- 1346 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Suskun
Boş ver sevişmeyi yağmur yürüyüşüne çıkalım
dua ederiz yağmur yağar belki,eylülde üşengeçlikten yağamadığı suyu boşaltıverir
serinleriz, kulakların ne güzel senin, bunlar ile benim sesimi duyuyorsun he,
bak şimdi miyavlıcam kulağına, ne dediğimi çöz ,öyle bedavadan ne dediğimi anlamak yok,
miyaavv mir mır miav miiiavvvvv miav????? bir kediden çok erkek kurbağaya benzedi sesim ama olsun
şimdi benim ismim yokmuş ne isim koyardın bana, ben ismimi bilmeseydim cansu derdim kendime
seninle resim çektirmeyi sevmiyorum, ben çok bücüş kalıyorum yanında, hislerimizin orantısı eşitte
boylar orantısız, bakma yüzüme öyle, koparılmış kır çiçeği gibi bakıyorsun
derin derin nefes al ver tuT...oyy gülüşünü öptüğüm, tuvalette beslediğim örümceği iki çiştir göremiyorum
üç toplu iğne başı büyüklüğünde, bi uğultusu var, ama sadece ben duyabiliyorum, sanki bir şey arıyor sonra saatlerce aynı yerde kalıyor
üzgündü, bizim evin örümceği olmasına izin verdim, bana kalırsa kıpırtısız durduğu saatlerde
önüne gelene sövüyor, bir keresinde tam 8 saat aynı noktada kalmıştı..o ara iyi giydirdi bence, ben de kendi payımdan
bi iki cümle fısıldadım ona, umarım duymuştur..
boşver sevişmeyi
gözlerin çok güzel, ben onların içinde rahat ediyorum, yaklaş, bak kendimi görüyorum, şu an üçkuyular karşıyaka vapurunda
martılara gevrek atan halim var, böyle koklarım seni mmmmmmmm deniz koklar gibi, hem nasıl koklarım, saçlarım martı, beyazlaşınca daha çok martı
ama uçamam ki ben, koşarım anca, hem nası koşarım ,hafif hafif ,çünkü koşarken göbişimin sallanmasından hoşlanmıyorum
ama gülerken göbişim sallanmasını severim, bu yüzden zayıf insanlara acırım, gülerken göbişin sallanmyacaksa ne anlamı varki kahkaha atmanın
geçen gece sana şiir yazdım, biraz kısaydı ama beynim eridi inan ki, hala kafatasımda akan bişeyler hissediyorum
şiir şöyle idi
sen aşksın..
Sigara ister misin
Voulez-vous une cigarette fransızcasını da söyleyeyim, iste bööle dudaklarım kıvırıldığında
kendimi seksi buluyorum ama yanlış anlama sevişmek istemiyorum, şu an mükkemmel ve standart üstü sadece konuşmak istiyorum
hahhay, kendi eşsizliğimin tabi ki farkındayım, hadi standart üstü göğe bakalım, göğe bakınca boynun gerilecek damarlarını göreceğim
diyeceğim ki işte benim erkeğimin kalbi ne güzel kan pompalıyor, insan yukarı doğru düşer mi keşke düşsek, bi keresinde yukarı doğru düşmek
için baya bi zorladım ,kendimi bi arabanın egzoz borusuna çarptım, dizim acıdı arabaya bir şey olmadı, şu dünya da bi avmleri bi kendimi
çözememişimdir her şey var ama hiç bir şey yok ,aradığın şey orada ama nerede ,bir keresinde bi ayakkabıyı üç buçuk ay boyunca aradım
bulduğumda mevsimi geçmişti, hayırr hayır naneli şekerim, depresif yanlarımı otaya çıkarmamalıyım şimdi kafanın içine eder ,bilirim sevmezsin kadınların
baymış hallerini
evet işte öyle gül, hep gül, gülmek devrimdir ben gülünce tekrar çocuk, ateşli bir genç ,tesbihini huşu ile döndüren bi ihtiyar oluyorum
yemin ederim duyuyorum babannemin sesini nilggüüüüüüüün ,dönüp bakıyorum babanneme ,ama oyuna devam ediyorum, döndüğümde o en sevdiğim katmerler bitmiş oluyor
beni neden çağırmadınız diye soruyorum, oynuyordun diyorlar,doğrudur ben hep oynarım 70lerde ateşli bir şair olurum duvarlara yazı yazarım
o zamanlar toma var mıydı acaba, bilmem inanır mısın, karıncalar kimsenin umrunda değil, oysa onlar fillerden daha gürültücü, onları denize bırak,
kıtaları aşarlar, ağaca bırak ormanları
güneşsiz, yağmursuz, rüyasız, çiçeksiz, susuz, tanrısız yerde bile hayatta kalırlar çok ağlarlar ama kalırlar ben bir tek tanrısız kalamam
bir gün beni düşünmekten vazgeçerse diye korkarım ,çok üzülürüm ,çölün ortasında kalmış ama ciğerim su dolu gibi boğulurum.
bırak öyle şaşkın tavşanlar gibi bakmayı da söyle aşk nedir, aşk bulmacadır, bazen çözümü yarı yoldayken bırakılan, zaman zaman dönülüp
bırakıldığı yerden yeni bir çaba sarfedilendir, yaşamın bilinmezliklerinden biri, cevap veremiyorsun değil mi, verme zaten, nazım hikmetler
yunus emreler demiş zaten denilecekleri, sıkıldın mı ,esniyorsun ,şarkı bitsin vallahi susacam ,bu şarkılarda bizimle dalga mı geçiyor ne
arada yaparım böyle şeyler, en anlamlı şarkıları oturur dinlerim ,tüm anlamsızlığımı melodilendirmek kadar güzel bişi yok şu dünyada
iyi ki şarkılar var, ve de bedava,,duyular sağlamken tadını çıkarmalı de mi..bi gün konuşamayacak güzel bir şarap içemeyecek hatta tek başımıza
tuvalete bile gidemeyecek olabiliriz.doktorlardan nefret ediyorum hemşireleri biraz seviyorum,,hastanelerin her nesnesi kederli gibi geliyor duvarları yatakları
hatta doktorların boyunlarındaki stateskoplar bile ,bilemiyorum doğru telafuz ettim mi,ne zaman öleceğimi bilmiyorum ama ölüm saatimi biliyorum
7:28, ama am mi pm mi onu da bilmiyorum reankarnasyona inanıyorum , yeni bir bedene gitmeden evvel kim şimdi ki bedenimi yıkıyorsa ona ayaklarımı oynatacam,,
aslında hangi renk giyinmişse ooo kırmızı yakışmış gözüm demeyi isterdim fakat korkutmaktan korkarım.
konuştukça düşünüyorum düşündükçe tamamlanan duygularımı öpesim geliyor
fındıklı kurabiyem neden ölü bir karga görmüş gibi bakıyorsun
ciğerparem,nereye gidiyorsun
tüm bildiklerimi şimdi pekiştirmem gerek
gel,sevişelim..
YORUMLAR
Ruhunu özgür bırakınca işte böyle muhteşem bir yazı çıkıyor ortaya.
Ah Nilüm en kısa zamanda bir araya gelelim de bana da öğret şu özgür bırakmayı, ruhunu, bedenini, aklını...
Bayıldım
tek kelimeyle nefisti. Sen kitaplarıyla raflarda yerini alması gereken bir kalemsin.
Seviyorum snei çoook, örümcekin olayım mı?
kendi payıma, suskunlara verilmiş en güzel ödüldür bu yazı, bu şeffaflık. Sağlam, yiğitçe bir duruştur... Asla bitmemenin, umudun ötesinde inanmanın, özgüvenin senfonisidir bu sesleniş.
Bir muhteşem senfoni
yöneten, elinde sihirli çubuğu ile yücelerin yücesi
kemanda
sihirli parmaklarıyla maestro Nilgün Arıkan.
Dinleyip keyfini çıkarmalı...
Hiç susmayan alkışlarla,,,,
çöldeki kelebek
Sosyal mesaj verme derdim yok abiler
bi sigaran varsa alırım :))
Hüseyin Akdemir
rauch eine zigarette bitte...
çöldeki kelebek
kahveyi tazele madem..:))
çöldeki kelebek
sevgimle canım benim