- 490 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sen bat/ma
Seneler geçmiş,
değişen hiçbir şey yok sanki.
Oysa şu batıp doğan her gün normal döngüsünü gerçekleştiren güneşten, dalgalanıp duran denizden başka her şey bambaşka.
Kimse aynı değil. Seneler önce henüz küçücük bir kız çocuğuyken taş attığım denizdeki balıklar bile yok artık. O zamanlar kıyıya vuran dalgaların ürküttüğü bedenim bile aynı değil. Değişmeyen bir tek çocuk yanım, hırçınlığım.
Seneler geçmiş;
Ne zaman kıyısına gidip otursam tam orada sularına gömülen mavi tokam gelir aklıma, hevesini henüz alamamışken ellerimden kayıp giden küçük bir tokaydı, hatırlıyorum.
Bağırarak ağlamıştım da susturmaya çalışan sakalları beyazlamaya yüz tutmuş bir balıkçının tesellisiydi.
Neydi peki o tokanın sırrı, bir daha çocuk olamamaktan mı korkmuştum ben, ya da yitirdiğim şeyi bir daha bulamayacak olmaktan mı?
Sonra gördüm ki her çocuk bir şeyini yitirmiş sularında,
onlarla birlikte benim de canım yandı,
acısını paylaştım her birisinin.
Çünkü paylaştıkça azalan bir şeydi acı; paylaştıkça çoğalan sevgiye rağmen.
Bugün kıyısındayım;
Her şey değişmiş, fakat henüz yitmeyen aydınlıkları var, çocuk sesleri, ufak tartışmalarla yürüyüşlerine devam eden genç sevgilileri...
Yaşantılarımız birer kopya misali; değişen sadece yüz hatlarımız, yorgunlukların mesken tuttuğu ayaklarımız...
Oturduğum taşın kenarındaki yosunlara dokunuyorum ellerimle, sonra deniz suyunu avuçluyorum yüzümde ufak bir tebessüm.
Bu kadar yakınken ve bu kadar yanındayken;
neden bu kadar korkuyorum?
Balıklara yem olmak mıydı yoksa en büyük korkumuz,
şu koca evreni sarmalayan heybetinin dışında.
"Bugün sana geldim,
içimdeki denizi paylaşmaya,
taşmayacağını bilsem,
başka bedenleri boğmayacağını..."
Seneler geçmiş ve o kız hala buralarda.
Herkes sırt çantasını alıp gitmiş uzaklara. Gitarında tanıdık notaları ağlatan o adam da orda. Önünde konan paraya bakmaksızın göz bebeklerinde bir acı, uzun bir film
ve öylesine yarım bir roman...
Hızlıca uzaklaşıyorum ordan. Denizleri de katıyorum ardıma, akşam telaşına kapılan martılara el sallıyorum. Kıyıya yanaşan beş vapuruna kızıyorum; yıllar öncesinin anısını hatırlattığı için.
Kalabalıklar geçiyorum, güzergahlar, köprüler bırakıyorum ardımda. Hala başladığım yerdeyim.
Yıkılan yollara, değişen tabelalara rağmen adresim belirsiz.
Kızgın gibiyim, yüzümde tarif edilemez bir duygu;hissiz.
Bugün her şeyimle; ne çok isterdim o çocuk ruhunu katmayı bu halsiz bedenime. Güzelliğimi alıp götüren o bakışlarımı verseler kafi;
saçlarımı götürecek olan rüzgara da kızmam,
otuz dokuzu gösteren tartılara da.
Çocuk kalsam,
hiç büyümesem;
kaybettiğim tek şeyim mavi tokam olsa,
ve yine korksam balıklardan;
yutacaklar diye.
Unutsam her şeyi,
her şeyi unutsam.
unutsam,unutsam,unutsam...
Yahut hiç yaşamamış olsam.
2014-Ege
YORUMLAR
O en son cümlen dışında,çok güzeldi.
Ama iyi ki yaşadın ve yaşıyorsun, öyle bir dilek hiç dilememiş ol.Senin gibi koca kalpli insanlar olmalı şu dünyada.
Az sabır ve biraz daha tutun hayata lütfen.Umut,sevgi,aşk senin cümlelerinde daha güzel.
En kısa zamanda her şey güzel olacak,
tartıları da kır mümkünse,
seni üzmesinler.
sevgi ve umut'la
..