yine bir limonlu çay.
kafamın içinde bir çingen panayırı kurulmuşçasına vıcık vıcık sesleri solucanların. hiçbir zaman rahat değiller. ve uykularım hep son anda hatıra gelen bir sorumluluk zorundalıkları.
ve fakat niye!
öyle yaşayayım, öyle yorulayım, öyle biteyim, öyle yok olayım ki uykularda sallanma kirpiklerimden içeri.
diye.
iki defa kitleyince tutukluk yapıyor, bir kere döndürüp bırakıyorum kapının anahtarını. gece geç geleceğim zaman topuklu pabuç giymiyorum mesela, kaldırımda hep en sağdan yürüyorum, gece onikiden sonra bakkala gitmiyorum, cüzdanımda kan grubu kartı filan, ona benzer kağıt israfları taşıyorum. ve bu kadar ölmeyi dilerken üstelik.
sonra yine limonlu çay istiyorum biliyor musun. sabah bir kaç lokma sigara tadının azizliği için attığım kuru ekmek lokmalarından gayrı bir şey taşımıyorum midemde. ağrılarım var. nabzım hep yüz üzeri çıkıyor üstelik. üstelik bu sıralar gülüşlerimde ciddi bir çatlaklık var.azalıyor, eksiliyorum. kimse fark etmiyor. susuyorum sonra.
dalga geçtiğim çoğu şeyden hoşlanıyorum biliyor musun aslında. çünkü var olabileceğinden umudum yok hiçbirinin, bu yüzden gülüyorum. yok’um hep biliyorsun, cümlelerde şizofren bir gizli özne kadar yokum. oysa hep
çok üzülüyorum.
aslında bu kadar kimsesiz olmamalı diyorum bu kadar ufak tefek bir kadın bu kadar yorgun ve üstelik bilekleri bir kibrit çöpü kıvamındayken. bu kadar uçuk çıkarmamalı dudakları ve bu kadar kambur durmamalı.
ama sonra
susuyorum yine.
yine ateş üzerine uçmaktan geri durmayacağım biliyorum.
sonra ağzımdaki akışmış o tada aldırmadan bir limonlu çay daha istiyor,
gün içindeki ikinci paket sigaranın
jelatinini yoluyorum.
biterken: www.youtube.com/watch?v=KNOGmvSlF-A
yine bir limonlu çay. Yazısına Yorum Yap
"yine bir limonlu çay." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.