Kıskanclık
Başkalarının sahip olduklarına nasıl bakarsınız?
Ne güzel onda var, bende de olsun mu dersiniz?
Yoksa, onda var, bende neden yok diye hafiften üzülür müsünüz?
Ya da gözünüz kararmış bir halde onda var bende de mutlaka olmalı diye hırslanır mısınız?
Buna benzer iç çatışmalarıyla hemen her yerde karşılaşırız aslında. Kimimiz gıpta ederken, kimimiz çekememezlik ve kıskançlığın o iç karartıcı kışkırtmalarına yenik düşeriz. Bu ikisi arasındaki farkı bilip dengeli davranmak çoğu zaman imkansız bile olabilir. Bir acelecilik, bir sabırsızlıkla görüp beğendiğimiz, istediğimiz şeyin hemen o anda bizde de olmasını arzu ederiz.
Bu arzuyu gerçekleştirmek adına çalışmak, çabalamak, bu anlamda başkalarına ait olan şeylerden örnek almak güzeldir aslında. Bunun için görebilmek lazımdır ama, farkına varıp görebilmek içinde bilmek. Oysa ki bu öyle kolay değildir. Üstelik zaman alır. Belki bir geçmişten süzülerek gelmesi, belki de henüz çocuk yaşlardayken içimizde filizlenmesi gerekir. Zaman içinde sabırla o filiz beslenmeli, büyütülmelidir. Öyle her aklınıza gelen şeye o anda sahip olamazsınız. Olsanız da üstünüze oturmaz. Bir yerlerde mutlaka potluk yapar, eğreti kalır, yakışmaz.
Bunun için yatırım yapmak, emek harcamak, fedakarlıkta bulunmak, zaman harcamak lazımdır. O yapıyorsa, o başarmışsa buna yıllarını vermiştir emin olun. Siz farklı arayışlar içindeyken belki de uyumamış, koşturmuş, didinmiştir. Hayallerini içinde sabırla büyütmüştür.
Elbette gıpta etmek, hayal kurup kendinizde de o güzelliği görmeyi istemek hoştur. Kıskançlığa yer vermeden, etrafımızdaki başarıların farkına varmak, yeri geldiğinde onları alkışlamak, takdir etmek en insani duygulardan biridir. İnsanın bakış açısını, vizyonunu genişletir. Daha ileri boyutta düşünmesine, daha derin ve araştırıcı gözlerle bakmasına fayda sağlar. Üstelik itici bir güç, motivasyon olur.
Ama hemen, düşündüğümüz, gördüğümüz ilk anda değil. Emeksiz, çalışmadan hiçbir şey kazanılmaz. Zorlama, dayatma ile hiçbir yer varılmaz. Çünkü herkesin kendine özgü kişisel bir yeteneği ve kapasitesi vardır. Bunu bilmeden zorlamak ruhsal çöküntü ve depresyona sebep olabilir. Tıpkı dar gelen bir elbiseyi giymek için zorlarken bir yerlerden yırtılması gibi. Bu nedenle tercihler yapılırken dikkat edilmelidir.
Kıskançlığa prim verir, sabırsız davranırsak hayal ettiklerimizi tam olarak gerçekleştiremeyiz; her şey yarım yamalak kalır. Boşa zaman harcadığımız gibi; o gıpta ettiğimiz, özendiğimiz, örnek aldığımız kişinin başarısında olduğu şekilde etrafımızdakileri cezbetmez, büyülemez. Ama bunun bilincinde olursak, emek harcarsak yaşımız kaç olursa olsun yapamayacağımız hiçbir şey yoktur.
Azmin, kararlılığın, çalışkanlığın önünde hiçbir kuvvet duramaz kolay kolay. Her zaman hatırlamakta fayda var; istediğimiz bir şeyi önce kendi zihnimizde düşünmeye başlayalım, üstünde daha çok duralım ve onu hayallerimizde, içimizde yaşatalım. Ne istediğimizi bilerek, yürekten inanıp, bindiğimiz yelkeni hayal gücümüzün rüzgarlarıyla doldurursak, arzu ettiğimiz şeylerle kısa sürede karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır, buna inanın.
Onda vardı, bende de beni mutlu edecek ölçülerde, bana yakışır şekliyle var, başardım işte diyeceğimiz günler yakındır. Yeter ki inanalım.
Sevgiyle kalın.
YORUMLAR
Kıskanclık ! Hepimizde var olan ,hatta duygulara eşlik ederken samimi his tutulmasını oynar. Çok iyi yaptın aldın, harikasın kazandın, ne güzel başardın. Halbuki bir başına bu dileklerin ardında sinsi bir gıdıklama duyarız. İste kıskançlık. Dileklerimiz, hayallerimiz yada etrafimızda gördügümuz sahip olunabilecek ne varsa; bunlara sahip olanlarla muhattap olunmaya başlanıldığında asıl kıskançlık başlar.
Hakkında bilgi edinebildiğimiz şeyler, insanın sahip olabileceği şeyler ise ve mutlaka bir insanın sahip olması şartıyla her şey olabilir.
Güzel bir konu tebrikler dostum.
Saygılar, Sevgiler