Almanya’da evi camii yakınında olan Hans isminde protestan bir alman , müslümanların dini inanışlarından ve müslümanların aralarındaki muhabbete dayalı insani ilişkilerinden çok etkilenir. Biraz da kendisinin dine olan yatkınlığından dolayı olmalı ki müslüman toplumunun içine girmeye, arkadaş edinmeye ve yavaş yavaş islâmiyeti anlamaya çalışır.

Hans bir gün arkadaşlarından birine, islâm dinine girmek istediğini, bunun koşullarının ne olduğunu sorar. Arkadaşı Hans’a İslam Dini’nin çok kolay ve zevkli bir din olduğunu sadece Kelime-i Şahadet getirmekle müslümanlığa girebileceğini izah ederler.

Sade bir törenin arkasından müslüman olan Hans zevk ile şevk ile islâm dininin gereklerini yerine getirmeye gayret gösterirken sık sık soru sorarak daha dindar bir müslüman nasıl olunabileceğini öğrenmek ister.

Arkadaşları iyi bir müslüman olmak için Kelime-i Şahadet’in tek başına yeterli olmadığını, öncelikle müslümana benzemesi için sünnet olmasının acil bir gereklilik olduğunu anlatırlar.

Hans sünnet olmak konusunda epey zor ikna edilir, sünnet olduktan sonra başka ne gibi yükümlülüklerinin olduğunu sorar. Arkadaşları,

-her gün günde beş vakit namaz,

-her yıl bir ay oruç,

-maddi zenginliğinin 1/40’ının yoksulların hakkı olarak zekât ve

-haccın gereklerinden bahsedince Hansın kafası iyiden iyiye karışır.

Birkaç gün sonra arkadaşlarına gelir. İslâmiyetten çıkmak isteğini söyler. Arkadaşları Hansa, böyle bir şey yaparsa mürtedi olacağını bildirirler. Hansa durumu anlamakta zorlanınca Arkadaşları, islâmiyetin çocuk oyuncağı olmadığını, dinden çıkanların kafir olacağını, İslâm Peygamberinin “dinden çıkanların mürtedi olacağını mürtedilerin ise boynunun kesilmesi gerektiği" yönünde bir hadisinin olduğunu belirtirler.

Hans duydukları karşısında çılgına döner. Arkadaşlarına:

- Aman Tanrım ne ilginç var din sizin. Anlamyoo ben. Girerken alttan, çıkarken üsten kesiyo siz. der.