
Dış gruplarla teması yasaktan bir tabu ve lanetti. Süreç buydu. Bu kumaştan bugünkü kumaşa doğru gelindi. O günlerdeki güden düşüncenin mana temeli üzerinde enseset ilişki diye bir anlama ve anlayışları yansıtmaları olanaksızdı.
Ancak ittifakı dönemle, grup içi cinsel ilişki yasaklancaktı. Nasıl bir zaman grup içi cinsel ilişki zorunluysa; simdi de ittifak içinde aidiyeti yaklaşım için temasçınız olan diğer grupla aidiyet bağı kurmakla iç cinsellik yani sizin deyimiznizle ensestlik, yasaklanacaktı. İç cinsel ilişki de bir zaruri nedenledir. İç cinsel ilişkinin yasaklanması da bir zaruri nedenledir. Bunlar sürecin tarihselliği ve gelişme dönüşme aşamalarının düzlem içi yansıtılmalarıdırlar.
Diğer sorduğunuz bir takım sonraya dönük nicelenimler, zaten işlediğim konuların tematik oluşla içerikleridirler.
Sevgilerle...