- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kırılan Süreçler 2
Ökülteden dolayı artık yorum vardı. Anlaşılamayan ökülte gelen bu anlatımları, şimdiki köleci düzleme göre açıklamanın yorumlamaları olacaktı. Bu yeni yorumlamalar, tümen tümen saygınlık kazanacaktı.
Kendisi ökülte olan ve sürece göre bir kez daha ökülte kalan köleci anlayışlı mülkiyetçi dinler, dahi; köleci düzen öncesi anlatımlarını kendisine göre yorumlayışla; dinlere meşru öğüt kıssası yapmanın anlatım zeminini olacaktılar.
Kendi öncesindeki totem ve ilah düşüncesi, köleci düzene batini gelen ökült anlaşılmazlık olmasından ötürü de dinler bu ökülteye; put ya da taşa toprağa tapmanın müşriklik âdeti, diyeceklerdi!
Sevgili Gazimizin gelişmeci ilerlemeci önder yapısı; konjonktür zaman yaşantısına denk düşen, düşünce ve felsefesini; günümüz çağdışı anlayışları; inancı bakıştan ötürü çağdaşlaşmayı ökülte bulup, çağdaşlığı anlayamayan gerilik içine düştüler. Sevgili Gazimizi, günceldeki dini inanç anlayışla bir deccal saydılar(!) Deccal dinlerin bir terminoloji putudur.
Günümüzden 5000 yıl öncesinin totem ve ilah dönemini, put sayan kafasıyla; MS. ‘ki 2000 yılında dahi Şanlı Atatürk’ü anlayamamayı deccal sayan kafa arasında fark var mı? 5000 yıl öncesi uygarlaşmanın totemdi ilahtı yol adımı, insana; zaman perdelenmesi olan ökültelikten ötürü put, müşriklik diye dini terminolojiyle anlatılıyordu.
Günümüz iletişim ve teknolojisi içinde daha dün olmuş, zamanca ökülte olmayan; ama inançça ökülte görülen Şanlı Gazi hareketinin; deccal, tagut, dabbe gibi abuk sabuk din sel inanmalar içinde anlatılır ve anlaşılır olmasında, eskiyle şimdinin imanı mantık kalıpça, kafa yapısı farkı var mı?
Artık tam bir öte dünya düşüncesi vardı. Mana ilkesi öte dünya düşünmesiyle acayip bir dal budak salmıştı. Bu dal budak salışın kaynağı, komün sentezli ittifakı kült merkezinin, köleci döneme batini ya da okülte gelen anlatımlarını yansımasıyla oluşuyordu.
Nasıl eski komündü ittifakı dönem, köle kavramını bilmiyorsa ve köle kavramını komün dönemin ittifakına açıklayamaz, yorumlayamaz, olursanız; komünce sentezli ittifakın "insanını" da köleci düzene açıklayıp yorumlayamazdınız.
Çünkü bunların ne yaşantı karşılıkları, ne dil anlatım kavramları aynı oluşla ve ne de mantıki anlama kalıpları aynı oluşla o düzlemler içinde hiç yoktular. İlk yeni insan, ittifakı bağıtlayışla, ittifakı insandı.
İlk iman ittifaka ve onun kült merkezi yasalarına imandı. Oysa köleci yeni insan doğrudan “kul, köle” insandı. Kaderi mallı malsız oluşla anlına yazılmış, rızkı boynuna asılmış olan insandı. Yeni iman köleci sınıflı ideolojiye imandı. Bu iki iman ve iki yeni insanın farklı ve zıt tarihselliğini bilmek, çok önemliydi.
Bu nedenle cennet algılı ittifakı dönem anlatımlarıyla köleci ideolojili dönem anlatımlarının iç içe geçen anlatımlarını yorumlamada zorluk çekerseniz. Köleci süreç, artık köleci mantığı güden köleci öznel ideolojiyle yarılan zaman zemin süreçli, çatışma ve düzenlenişimlerine dönüşecekti.
Dini mantığın paradoksu şuradaydı. Oluştuğu dönemin gözü ve gözlüğü olan mantıklarla; kendisinden önceki ve kendisinden sonraki dönemlere, aynı açıdan bakmasıydı. Bu bakış, ister istemez dinlerin at gözlüğü oluyordu. Dinler, biraz gerilerini astigmatik görüyorlardı. Ama önlerine hiç bakamıyorlardı.
Cennet algılı ittifakı imanın mantığı şuydu. Ayrı ve aykırı oluşla birbirini dışlama zıtlığı üzerine binlerce yılın diyalektiği içinde yetişmiş, uzlaşmaz grupların; bir arada ittifakını ve sentezini sağlamaktı.
İnsan, ittifakçı birleşmeyi izah ederdi. İttifaklardan önce ne insan vardı. Ne de hiç bir totem dili içinde insan diye bir söz kavramı vardı. İnsan, ittifakın kullandığı ilk müşterek sözcüktür. İnsanlar ittifaklarla ortak dil kavramları kullanmaya başladılar.
İnsan totem dönemden önce de çok yakın türler arasında sadece kaçamak seçilimli bir cinsel sentezdi. Neandertal, homo sapiens, homo erktus, homo hablit gibi üst pirimat türler arası rastgele gen dejenerasyonu ya da gen ilhak islahı vardı. Totem dönem bu sentezi de engelleyerek tam bir biyolojik izalasyon ortaya koydu.
İttifakı melez olan yeni jenerasyon insan, ittifakı perçinleyip onaylıyordu. İttifak bir kültür ittifakı, bir biyolojik sentez ittifakı, bir totem meslekli üreten işler senteziydi. Sentezin onay şekli de, iman ve imanın belli süreler içinde sık sık ayin edilmesiydi. İnsan, gruplar birliğine olan tevhidi anlaşmanın, sözleşmenin, kavilleşme imanı içindeydi. Bu anlama ve anlatımların sembolizmine ve her biri bir grup suretinden görünüşlü melez doğumlara "insan" diyorlardı.
Yani insan ittifakın insanıdır. İnsan ittifakı dönemin sosyo öznel bağ kültür aracıdır. İki üç ve daha fazla grup; kült merkezindeki ilah karşısına geçip; "evet bu yeni durum, birliğimizin yeni insanıdır". "İnsan, kült ahdinin imanıdır" diye kült merkezi önünde, kült merkezi şahitliğinde; bir ittifakı kabul lük olan onaylamaydı.
Köleci dönem insan sosyalliği, kendisini köleci üretim düzeni ve köleci ideoloji içinde bulmuştu. Anlayışı, imanı ve mantık kalıbı köleci zihniyeti çözmeğe programlanmış. Zaten kulluğu da çok olağan görmektedir. Bu nedenle köleci dönem insanı ve imanı ittifakı ve totemi dönem süreçlerini bilemezdi.
İttifakı süreçlerin anlatımları ve dil kalıp ifadeleri de, köleci sürecin anlama ve anlatımlarına olağan gelmesi, olanaksızdı. Köleci dönemin kendisine kadar gelen bir ittifakı anlatım olan “insan” kavramı aktarımı vardır. Köleci insan zaten ittifakı dönem diye bir tarihsel kategorize ligi içeren bilgiyi bilmez.
Ona aktarılan masal, hayal, sıra dışı yaşamlar gibi gelmekle ya ökülte oluşla yorumsal anlatılan iman ilkesi olmuştu. Köleci döneme aktarılan ittifakı iman; eskinin imandan sapan azgınlığı oluşla, hurafe imanı diye tabir edilmişti. Aktarımların içi boşaldığından yeni köleci düzen içindeki anlamına tahville, konsolide edildiğinden, tabii ki ittifakı sözcükler şimdi karşılığı olmazından bir masal gelecekti.
Eski dönemin ittifakı iman kavramı olan insan, köleci döneme doğru değişen, düzene göre anlatılıp yorumlanmaya başlamıştı. Araya zaman ve anlatım perdelemesi girince, insan kavramındaki eski ittifakı olan tarihsel bilgi yok olmuş, bilgi aktarımı karanlıkta kalmıştır.
Mülkiyetin oluşmağa başladığı dönemde insanı, ittifakın ilahı olan Tanrılar yaratacaktı. Artık ilahlar, ilah değildi. Tanrıydı. Çünkü tanrı, insanla birlikte insanın mülklü mülksüz doğma kaderini de yaratacaktı. İlahlara böyle bir tasım yapılamamıştı. İlahlar var olan şeyleri düzenliyor, yaratmıyorlardı. Böylece kaderi yaratan ilah, düzenleyen ilah kavramından ayrılık bir belirtişle, tanrı olacaktılar.
Köleci düzen, var olan ittifakı düzeni düzenlemeye karşıydılar. Kölelerin cennetini suya düşüren efendiler, yeni bir cennet keşfetmişlerdi. Bu nedenle köleci düzene, yaratan gerekliydi. Dilediğine dilediği kadar mal mülk veren bir yaratma anlayışına inanma gerekliydi.
İnanma kendi kendine bir telkindi. Köleci ideoloji yaratma inancı üzerine oturmalıydılar. Bu nedenle “tanrı insanı, tanrılara hizmet etsin; tanrıların işlerini görüp yer sofrasını hazırlasın diye yaratılmıştı”. İşleri görülen de, sofrası hazırlanan da, hizmeti yapılanda ittifakı dönemdeki; kült merkezinde oturan totem temsilcisi olan yöneten, otoriter insandılar.
"Tanrıya sofra hizmeti için yaratılış"; köleci düzene göre yeni anlayışın oluşturulmasındaki en belirgin ve en kadim ipuçlarıdır, bunlar. Tanrı kul insanın içine ve anlına kaderi yazdı. Bu yaratış anlayışına göre, mülk tanrınındı. Rızk tanrınındı. Tanrı, mülkü ve rızkı dilediğine verirdi! Kaderlerinde, kimine mal verirdi. Kimine de hizmet etme kaderini verdi. Rızk, bu dağılıma göre çıkarılacaktı!
Görülüyor ki İttifakın oluşturduğu insan kavramıyla; köleci düzenin yarattığı insan kavramının hiç bir kan ve doku uyuşması yoktur. Köleci düzen içinde kaderiyle yaratılan “insan” kavramını öğrenen bir kişi, ittifakı dönem anlatması içindeki “insanı” anlaması olası mı? İttifakı anlatımın insanı, elbetteki köleci dönem insanına ve köleci imanına, eskilerin masal ve hayali gelecektir.
İttifakın insanı söylemi, köleci dini anlayış içine geldiğinde, o anlatım anlaşılmazlıkla ökülte olacaktı. Köleci düzendeki bir kaynaktan kardeşler olarak yeryüzüne yayılan insanın, iman anlatışına; ittifakı dönemin “insan” dediği anlatımı; sapıklık, putçu söyleyiş gelecektir. Böylece bir tarihi bilginin canına okunacak ve de köleci süreci destekleyen gelişmenin yanında bir de, dini at gözlüğüne sahip olacaktık.
Görülüyor ki köleci düzenle, yeni bir yaşantı tipi ve yeni bir insan anlayışı olan kültür ve uygarlık imanı ortaya çıkmıştı. İttifakı düzen gelişmesi süreci yol ayrımlarının başına getirmişti. Ama illa bu yola mı girilecekti? Artık yeni yol ayrımı tarifleriyle yapılacak bir şey yoktu. Kervanı saptanan ilke doğrultusu içindeki meşru mücadelelerle, yolda düzeltmek gerekiyordu.
09.07.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.