saplantısal IV
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Düşünmedim değil.
Öyle arada bir de değil üstelik.
Cesaret işi. Cesaretlilerin işi.
Bir aşkı çırılçıplak soyunup gitmekten
güzel bir uykuyu yarıda kesmekten
yırtıp atmaktan bir diplomayı
ve anne adını kimliğinden silmekten
daha
zor.
Sonra eşyaları toplamak.Notları yırtıp atmak, resimleri yakmak, terlikleri düzeltip çarşafları ütülemek.
Havluları hazırlamak ve zeytinyağlı sabun kokusu sürmek evin her bir kenarına. El altında bulundurmak mumları, kibritleri, sürahi ve bardakları.
Sen gidende, gelen misafirlerin rahat etsinler diye. Kolay mı ?
Duvardaki izleri damla damla silmek gerek üstelik. İlaç kutuları, serumlar ve kan iğneleri...Toplayıp atmak çöpe.
İmitasyon gözyaşı mendilleri hazırlamak ellerinin altına, acılı konukların !
Bakışlarını, öpüşlerini , sevişlerini, düşlerini; ki- müstehcen bazı. Sitemlerini; kırılgan. Döllerini -ki toprakta saklı.
Becerilememiş ölüm denemelerini; evveli.
İmsiz, izsiz yok etmek kolay mı?
Hadi itinayla hazırladığın şurubu içmek kolay ,dilini dudağını kanatması, acımtırak tadının dünyanın en lezzetsiz içeceği olması da değil mühim olan, ya çocukluğunu nasıl ikna edeceksin oyuncaklarından vazgeçirmeye? Kırmızı puantiyeli elbisesinden, altın top küpelerinden, şehla kalemlerinden, Evren’inden ?
Nasıl?
Düşünmedim değil.
Her mayıs, her temmuz, her aralık.
Yağmurdan önce, yağmurdan sonra ve yağanda...
O gittiğinde, o kaldığında, ışıklar kapandığında, ve açıldığında ilk an.
Anladığımda, anlatamadığımda
Her kalabalıkta.
Denizi her görüşümde.
Şehirler arası yalnızlıklarda
Adımın üstünü karaladığında kelimelerin efendisi
ve mektup aldığımda en uzak ülkelerden.
.
En ağır acı dediler evlat acısı, en ağırını yaşadığımda evlatsızlık acısının...
Düşünmedim değil.
Arada bir de değil üstelik
.
Sabah ola hayrola...
YORUMLAR
m-deniz
Okumak mı dedim, hayır konuşmaktı !
:((
Öyle iyi anladım ki içindeki acıyı.
Geçit verse sesim karanlığa
, ışığın olaydım...
m-deniz
Duygular ustalıkla aktarılmış. Bazan böyle yoğun duygular yüklü ve üstelik güçlü bir kalemle yazılmış yazıları okuduğumda ne yorum yazacağımı bilemiyorum. Zira yazıya, "çok güzel" demek yazanın duygularını görmezden gelmek gibi oluyor. Aşk ağlatır, dert söyletir belki ama yine de, kıskanılası bir yazma becerisinin var olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Selam ve tebrikle...
m-deniz
aynı dakikalarda sen kim bilir nerede hangi kapının eşiğinde eşitlemek adına bir durumu
ben karadeniz'in hırçın sularının sesinde dinledim o konçertoyu
aynıyla yaşamak kadınlığımızdandı
dokunmak kelimelerin saçlarına ve dize getirmek pek çok yutkunulmuş ağrıyı
o kadar kolay dizivermek ardı ardına...değil kolay
bir yazıyı okuyup geçivrmek değildi bu
okuyup fırtınalar büyütmek
kocaman bir kasırganın sağ kalan parçalarından yeniden inşa etmek kadınlığını
yapabiliriz
evlat acısı bilirim kanırtarak geçmez içinden bir mızrak saplanır kalbine kalırsın onla ne yana dönsen
dönemezsin
evlatsızlık ...onu bilmem ama öğreneceğim kesin ...
okudum ve anladım ki acılar dilsiz değil
güzel yazmışsın üstelik etkili.
sevgiyle -salome-
m-deniz
http://www.youtube.com/watch?v=eJxR3DU1E7M
ben bu hallerime buhran diyorum
zor insanların buhranı
çok beğendim kaleminizi
ikinci okuyuşum sizi
içerik yazıda kalsın
gün aydınlarınız olsun
hoşgeldiniz
m-deniz
Cömert bir günden selamlar. Hoş geldiniz siz de...
Kan ter içinde uyanılan rüyalar, boşluk, hiçlik, teksir kâğıtlarına karalanan yalnızlık manifestoları, ıhlamur, kahve, sigara, tabelalar, vitrinler, yaldızlı kelime öbekleri, isimler, cisimler, simler...
Yardımcı oyuncuların aralamaya cesaret edemediği bir perdedir düşünmek. Hele yazanın düşündüğünü aktardığı şeyi d üşünmek, güçlü omuzlar ister ve güçsüz bir sabır. Tebrikle.