- 399 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YARAB Bİ
Ya Rab... Şu mübarek gecenin hürmetine Ramazanı şerifte Filistin’de yapılan katli yamı yapan illet topluma Müslümanlara dünyayı zehir eden hainlere dünyada yaşarken iken cehennem azabını tattır.
Ve bu illet herifleri orta doğunun haritasından sil ve neslini tüket Allah’ım. Amin..
Haklısın belki kimse sana sevmeyi öğretmediği için, bu kadar boş ve donuksun…kabalıklar içinde her yalnız kaldığınızı hissettiğinizde, yalnızlığa olan bakış açınızı bu kalabalık dan faydalanarak aldığınızı o an düşünemezsinizÇaresizlik nasıl da nükseder gece karanlığında ve nasıl yakar derinden, içten içe.
Yetinmeyi bu yüzden hep baş tacı yapmışımdır. Olmayana üzülmek değildir derdim olanı idare edip şükretmek. Sanırım genlerimden geliyor bu yetinme huyum.Kıbleye dönük yüzüm ve hep ellerim açık dualarım dilimde. Her zaman kayırmıştır beni hayat denen zalim bekçi ama yine de hep bir şeyler yarım kaldı istikrarı beklerken.Tasavvur edemediğim ve anlatmaya mecalinin olmadığı sayısız vakıa yaşamaktayım. Biliyorum boğduğumu zira ben de zaman zaman nefes alamamaktan muz daripbim. Sanırım geniş hacimli bir oksijen çadırı lazım bana ve bir o kadar sessiz dertsiz bir güzergah ömrümün kalanını sürdüreceğim. Ne uyguladığım stratejiler işe yaradı ne de muhafaza edebildim konumumu.
.canım senin fikirlerine daima güvenirim,çünkü hep çok içten ve samimidir...bir tanesin çünkü sen :)))) Bazen yalnız olmak tek dostunuz oluyorlardır tanıdıkça okudukça muşa ide ettikçe, Dokunurken de,yaşarken de buz gibiydi ellerin, ruhun gibi… Sadece dokunmak için dokunduğun belliydi. Görev edinmiş gibi seviyordun, daha doğrusu sevdiğini sanıyordun.
Neden ayrıldığımızı düşünürsen bir gün, belki hayat :şunu iyi bil ki; içinde sadece kırmızı renk olmadığı olmadığı için ayrı düştük seninle. kırmızı Sıcaklık, ateş, güneş,olduğun gibi görünmekti yada göründüğün gibi olmaktı TDK literatürde buzları eriten hiçbir şey olmadığı için ruhunda ve sana göre yaşam buz mavisi olduğundan ayrı düştük.Kızıl düşlerimin harareti bile eritemediği için buz kalbini, gözlerinde o uzak denizlerin yaralarını gördüğüm için, ve ne kadar yürüsem, gök kuşağı gibi hep ileride duracağını bildiğim için, vazgeçtim senden hayat.
Baktım ki; içimdeki tüm renkler yavaş yavaş griye dönüyor sayende, bıraktım senin karanlığında yıkanmayı. Düşlerimiz aynı değildi, belki olması da beklenmemeliydi ama kalp bu işte, yan yana düştüğünde, aynı ritmimde atmak istiyordu sadece...
Oysa ikimiz de geceleri severdik… Benim gecelerde aradığımı, sen sadece karanlığın örtüsünü kullanarak şehvette aradın..Aynı dili konuşuyorken, ne dediğimizi anlayamadık.
Ben çok düz acık net temiz bir o kadarda sıradandı m elli ki; yoksa en açık yerimden vuramazdı başka birileri. Her şeyi tüm çıplaklığıyla ortaya serince, eline beni yaralayacak kadar koz geçti.oysaki hatalarınızla yanlışlarınız lada sizi kabul eden sadece kendi Duyarsızlığınız la ZAMANI geldiğinde öğrenecek çok şey olsa da anlaşılacak fazla bir şey yok bu hayatta aslında sizi bırakmayan kendinizden sıkılmak akıl hastalığı galiba.kendince herkes akılıdır.aslına bakarsan durduğun yer ve baktığınız açı yaşama biçiminizi belirler aslında bir gün kalabalıktan uzak tek başınıza kaldığınızda yanıldığınızdan dolayı kalabalığın sizi tercih etmediğini düşünürsünüz...doğal olarak
oysa insanlar hep bir yoldadır ve adeta akarak yürürler.genel olarak bakmak yerine breysel bakarlar yaşama .dünyalarına,birini Ya da kendini bulmak istersen yeter ki bulmak iste...Her yerde bulursun aradığın yaşama dair ne varsa tercihlerin doğrultusunda.
Eğer bulamıyorum diyorsan gözlerini kapat bi düşün olmasını isteğinde olmayan kaç nokta var yaşamında..Eğer düşünde bulamazsan panikleme.zamanı henüz erkendir diyeceksin ki seni hiç bulamadım o zaman Ağla göz yaşlarında bulursun beni... Olur’da ağlayamaz san da üzülme... Aynaya bak görürsün beni...Göremezsen telaş yapma elini kalbine koy..Her kalp atışında bulursun beni...Eğer kalbin atmıyorsa üzülme O zaman öbür dünyada ben bulurum seni. etrafındaki her şey hem kendisidir. hemde kendisine yakın ama onun olmayandır. hiç bir zaman yalnız olamayacağız dostlar... son olan ne kadar basittir.. çünkü rahatlık umudu verir. oysaki her sonu gelen onu yaşayanlar için bir derttir kendi sonu gelene kadar......evren algısı; bir insanın zekasının da boyutlarının ölçebilir bir ayraç olduğunun başlı başına kanıtıdır.. farkın dalık hissi, devamında çözüm ve tatminkar genel-geçer doğruları talep eder dolayısı ile bulunduğu zaman mekan ve fiziksel vibrasyonlara göre sınırlı bir ’gerçeği’ var kabul eder üstelik bu durumun doğruluğu veya yanlışlığı değil sadece onaylanması önemlidir. dolayısı ile agnotizm en üst zekanın şu an için tek gerçek farklılaştığıdır....yarınlar hep güzel olacak denir...Oysa bu günler dünlerin yarınları değil mi?......ölüm gibi. karamsarlık değil..iyi bir dünya karamsarlığı çözmekle gerçekleşir.Göz göze bakışınca, biliyoruz neyi bölüştüğümüzü,Konuşmasak da...!
Ancak bilmediğin bir şey vardı. Ben daha önce de defalarca kan kaybettim. Üstelik senin bile akıl edemeyeceğin yerlerden acıta acıta vurdular, kırıldım, parçalandım, nefesimin kesildiği anlarda son bir güçle ayağa kalktım ama kalktım!
Şimdi sen o küçük dünyandan bana bakıp, yıkılacağımı sanıyorsun, aldanıyorsun. Belki bu ömrü bitireceğim şimdi veya biraz sonra, kim bilir? Ancak hiç adın yazmayacak hikayemin altında.
Bir gün aklına düşer de, neden ayrıldık diye sorarsan kendine, cevabı basit aslında, bil istedim:
İçindeki sevgisizlikle beni bitiremezsin, yürür giderim kendi öykümde. Cebimdeki kırgınlıklarım ise, yolculuğumda ki en büyük hediye…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.