- 1346 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİRAZ YORGUNUM BELKİ DE
Hiç böylesine nüksetmemişti sancı.
Nedendir niçindir irdelemek imkânsız ve bir o kadar da gereksiz zahir.
Her nasılsa bitmek bilmez bir döngü seyretmekte şu garip dünyada. İnatçı egolar ve sahipleri acımasız bir topluluk.
Sevmediğim ne çok şey var kabullenmemek ve benzememek adına. Sever gibi de görünemem ki sevmezken.
Durduk yerde allı pullu kelimeler de kullanamamam. Yalanı da beceremedin mi senden kötüsü yok. Yalan söyleyip farklı rollere bürünmektense az insan tanıyayım ve yalnızlığa talim edeyim. En azından vicdanımla ve benliğimle bir başıma kaldığımda vicdan muhasebesi yapıp rahatım kaçmaz.
Rahatım yerinde mi? Rahatına düşkün bir güruh asla rahat vermez ki. Hele ki farklılık arz ediyorsanız mümkün değil. İşte böyle zamanlarda daha da yaklaşıyorum ve inanılmaz güçleniyorum O’nun varlığı ile.
Yalnız bir farkla bu gücüm. Ne göstermelik bir inanç ne de riyakâr bir tutum.
Farklılıksa evet. Ne idolüm var ne de rol modelim. Sevdiğim, gönülden bağlı olduğum kim varsa onların aydınlık ruhlarından kesitler oluyor benimle paralel seyreden.
Aslında örnek aldığım bir şahıs var. O kadar çok benziyorum ki ona. Eğer ki anlatmaya kalkarsam büyük ihtimalle inandırıcı olmayacak söyleyeceklerim.
Yüzyıllar evvelinde yaşamış bir zat kendileri. Üsküdar’da ömrünün çoğu geçmiş. Ve hala da orada ebedi mekânı. Ne zaman başım sıkışsa dertleşirim onunla.
Zaman ve mekân da asla önemli değil demek ki içindekileri yaşayıp kollamak ve sürdürmek üzere hayatını.
An dediğimiz ne ki… Bu gün var iken yarına uyanamayabiliriz.
An, geçmiş ve önümüzdeki belirsizlik.
Herkesten birer parça feyiz alıyorum gerçi ama bu da demek değil ki bir düşüncenin, bir ideolojinin peşindeyim.
Kabul gören düşünce ve topluluklara bakıyorum da ise içim yanıyor. İnsanların zaafları ile nasıl da oynanmakta. Herkes bir taraftan yapışmış yakamıza. Meziyetler büyütülüyor, kapitalist sistem at başı ve derken inançlar sorgulanıyor.
Beklentiler had safhada. Bu açıdan hiçbir beklenti taşımıyorum. Ne telaşım var ne hırsım.
Her ne kadar değişmiyorum desem de ne yazık ki benim de evrimlerim çok sayıda özellikle şu son birkaç yıl zarfında.
Çok mefhum değişti hayatımda üstelik her konuda. Gerçekler ve gerçek yüzler bir bir önümde.
Dönüp bakıyorum da on yıl evveline nasıl bir süreçten başka bir boyuta geçmişim.
Emeğin pek tabii ki bir karşılığı olmalı. İşte bunu beceremedim. Boyunduruk altına girmek ve bir prototip olmayı sevemedim bir türlü.
Yoksa çoktan kaybolmuştum. Özgürlük deyin ya da tembellik. Bildiğim bir şey var ki; adı bağımsızlık ve bitmek bilmez bir arayış.
Karşılıksız ve hiçbir beklentiniz olmadan sevebilmek ve çabalamak çoğu zihniyet uzak ama gerçek anlamda sevip duyumsuyorsunuz bağ kurduğunuz her ne ya da her kim ise sizden mutlusu yok.
Zira can yakanların kendilerine duydukların inanç ve sevginin kat ve katı kendime duyduğum inanç ve sevgi. Bu yüzden de onların adına üzülüyorum. Yeteri kadar megaloman ve sahtekâr varken etrafımda görüyorum ki onların grubuna dâhil olmak gibi bir yanlışlık yapmadığım için yalnız ve bir o kadar mutluyum her ne kadar belli etmesem de.
Koca bir ömür sadece kurallara uydum her ne kadar sahip olduğum doneler sallantıda kalsa da. Artık sallantıda değiller de zira her şey o kadar net ve bariz ki.
Flu olan çok şey de var ek olarak. O kadar da olsun zira herkes kendinden sorumlu.
Sözler nasıl da can yakar zaman zaman.
Ve her nasılsa herkes bir şeyleri ispatlamak peşinde özellikle de gücünü, iktidarını. Bir de materyalist düşünce yapısı da eklendi mi vay halinize…
İnsanın gücü, paranın gücü derken kaybolmuş sayısız ruh. Eksikliklerini başkalarının açıkları ile tamamlamaya çalışan nicesi. Kimse kimseden üstün değil ki ayrıca olamaz da…
Hele bir de sözlerine, fiiliyatlarına kılıf geçirenler yok mu…
Pek çok şey suiistimal edilmekte. Ne acı! Zaten tablo meydanda.
Yerine göre ve insanına göre tutum sergileyenler…
Sevgiyi katletmiş ve buna rağmen sevgiden bahseden nicesi. Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. Aslında ağlamak bile haris ruhların gıdası.
Umutsuz değilim ama beklentim de yok. Bu da demek değil ki hayallerim yok ya da olmayacak. Tam aksine hayallerim daha da kıymete bindi son zamanlarda.
İşte yine içimdeki Polyanna uyandı.
Farklı olmak o kadar da kötü değil aslında. Hayatın tadı daha bir çıkıyor ve bir o kadar da yetiyorum kendime. Hele bir de değişken mizacım da eklendi mi iki dakika sonrasını tahmin edemiyorum.
Süreç ilerlerken bazen yenik düşmüyor değilim zamana ve şartlara ama mücadeleci ruhum her şeye değer.
Sayısız cephede sürerken mücadelem kalemime sığınıyorum. Öylesine zararsız ve sakin ki. Hani ağzı var dili yok desem olmaz zira inanılmaz çenebaz. En az benim kadar.
Ve bu sayede çok şey kazandım manevi anlamda ve sevgi adına.
Gören de var görmeyen de… En azından elimdekilerin kıymetini bilmek yeter de artar bile.
Sahip olmadıklarım değil derdim ama sahip olduklarım da bir ömür yeter bana. Zira isteklerin sonu yok.
Elbette yetinmeyi bilmek kadar çabalamak da mühim. Ve ara sıra mola versem de çabalarım sürüp gidecek. İsteyen beğenir istemeyen görmezden gelir. Artık kabullendim her nabza göre şerbet veremeyeceğimi. Ne böyle bir iddiam oldu ne de teşebbüs ettim.
Zaten hep bu yüzden kaybetmedim mi. Kendimi kaybetmemek adına çok zayiat verdim ama en azından mirasım baki kalacaktır.
Biraz yorgunum belki ve bir o kadar emin. En az kendimden emin olmam bile yeterli.
Yetebilmek, şükretmek ve ara ara kaygı duymak. Kafa karışıklığını da eledim mi hayat yaşamaya değer.
Elediklerim ve tercihlerim. Mesul olduğum ne varsa…
Ne varsa beni ben yapan…
YORUMLAR
Kendinizle söyleşi tadında yazınız ve kendine kulak vermesi insanın ne güzel. Hepimiz, kendine özgü bir alfabesi olan iç seslerimizi tercüme etmeye ne çok üşeniyoruz aslında.
Ve yorgunluk, çağın hastalığı gibi dursa da, aslında yılların, tecrübe adı altında, bazen de burnumuzdan getirdiği yaşanmışlıklardan süzdüğü ağır tortular. Onca zift karasının arasından sızan gün ışığına ise bakmaya mecalsiz galiba pek çok insan da. Perdeleri sıkıca kapatmak en güzeli belki, kimbilir.
Güzeldi, düşünceye saldı yazınız. Elinize sağlık.
Gülüm Çamlısoy
Sanırım bunu yaptım ben uzun süre hem de. Son zamanlarda yarısı açık perdelerin. Ama güneş kamaştırıyor gözlerimi.
Kapatsam mı yeniden, diye düşünmüyor değilim.
Kim bilir belki de o karanlığa talim etmeliydim. En azından zarar görmezdim. Olsa olsa tek zararı yine kendimden görürdüm.
Çok sağ olun, değerli gönül dostum. Sizi ağırlamak adına mutlu oldum.
Sevgiler, saygılar...
Yüreğinize sağlık.