- 1519 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
İLK RAMAZANIM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Öğretmen olduktan sonra ilk ramazanımdı.
Çocukluğumdaki ramazanlar gözlerimin önüne geldi.Annem erkenden kalkar kış ise sobayı yakar yemek telaşıyla uğraştığı yetmiyormuş gibi bizleri uyandırmak için diller dökerdi.Hava soğuk olduğundan sıcak yataktan kalkmak zordu, o hiç geçmeyen beş dakika sonralarımıza sabırla dayanırdı.
Ramazan gelmeden önce evde yufka hazırlıkları olurdu.Bir kaç komşu birleşir imece usuluyla sırasıyla yufkaları yaparlardı.
Öğleyin yufka yapılan evde katmer,bükme(ıspanaklı,peynirli,kabaklı ) yapılırdı.Yapanların öğle yemeği biz çocuklarında bayramı olurdu çayın yanında .
Bazen ayrılmazdık ocağın başından rüşvetimizi de alırdık.Bizi seven teyzeler sıcak yufkadan verirlerdi.İçinde peynir veya yağ sürerek dürüp sıcak sıcak yerdik.
Ramazandan bir kaç gün önce evlerimizde olan kat kat üst üste konan yufkaların kenarında kopartıp yemekte ayrı bir tattı
Bazı geceler annem yufkaları geceden ıslatır,muska (üçgen ) şeklinde yapıp içine peynir rendeler tereyağı ile tavada pişirirdi.
İftarda oruçu peynir, zeytin, recelle açardık.Her gün eksik olmayan tarhana çorbamız olurdu soframızda .
Ama sahurda yemeklerimiz daha ağır olurdu bu da babamın istediğiydi.Pilav makarna eksik olmazdı dönüşümlü olarak.Tabi yanında mevsimine göre üzüm,erik,vişne hoşafı da eksik olmazdı.O zamanlar tavuk ve et yemekleri çıkarsa tabii ki keyfimiz yerinde olurdu biz çocukların...
Son olarak da annemin sütlacını mideye indirdikten sonra bol su ile yarın ki oruça hazırdık.
Ramazan ayının günleri yaklaştıkça burada nasıl oluyor ramazan diye sormuştum.Geceleri bizim oralardaki gibi davul çalınıyormuydu.Yok dediler
--Ateş Kadir Amca var o kaldırır dediler..
İlk gece anladım nasıl kaldırıyor.Her evin kapısına elinde ki sopayla vurarak kaldırıyordu.Evlerin kapıları ağaçtandı havası soğuk olduğundan demir kapı yoktu.
---Hasan hoca,Hasan hoca diye bağırıp elindekini fazla vurmasın kapıya diye hemen ışıkları yakardım.O da ışığı görünce bağırarak
---Ha maşallah ,ha maşallah diyerek karşı komşuyu uyandırırdı.
Gerçi çalar saati kuruyordum.Şimdiki gibi cep telefonları yoktu o zamanlar..
Artık ilk orucuma niyetlenmiştim..
İftar zamanından önce tarhana çorbamı pişirdim ezanın okunmasını beklerken kapı çaldı.Açtığımda postacı arkadaş elinde bir tepsi içinde yemek getirmişti(orada çalıştığım dört sene içinde gelen ilk ve tek yemekti )
Ezan okunurken duygulanmıştım gurbette.
Mideme çorba girerken gözlerimden birkaç damla göz yaşım beni terk ediyordu...
YORUMLAR
Ah, o eski ramazanlar...
Hep özlemini çektiğim radyodaki iftar programıdır...
Faruk Ermemiş'in hazırladığı ve aralarda huzur veren dini müziğin olduğu program...
Şimdi... Ya yarışma programı ya da diziler...
Lütfedip alt yazıyla iftar saatini belirten kanallar da var...
Güzel bir konuya değinmişsiniz.
Kutluyorum.
Kıymetli Hasan hocam
Geç kalmışlığımın özrüyle,
İlgi ve beğeniyle okuduğum günün yazısını kutlarım.
Kaleminize yüreğinize sağlık
Saygı sevgi selamlarımla.
Hasan Özaydın
Ah be Hasan hocam ; benim de idealim öğretmen olmaktı. Kara sevdam kadar kanayan yaramdır içimde öğretmen olamamak. İşin garibi de şu ki ; beni sonradan tanıyan hep, yaramı deşmek ister gibi, öğretmene benzetirler beni. Defalarca öğretmen olmadığımı söylediğim halde, yine de öğretmen olduğumu söyleyenler oluyor. Eski Ramazanlara gelince ; gerçekten de bambaşkaydı o günlerin tadı. Hepimiz arıyoruz o günleri.
Seçkiye yakışmışsınız, tebrikler, saygılar.
Hasan Özaydın
Günün seçkilerine girdiğin için kutlarım Hasan Bey.Ramazanın da mübarek olsun.Selam ve saygılarımla..
Hasan Özaydın
Ne mutlu O ikram eden ellere...
Sağ ise, ömür; öldü ise, Rahmed dile...
Bir Ramazan sahur vaktinde karşılaştık ya yine...
Kaç kişinin gözünü yaşarttın yine?.
Hürmed ve Selâmımla...
kadiryeter Kadir Yeter. 04.7.2014 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=131071
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın
Hocam çok güzel bir anı yazısı olmuş çalar saati kurmanıza gerekyokmuş aslında bağıran saatiniz varmış saygılarımla selamlar
Hasan Özaydın
Bazı anılar insanın belleğine yer eder ve yıllar geçse de silinmez.
Hele ki bu bir iyilikse hiç unutulmaz, bu iyiliği gurbette tek başınayken bulmuşsan katlanarak büyür, yüreğine sığmaz ve gözyaşlarınla birlikte şükür olarak akar.
güzel bir yazıydı Hasan hocam, tebrik ederim
Hayırlı Ramazanlar
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın
Bizim çocukluğumuzda ise ramazanlar, annemin komşuyla birlikte pişirdikleri sıcak böreği çayla veya hoşafla
sahurda yememizle başlardı. Bizde bol su içerdik. İftarda ise diğer günlere göre ramazanda etli yemekler daha
çok olurdu. O zamanlar tatlıyı da bol bol yerdik.
Teravih namazına giderdik.Camiye gidip kıldığımız teravih namazı ise kıkırdaşmalarla, gülmemizi tutmalarla geçerdi. Kur'an okumaya başladığımız on iki yaşımızda ise mugabeleye camiye giderdik. Güzel günlerdi.
Anılarınızı ilgiyle ve gıptayla okudum.Keşke öğretmen olsaydım da böyle anlatacağım anılarım olsaydı.
tebrikler,
selâm ve saygılarımla..
Hasan Özaydın
Oldukça hoş ve duygu dolu bir anı yazısı olmuş.
Ben öğretmenliğe başladıktan sonra Ramazanlarım oldukça hoş geçti. İlk üç ramazanda sağolsun komşular hiç yalnız bırakmadılar. İftara mutlaka bir yerlere davetli olurdum. Sahurda bile bir sini içinde gelirdi yemeğimiz. '' Hocam siz bekar adamsınız yemek filan yapamazsınız'' Diye Allah ne vermişse getirirlerdi. Oysa şahane de yemek yaparım bilirsin.
Dördüncü ramazanda ise kız kaçırdım...Millet oruç derdinde, hoş ben de oruçluydum ya, oruçlu oruçlu kız kaçırdım işte..
Benim hikayem de işte böyle...
Selam ve sevgilerimle.