KARAGÖZLÜM...
Çivi çiviyi sökmez üstadım o çivi gelir bir gün en umulmadık zamanda yüreğine batar geçmiş dediğin o acı yeniden can yakar. Kanar ! kim dindirmiş ki acısını kim unutturmuş her yeni gelen aşk dediğimiz o kişi sancı olarak eskiyi aratır olur. Kimse bilmez içinde ki yarayı ne kanatır kim acıtır. Gözünden yaşlar süzülür yüreğinden kanlar hayat işte illa ki mutlu ettiği yerde mutsuzluğunu da vuruyor gün yüzüne. Ayrılık adına yazılan onca şarkılar onca sözler varken bir çivi ne kadar iyileştirir kanayan bir yarayı yada ölümünü bekleyen bir hastayı. O çiviye de haksızlık göz göre göre onu sevmediğin halde seviyormuş gibi yapabilmek en önce çiviye ihanet sonra kendine. Başkası var ise gönülde öyle dolu dolu yaşadınsa aşkı bir başkasında aramayacaksın mutluluğu. Seviyorum seni demeyeceksin. Sen ki onun gözlerinde bulduğun aşkı başkasının gözünde yaşatmayacaksın. Hep Yüreğinde olmalı aşkın ona duyduğun hasretin özlemin sevgin ondan geriye kalan hatırlanası ne kaldıysa geride onu ve anılarını bir başasında yaşamayacak yaşatmayacaksın. Çünkü sen onu en ummadığın bir zamanda yaprakların döküldüğü rüzgarın bizi acımasızsa savurduğu o sokakta buldun o kadar yanlızdı ki okadar muhtaçtı ki sana ve sevgine elini tutacak gücü yoktu belki de ona ilk kez sen baktın öyle içten öyle sevgidolu o sıcacık gülümseyişin ısıtıverdi buz tutmuş yüreğini çekingendi korkuyodu ama o mutluluğu bir çift karagözde bulmuştu....