- 697 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiddetli Şiddet
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Şiddetli Şiddet
Sağım solum sobelemeyen ebe.
Ne tarafa dönsek şiddet.
Yol ortasında ekmek bıçağıyla kadın deşenler mi,iş makinasıyla eski eşinin evini başına yıkan mı ararsınız, her türlüsü var.
Şiddet sözünü anlatmak değil kastım.şiddeti oluşturan etkenleri ve çözüm yollarını tespite çalışmak.
Şiddet nasıl oluşur, sorusuyla başlayalım.
Şiddet uygulayan kişi yetersiz bir kişiliğe sahiptir.Kendini ifade etme konusunda çok ciddi sıkıntıları vardır.Günlük konuşma dilimizin ne kadar sığ olduğunu ve yüz elli iki yüz sözcüğü aşmadığını herkes biliyor.Elbette ki dil ile kendini ifade edemeyen kişi, hakaret yolunu tutacak.Bunu şiddetin birinci adımı saymak gerekiyor.Hakaret yetmediğinde iş gelip küfre dayanacak.Öfke denetimi konusunda yetersiz olan kişi bundan bir sonraki adımı da mutlaka deneyecektir.Araç kullanarak karşısındaki kişiye kendini ifade etme etme.Başka bir deyişle kendini kabul ettirme.İş bu noktadan sonra pek azımızın hayalini zorlayacak sokakta şiddet görüntüleri.
Şiddet ses tonunun yükselmesiyle başlar ölümle biter.
İnsan kendini nasıl ifade eder?
Resim, tiyatro, yontu, sinema, müzik ilk aklıma gelenler..Yazık ki ortalama nüfusu bir iki milyon olan bir şehirde bir edebiyat dergisini bulabilmeniz mümkün değil.Bunun nedenini söylemeye gerek yok hepimiz biliyoruz.Alıcısı yok.
Nüfusu yüz binden fazla olan bir ilçede yılda iki defadan fazla tiyatroya gidebilmeniz mümkün değil.
Elbette bu konuda henüz bir düzenleme sınırlama yok.
Bir resim ya da yontu sergisi gezebilmeniz için o ilçeye bir çılgının yolu kaç yılda bir düşer, en az on iki yıl diyecğim ben buna.
(Mina Urgan’ın Bir Dinazorun Gezileri yapıtında Paris’i anlattığı kısım beni çok şaşırtmıştı.bir günde yüzlerce tiyatro gösterisinin sunulduğu bir şehir.)
Sanat,hayalden alır bütün gücünü.Sanatçı bu yüzden bir hayalcidir denilebilir.İyinin, güzelin
daha yaşanabilir bir dünyanın hayalini kuran insan.Oysa çok küçük yaşlardan itibaren sanatın pek bir işe yaramadığını düşünen büyüklerimiz bu konuda bir budama makası gibi iş görmeye başlarlar.Çocuk resim yapacağına matematik problemi çözsün,oyun oynayacağına ödevini yapsın.Öyle de yapılır çaresiz.Ana sınıfına giden bir çocuğun resmi ile ilk okuldan mezun bir çocuğun resmini karşılaştırdığınızda yıllar boyunca yazık ki çocuğunuzun bu anlamda gerilemiş olduğunu görürsünüz.
Yıllar içinde duygu ve hayalleri törpülenen ve budanan insanlar kendini nasıl ifade edecek?
Yanıt
Şiddetli şiddetle.
Yakın çevremizden biraz uzaklaşıp dışa açıldığımızda gördüğümüz gerçek şudur.Sanatın olmadığı yerde şiddet vardır.Geniş anlamda savaş şiddetin en uç noktası ve en kapsamlı olanıdır.Dünya haritasına bir bakalım ve şiddetin yaşandığı yerleri birlikte işaretleyelim.Bu tersten de düşünülebilir.barış ve sanat.
(Burada Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bir özdeyişini anmak ve anımsatmak isterim.’Savaş zaruri olmadıkça bir cinayettir.’)
Bu arada şunu da özellikle belirtmek gerekiyor.Sanatın olmadığı yerde kesinlikle bilim olmaz.Sanatçı hayal edecek tasarlayacak ki, bilim yeşerebilsin.Bilimin olmadığı yerde teknoloji de elbette üretilemez.
Asla unutulmamalıdır ki en son çıkan teknoloji ürünlerini kullanmak farklı onu üretmek farklıdır.
Emek- değer dengesini işte bu noktada görmek gerekiyor.Daha çok emek, az değer.Çok emek çok değer.
Şimdi soralım.
-Yılda kaç kitap okuyoruz?
-Yılda kaç sergi geziyoruz?
-Ülkemizde en çok satan kitap kaç adet satıyor?
(Burada ülke nüfusunun seksen milyona yaklaşık olduğunu biliyoruz.)
-Neden kitapçılarda şiir kitapları bulunmuyor?
-İnternetteki her bilginin doğruluğuna koşulsuz inanmış kişiler var.
-Gazete tirajları ne durumda?
-En son kime sesimi yükselttim?
-En son kime el kaldırdım?
Soruları çoğaltmak mümkün.
Fiziksel yada statü olarak kendini üstün sanan kişi şiddete devam eder.Kimi ezer?Aklın yolu bir elbette ki daha zayıf olanı.
Erkeklerin fiziksel üstünlüğünü bu noktada kabul etmek gerekiyor.Erkek kadını,kadın çocuğu,çocuk da daha zayıf bir çocuğu yada bir hayvanı bir bitkiyi ezecektir.
İnsan ne ekerse onu biçiyor.Acı biber fidesi dikip neden bu biberlerden domates olmuyor diye hayıflanmamak gerek.
Sevgi, barış ve dostlukla..
YORUMLAR
Şiddetli Şiddet...
Konunu başlığı bile, konunun ne denli sosyal ve kültürel bir sorun olduğunu anlatmak için yeterli olabiliyor.. Zamana paralel olarak ilerleyen şiddetin neden ve niçinleri ile sonuçları arasında kurulan ilişki ve yapılan analiz, çok doğru, somut ve gerçekçi bir biçimde aktarmanız ve de bu sorunun giderilmesi için önerileriniz oldukça akılcı ve sosyolojik bir irdeleme idi..
Kutluyorum sizi değerli şair-yazar Öğretmenim Nurşen Hanım ...