1-2012 Kasım ayı. Uzakdoğu gezisinde Sayın Başbakan’a bir soru sorulur:
-NATO Türkiye’ye patriot füzeleri getirecekmiş. Türkiye istemiş, doğru mudur?
Cevap:
-Ne münasebet. Bizim patriot falan ihtiyacımız yok! Patriot gerektirecek düşmanımız yok! Böyle bir istek ancak benim imzam ile olabilir! Böyle bir imza kesinlikle yok! Siz uyduruyorsunuz! Sağır duymaz uydurur!

2-Sayın Başbakan’ın önceden imzaladığı ve patriotların yola çıktığı ortaya çıkar. Sıkışan Başbakan vaziyeti kurtarmak için der ki:
-Patriotları biz istedik. Geliyor ama tetiği bizde olacak. Biz gerektiğinde kullanacağız!

3-NATO Karargahı Brüksel hemen açıklama yapar:
-Bunlar NATO silahıdır ve kumanda Brüksel’de olacak!

4-Sayın Başbakan kaçıncı defa ters köşe olmanın ezikliği ile yeni bir açıklama yapar:
-Evet Patriot istedik ve geliyor ama, bunun parasını biz ödemeyeceğiz. NATO ödeyecek!

5-NATO hemen açıklama yapar:
-Bu patriotları Türkiye kendi ihtiyacı için istemiştir. Parasını da elbet Türkiye ödeyecektir!

6-Saadet Partisi "patriotlar gelmesin, biz geliyoruz!" sloganı ile protesto mitingi yapmak ister. NATO’ya söz geçiremeyen Sayın Başbakan bu eziklik ile prestijini kurtarmak ister, Saadet Partisi’nin mitingini iptal eder!

7-Şimdi patriotlar İsrail’i korumak için Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adana’da konuşlanmış vaziyette. Aslında bunların patriot olduğu da şüphelidir. Çünkü Türkiye’nin hiçbir kontrolü olmadan getirildiler, kuruldular. Şu anda da asker sivil hiçbir personelimiz yanına bile yaklaştırılmıyor. Üstelik binlerce yabancı asker de bu bahane ile Türkiye’ye girdi. Hem de TBMM’nin kararı olmadan! Hukukçulara göre yüce divanlık bir durum var.

SAĞLAM İRADE dedikleri bu olsa gerek (!)