- 404 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bağ u Bostan
BAĞ U BOSTAN
Yunus Emre’den bir dizeyle başlayalım. Başlığa çektiğimiz bağlama öbeğine uysun efendim. Der ki Yunus: “Hoş bağ ile bostan olur.” Olan ne? El cevap: Gönül. Yunus Dede Hakk’ın verdiği gönülü anlatırken der bunu. Mutludur. Kıvançlıdır. Gönlü bağ u bostandır. Bazı durumlarda gönül değişik mahfillerdedir. Bazen gam gussa denizine dalar. Halden hale girer. “Ha demeden hayran olur.” Ağzı açık ayran delisidir.
E şimdi “Bağa gel,bostana gel”i anmazsak olmaz. Türküyü Ömer Şan Ali Çöke’den derlemiş. TRT Repertuvarına 2451’le kayıtlı. Halbuki Neşet Ertaş’ın sanılır. Yazalım türküyü. Yazalım da Ali Çöke,Ömer Şan ve Neşet Usta’nın ruhunu şad edelim:
.
“Bağa gel bostana gel vay vay
Gülleri destele gel neynim neynim
Eğer baban salmazsa vay vay
Yalandan hastalan gel neynim neynim
Bağ ayrı bostan ayrı
Olamam dosttan ayrı
İnsanoğlu nasıl yaşar vay vay
Kalsa nefesten ayrı neynim neynim
.
Bağına girmiş gibi vay vay
Gülünü dermiş gibi
Geç buldum tiz yitirdim vay vay
Oldum düş görmüş gibi neynim neynim
.
Bağlar narsız olur mu
Gönül yarsız olur mu
Ben eyledim sen etme vay vay
Kul kusursuz olur mu neynim neynim
.
Bu girizgahtan sonra gelelim Oğulcuk’a. Ortaçayır tarafı bostanlık. Aşağı Bent’in bu yakası. Ta Kızılyir (Kızılyer)’e, Evgir’e kadar... Bostan Yeri’nde bizim de bostanımız var. Hıyar,mısır,soğan,patates,şemşamer ekmişiz. Bostan kesere gelmiş. Çapalanmazsa ot boğar ürünü. Sık olan seyreltilecek. Yabani otlar ayıklanacak ki mahsül kendine gelsin.
Anam Hikmet ablayla sabah erkenden gidiyor. Ortalık ısınana kadar bostan keserliyorlar. Hemen abara başında Gizir Halil’in bostanı var. İki evlek kadar. Anam gelip giderken bakıyor tarlaya. Hıyar ocak ocak ekilmiş. Her ocakta onlarca hıyar çıkmış. Bunlar seyreltilecek. Seyreltilmezse o üründen verim alamazsın.
Gizir Halil’in eşi Fadime bacıyı bir gün bostanda gördü anam:
“Gız Fadime! Siyretsene hıyarı anam...Böyle olmaz.”
Fadime bacı gökşen.Çakır gözlü. Ona sebep lakabı Göo Gız. Bir de Dotdiri. Göo Gız’ı anladık da Dotdiri nerden geliyor? Fadime bacı yürürken öyle endamlı manken yürüyüşlü değil.Hani demiş ya şair:
“O gül endam bir al şale bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün”
O yürüyüş nerde? Fadime bacı kâh yürür,kâh yorgalar. Biraz sallapaticedir. Ordan mı geliyor acep? Ne bilem işte öyle!
Fadime bacı anama şöyle bir baktı:
“Hacce bacı,siyredecağam. Hele acık daha büyüsün. Böcük möcük yir.”
Anam yürüdü,gitti. Devlisi (Ertesi)gün sabah erkenden anamgil yine bostan yolundalar. Tam da Fadime bacının bostanın orda anam dedi ki Hikmet ablaya:
“Gız Hikmet! Gel şu hıyarı siyredek.”
Hikmet abla olmazlandı:
“Ana! Bize ne...”
Anam girdi hıyarın içine. Ocaklardaki fazlalıkları teker teker yoldu. Bir kucak dolusu yolunmuş fideyi özün içine attı. Geldiler bostana. Çapaya başladılar. Neden sonra Fadime bacı da geldi. Baktı ki ne bakan...Hıyar ekili alan yolunmuş tavuğa dönmüş. Her ocata bir iki fide boynunu bükmüş bakmada.
Fadime bacının kan beynine sıçradı. Başladı feryada:
“Anam! Kim yolmuş bizim bostanı? Çekemeyenin gözü çıksın. Nesini kıskandınız anam?”
Bir taraftan da anamgile doğru bakıyor. Ağzı bizimkilerden taraf. Anam hiç aldırmıyor. Hikmet abla kalkıp bakacak oluyor. Anam çekiyor eteğinden:
“Gız bakma. Söyler söyler durur. Sen bakarsan bizim yaptığımızı anlar.”
Fadime bacı epey esti,gürledi. Anamgilden bir tepki olmayınca söylene sokrana tuttu köyün yolunu.
YORUMLAR
Öyküleriniz sıcacık ve oldukça samimi. Çok hoşuma gitti.
Elinize sağlık...