- 1091 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HAYALET ŞEHİR , KAYAKÖY
Önce kalbime sonra aklıma düşer gidilecek yerler. Ve bir kez kalp akla yöneltmişse rotasını , şu navigasyonda konuşan kadın gibi başlar sesler bir biri ardına.
Tarih kokarsa bir de gidilecek yer değmeyin keyfime.
Rotamız Fetiye ve burada her yer tarih...
Kayaköy’deyiz. Burası ,Rumlar ve Türklerin uzun yıllar bir arada yaşadığı küçük bir köy. İlkel tarımla geçim sağlamaya çalışan halk , su sıkıntısı nedeniyle pek başarılı olamamış.
İç içe neredeyse evler burada. Sokak aralarında yürürken ağzımı bıçak açmıyor. Kulak kesilmişim ,ellerim yıkıntı evlerin duvarlarında. Hangisinde Türk hangisinde Rum yaşamış bir önemi var mı sizce?
Yüzyıllar boyu beraberce ve barış içinde yaşamışlar burada.
1923 ve 1924 diyor tabelada. O tarihe kadar birlikte yaşayan iki halk mübadele ile ayrılmışlar .İnsanlar komşularını ,evlerini ,topraklarını bırakıp gitmişler. Onların yerine boşalan evlere Türk mübadiller getirilip yerleştirilmiş . Onlarda bu köyde çok kalamamış Orta Anadolu’ya yerleşmişler daha sonra.
Çok şey anlatıyor burada yaşayanlar. 1957’de Fethiye ‘de deprem olduğunda ,kayaköy deki evlere hiçbir şey olmamış . Bu arada evlerin önce içi sonra dışı yağmalanmış. Ne kapı kalmış ne pencere. Yeni nesil de köyü terk edince kayaköy’den ‘düğün yapılmayan köye’ çıkmış adı. 17 yy dan kalma kilise de uzun yıllar inşaat işçileri yatmış. İçim sızladı dinledikçe.
Sonra bir komisyon kurulmuş ve koruma altına alınmış. Demir kapı ile kapatılmış kilise. Parmaklıkların arasından bakarken kilisenin duvarlarında gördüğümüz , her zamanki gibi ,nerede tarihi eser görse sevgilisinin adını kalp içine yazan kendini bilmezlerin tahribatlarıyla dolu.
Derin nefes diyorum kendime ,yamaçlardaki evlere bakarken, o en tepedeki evlerden birinin capcanlı yaşayan bir ev olduğunu düşlüyorum.
Güneşin açısını ayarlayıp evlerini ona göre yapan iki halkın neleri paylaşıp nelere ortak olduklarını düşünüyorum yüzümü güneşe verip sırtımı dayadığım duvarda daha sonra. Kapatıyorum gözlerimi ,dinliyorum ,. Bir şarkı mırıldanıyorum. İlk kez duyup ilk kez söylediğimi fark ediyorum sonra. Hafif bir tef sesi eşliğinde, iniyorum köyün merdivenlerini. Bir hayalet şehir bırakıyorum ardımda.
YORUMLAR
mekan olarak, manzara olarak, iklim olarak muhteşem bir köy. şimdilerde baykuşlar cirit atıyor. her ev, her sokak ne hikayeler, ne acılar barındırıyor bilinmez. mübadele kelimesinin kendisi zaten yeterince acı. toprağa bağlı insanları atalarının topraklarından söküp, zorunlu olarak bir yere yerleştirmek, ne kadar zor.
buna benzer bir köy de gökçeada'da var. şu gökhan kırdar'ın üstüme basıp geçme yar şarkısının klibindeki mekan. her yerde geçmişin hayaletleri canlanıyor insanın gözünde. o kadar hızlı çekip gitmişler ki, kışa hazırladıkları turşuları, mutfakları, yatak odaları öylece duruyor. tabi bir de karşı taraftan gelenlerin acıları var. gördükleri zulümler. her birinde ayrı bir kitap konusu. bizeyse sadece geçmişin izlerinde dolaşıp, gözümüzde canlandırmak kalıyor ve şükretmek.
elinize sağlık. hoş bir gezi yazısıydı.
Gülşen Kazgın
eVet mübadele demek onlarca acı demek .Bir de aralarında ne aşk hikayeleri var , ne analar evlatlar var derin izlerini taşımış o günlerin. Ne acı o turşu kavanozuna bakmak. Anlatmakla bitmez . Bize düşen derinliği olan , anlamı olan geçmişi koruyup aktarmak elimizden geldiğince. Geçmişin izleri , tek tek yüzlerce insanı taşıyor içinde ,her biri bizim gibi olan.
Teşekkürler beğeninize. Sevgiler bizden.
Çok beğenerek okudum. Çok da anlamlı. Sevgiler Gülşenciğim. Kalemine sağlık.
Gülşen Kazgın
Gülşen Kazgın
Rasim hocam , teşekkür ederim. Birlikte gezmek ne büyük keyif. Sizinle daha çokk gezeceğiz inşallah bu satırlarda. Kıymeti bilinsin isteriz geçmişi olan her şeyin. Ne yazık ki sayımız çok az.
sevgiler kızınızdan size.