- 426 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kendime Masallar 1
Bütün periler uyuyorlar. Güneşin ısıttığı toprak ve orman da uyuyor. Pamuk prensesin hamaratlığı üzerinde. Saray temizliğine katılıyor.
Rapunzel uzun saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış. Güçlü şövalye kuleye tırmanıp onu kurtarsın diye. Fakat ortada kimseler yok. Çünkü şövalye rapunzele doğru gelirken, kırmızı başlıklı kızla karşılaştı ve ona aşık oldu. Oz büyücüsünün bu konudaki dahli araştırılıyor.
Aslında bir masalı anlatmak öyle kolay değil. Hem de hiç değil. Yetişkin çocukların masalları anlatıp anlamaları ise tam bir trajediye dönüşüyor bazan. En akılda kalan kelimeleri bir araya getirip söylemek ise masal anlatıcısı olmak, belki denemek gerekir kabilinden bir yazı bu. Bir varmış bir yokmuşla başlamayan fakat, masal kadar masal olabilen yazılardan herhangibiri.
Köroğlunun dedem korkutun anlattığı masallar ile boy ölçüşemese de, kendimden masallar bir süreliğine ayrı dünyalara götürecek okuyanlarını. Ne kadar uzar bilmiyorum. Kalın şişlerle örmek faslım bitmiş midir, tığ işini becerebilecek miyim belirsiz. Fakat bir yerden başlamak lâzım değil mi ama? Katlandığınız için teşekkürler efendim.
Şövalye kırmızı başlıklı kıza aşık olunca, yalnız kalan rapunzel babasının ısrarı üzerine Mete ile evlenir. Mete, masal dünyasında henüz varlık gösterememiş bir kahramandır ancak, babadan zengindir. İstanbul’da katlar yatlar hanlar hamamlar ile, başka bir sürü şehirde bahçeler tarlalar dükkânlar, renk renk arabalar, hattâ uçaklar. İşte hepsi Mete’nin babasına aittir. Rapunzel uzun saçlarını her gün avrupadan getirtilen özel şampuanlarla yıkamaya başlar. Hizmetçiler uşaklar partiler gezmeler derken, şövalyeyi unutur gider.
Şimdi rapunzeli hamile bırakmak istiyorum masal icabı ya,kehanet filan var mı diye bir araştırmam gerek bu konuda. Eğer kötü kalpli bir büyücünün sihirli küresine denk düşen bir senaryo var ise, vazgeçeceğim bundan. Görüşmek üzere...
YORUMLAR
En güzeli ne, biliyor musunuz: Kendi masalımızda boy göstermek. Ve kimi istiyorsak ya da neyi, onları dahil etmek masala.
Ne güzelmiş çocukluk denen. Nasıl da bıkmadan usanmadan dinlerdik aynı masalları ve aynı sözcükleri.
Gerçi o günleri özlüyor muyum tartışılır ama...
Daha okula gitmiyordum ve hayal gücüm tam gün mesai yapardı(sanırım o günlerden mirastır) ve o kadar çok hayali kahramanım vardı ki gün boyu bana eşlik eden. Zira sokağa çıkıp oynamam yasaktı. Değil çıkmak düşünmesi bile yasak. Ve kendi masallarımı yazardım. Masal o ya hep bendim masalın kahramanı. Bir anne ve sayısız çocuğu olan, çocukları ile mutlu. Her nasılsa masalımda bana eşlik eden sadece sayısını bilmediğim çocuklarımdı. Sonra okumayı söktüm ve yeni kahramanlarla tanıştım yeni masalların eşliğinde.
Çok uzattım, affola. fakat yazınızı okuduktan sonra her nasılsa bunlar geldi aklıma çocukluk yıllarıma dair.
Kutluyorum. Devamını bekliyor olacağım.
Selamlarımla...