EN TATLI YEMEK
1990 yılının yaz mevsimiydi.Okul tatilinde iş bulmuş,çalışıp okul harçlığımı kazanacak,ailemin yükünü bir nebze olsun hafifletceketim.Bir mermer fabrikasında işe başladım.Bu benim ilk iş tecrübemdi ve artık gurbetçiliğin başka bir yönünü daha keşfetmek üzereydim.Bu güne kadar baba parasıyla günlerimiz geçiyordu ne de olsa öğrenci idik nazımız vardı..Ama bu gün artık para kazanmamız gerektiğinin farkında ve durumun idrakinde olarak kolları sığamış gurbete yeniden merhaba demiştim.
Önceleri biraz merak biraz heyecan derken günlerin nasıl geçtiğini pek anlamadım.Gerçi her sabah kalktığımda ellerimin arslan pençesi vaziyeti almış bir durumda,ne açılıyor ne kapanıyor olması,sürekli taş kaldırmaktan dolayı parmak uçlarımın derisi inceldiğinden çay bardağını tutamadığım için çayları soğutup içmemden
bir önceki günün nasıl geçtiği anlaşılıyordu....
Köyümden ayrılıp işe başlayalı yaklaşık kırk gün olmuştu.Köyle ilgili hatıralar daha sık gözümde canlanmaya başladı..Babamla ayrıldığımız sahneyi hiç unutamadım gerçi ..
O gün nasıl olduysa daha bir yoğun duygular içerisindeydim.Este denen makinada çalışıyordum.Kesilen taşı aldıktan sonra diğeri kesilene kadar bekliyorum.Bu bekleme esnasında yine hayallere dalmışım.Babam gözümün önüne geldi.Yaşadıklarımı düşündüm.Ayrılırken söylediği cümleler beynimde yakılandı."-oğlum,Allah işini rast getirsin
ben hakkımı helal ettim sen de helal et yolun açık olsun.ne yapalım senin kısmetin de böyle imiş güle güle git"diyerek boynuma sarılıp daha sonra gece karanlığında kayboluşu film şeridi gibi geçti gözümün önünden.Bir an kendimi O’nun yerine koydum.Yaşadıklarımı da zaten ben biliyorum. Baktım ki göz yaşlarım makinadan taşa püskürtülen suya karışmış da akıp gidiyor....
Günlerim böyle acı tatlı geçti gitti ve okulların açılma vakti yaklaştı.Fabrikadan çıkışımı istedim.Yüksek Okulun ikinci sınıfına devam edebilmek için kaydımı yenilettim.Bir hafta boşluk vardı,bir de köyüme gidip anamı ,babamı kardeşlerimi göreyim dedim.
Yola çıkmadan önce her zaman uğradığım lokantaya uğrayıp karnımı doyurayım da öyle gideyim dedim.Her gelişimde yediğim aynı yemeklerden istedim.Fakat o gün o yemekler o kadar tatlı idi ki daha benzerini yemedim.Usta aynı,malzeme aynı, yemek aynı,ekmek aynı su aynı...Hepsine ödediğim para farklı! O gün o yemekleri öyle bir haz alarak yedim ki anlatması imkansız.Yemekten sonra her zaman yaptığım gibi bir sigara yakayım dedim.Baktımki cebimde paket yok.Yeni bir paket almak için büfenin önüne vardım.Elimi cebime salıyorum elim geri çıkıyor.Sanki bir güç elimi geri çekiyor, ellerim titriyor.Her sabah arslan pençesi gibi uyanan parmaklarım paraları tutmuyor.Alın terimle kazandığım bu paraları şimdi faydasız bir şeye harcayacağım diye vicdan azabı duyuyorum.Az önce yemekten aldığım lezzetin bir misli ızdırab yaşıyorum.Helal yoldan alın terimle kazandığım parayı ancak faydalı olan yere harcamam gerektiği kanaatine vararak yoluma devam ediyorum...