- 763 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAVADAN SUDAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 08 Temmuz 2014
…………………………………………………………………………
Bazı arkadaşlarım 1976 tarhinde Yeni Asya ile Hergün gazetelerinde şiirimi yayınlayıp, bu güne kadar yazım işi ile uğraştığımı biliyorlar. Bazıları da bu yönümün olduğunu birilerinden duymuş olmalılar ki, “Ahmet Bey gazeteye yazı yazıyormuş sunuz, merak ettim. Acaba ne yazıyor sunuz” diye” soruyorlar. Onlara havadan sudan yazıyorum diye cevap veriyorum. İşte bugün gerçekten de havadan sudan yazacağım. Boş zamanımı genellikle Gaziantep Öğretmen Evine oturur çay içerek geçiririm. Bazen tek otururum. Neden tek otururum? KUMRU DERGİSİ’nden birilerini bu Mübarek Ramazan Ayında nasıl bulayım? Mehmet Şevket İspir Deniz evinde, ancak Eylülde gelir. Burhan Özdemir, Cuma Salman, Tamer Abuşoğlu, Nurettin Bozgeyik, Ömer Güler, Mehmet Demir Atmalı, Hacı Demir, Devriş Hüseyin Yıldırım gibi bir çok değerli dostlarım var. Bunları her zaman bulmak da mümkün olmuyor. İşte bu sebepten tek başıma oturduğum zamanlar oluyor.
Bundan birkaç gün önceydi . Yine Gaziantep öğretmen evinde birkaç kişiyle biraraya geldik. Havadan, sudan derken, siyası konular konuşulmaya başlandı. Ben dedim ki, ne safkan Türk, ne de safkan Kürt var. Herkes biribiri ile akraba olmuş, biribirimizden kız almış, kız vermişiz dediğimde, birisi, “O zaman Kürtlerin hakkı verilmelidir” dedi. Ben de arkadaşım,” Kürtler bir Türk oymağıdır, her hakka zaten sahipler. Devletin idaresinde Öğretmen, polis, subay ve artı cumhur başkanı, genel kurmay başkanı bile oluyorsunuz ve oldunuz da” dediğimde, Bir genç öğretmen şöyle seslendi. “Her şey oluyoruz da, Kürt olamıyoruz” dedi ve sustu. Sanki Kürtlüğünü elinden aldılar. Beni bu genç öğretmenin düşüncesi şaşırttı ki, hayretler içinde kaldım. Bu akıl fukarasının bu durumuna.
Oturup kalktığım arkadaşlarımın ve akraba olduğum Türk oymağından Kürtlerin içinde o kadar mükemmel insanlar var ki, Bunlar hiçbir zaman ırkçılık etmezler. Bunlarla oturup kalkmakla mutlu oluyorum. Ben bir insanın Türk veya Kürt olmakla değil de, insan olmakla mutlu olacağını düşünürüm. Şaşkınlığım da bundan dolayıdır. Bir yerde bir insana bir iyilik etmişsem, veya bir iyilik görmüşsem mutlu olurum. İnsanca yaşamanın gereğide bana göre budur. Burada bana göre devlet babaya bir iş düşüyor.
Yeni dogan çocuğu nüfusa kayıt yaptırırken anasının veya babasının beyanı kabul görmelidir. Nüfus cuzdanı da ona göre yazılıp verilmelidir. Amerikada o kadar insan topluluğu birarada yaşarken, hiçbir sorun yoktur. Ben bütün insanların inandığı gibi yaşamasından yana olduğumu her zaman söylerim ve savunurum. Fakat benim ülkemde ki bazı akıl fukaralarına Türk kelimesi neden sıkıntı veriyor bir türlü anlayamadım. Her ne hikmet ise, bu kelimelerden son derece rahatsız olanlar var. Bunlar kendilerine verilen değeri bilmiyorlar. Bunların bazıları T.C. Cumhuriyeti sayesinde devletin, en kutsal makamlarına otururlar, daha sonra da cumhuriyet düşmanı, Atatürk düşmanı. Bayrak düşmanı olur çıkarlar. Kardeşce yaşadığmız bu cennet vatanda bizi bölenlerin ve anarşiye önderlik edip, destek verenlerin, inşallah Allah belalarını verir. Bu günlük söyleyeceklerim bu kadar. Sohbet köşemde yeniden buluşmak dileği ile hoşça ve dostça kalınız, en güzel ve mutluluk dolu günler hep ve hepimizin olsun diyorum.