TUTKU
Yüksek binanın damında her gün kuşları besleyen bir adam vardı. Damdaki yarı açık oda da birçok kuşu besliyor, su veriyordu. Bazı kuşlar yardımsever adama ait olan oda da devamlı kalırken, bazı kuşlarda su ve yiyecek bulamadıkları zaman dama uğruyordu. Bir akşamüstü beyaz güvercin dama kondu. Bütün gün içecek su aramıştı, yaz günü sıcaktan bunalmıştı. Aradığı su odanın önünde duruyordu. Yerde tane tane yem ve kaplarda su vardı. Beyaz güvercin uçarak suyun yanına kondu ve içmeye başladı. İçi yanmıştı güvercinin suyunu içtikten sonra başını suya soktu. Biraz olsun serinlemişti. O sırada diğer kuş seslerini duyarak arkasına döndü, odanın içinde kuşlar vardı. Bazıları kafeste bazıları dışarıda duruyordu. Güvercin biraz şaşkınlık biraz da mutlulukla kuşları incelemeye başladı. Aralarından biri güvercinin dikkatini çekti. Sessiz, üzgün şekilde camın önünde duran kahverengi kumru düşünceli düşünceli bakınıyordu. Beyaz güvercin gördüğü zarif kumruya aşık oldu. Ondaki güzellik, zerafet ve hüzün beyaz güvercini etkilemişti. Biraz çekinerek kumrunun yanına gitti güvercin, onunla konuşmak istedi.
Güvercin: Merhaba.
Kumru: Seni tanımıyorum.
Güvercin: Ben buraya ilk defa geliyorum, çok susamıştım. Burada suyu görünce dayanamadım. Umarım bana kızmamışsındır.
Kumru: Neden kızayım ki?
Güvercin: Sonuçta sizin hakkınız olan suyu içtim, benim yüzümden susuz kalacaksınız.
Kumru: Önemli değil, içebilirsin. Umut amca bizlerle çok ilgilenir, sadece bizimle de değil senin gibi zor durumdaki misafirleri de düşünür. O yüzden devamlı su ve yem koyar.
Güvercin: Sen burada devamlı mı kalıyorsun?
Kumru: Evet.
Güvercin: Neden bu kadar üzgünsün?
Kumru: Üzgün olduğumu da nereden çıkardın?
Güvercin: Gözlerinde bir hüzün var. Oysa çok güzelsin.
Kumru: Ben üzgün filan değilim. Hem şu güzel manzaraya bakarak kafamı dinliyordum, müsaadenle.
Güvercin: Özür dilerim. Ben gideyim. İyi akşamlar.
Kumru, güvercine sert davranarak yanından gitmesini istemişti. Güvercin bu duruma üzülerek boynu bükük şekilde odadan çıktı kanatlarını gitmek için çırpmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Çünkü yüreği kalmak istiyordu. Kumrudan uzaklara gidemeyeceğini anlayarak karşı binanın damına kondu, uzaktan da olsa kumruyu izlemeye başladı. Güvercin gözlerini ayırmadan kumruyu izliyordu. Kumru etrafındaki hiç kimseyle konuşmuyor devamlı düşünüyordu. Onu mutsuz eden bu kadar çok düşünmesine sebep olan olay neydi? Güvercin kendini fazla kaptırmıştı, yıllardır yalnızdı hiç kimsesi yoktu. Kumrunun kendisine olan benzerliği ve güzelliği güvercini aşık etmişti. Birlikte her zorluğa göğüs germek için, dertlerini paylaşıp, konuşabileceği eşi olması için kumruya açılmaya karar verdi. Sabah olduğunda Kumrunun yanına giderek ona karşı olan ilgisini anlattı. Fakat Kumru, duyduğu güzel sözlere rağmen güvercini yanından kovdu. Güvercin ise kendisini bu aşka fena kaptırmıştı, kumrunun yanından gitmeye niyeti yoktu. Günlerce oda da kuşların arasında yatıp kalktı, kumrunun yanına giderek onunla birlikte uzaklara dalarak düşünüyordu. Kumru yanında duran güvercinle hiç konuşmuyor, yüzüne bakmıyordu bile. Güvercin ise sabırla kumrunun kendisini sevmesini bekliyordu. Güvercin artık iyice kumru gibi yaşıyordu farkında olmadan, onun gibi duruyor onun gibi ötüyordu. Bu duruma sinirleri bozulan kumru güvercinle konuşmaya başladı.
Kumru: Neden beni taklit ediyorsun?
Güvercin: Seni taklit etmiyorum. Bunu nereden çıkardın?
Kumru: İlk geldiğin günkü gibi değilsin. Sana bakınca aynaya bakıyormuşum gibi hissediyorum kendimi. Amacın benimle alay etmek mi?
Güvercin: Aklımın ucundan bile geçmedi seninle alay etmek. Sana karşı olan duygularım aşağılamak amaçlı değil aksine sevgi dolu duygular bunlar. Seni taklit ettiğimin de farkında değilim.
Kumru: Sana ilk günden beri bu konuda ki düşüncemi belli ettim. Neden yanımdan gitmiyorsun?
Güvercin: Gitmeye çalışıyorum ama olmuyor. Kanatlarım götürmüyor beni yürek burada kalmak istedikten sonra, kolay kolay gidemiyorum.
Kumru: Bak yine!
Güvercin: Ne oldu?
Kumru: Benim gibi ötüyorsun, kanatlarını açışında öyle.
Güvercin: Bütün güzellikler hayranlık bırakır her şeyin herkesin üzerinde. Bizlerde hep o güzelliklere benzemek isteriz.
Kumru: Sahip olabilmek için. Fakat sevdiğin her neyse ona benzeyerek sen de onun üzerinde aynı güzelliği bırakamazsın ki. Aynı etkiyi bırakamazsın. Ben karşımda devamlı kendimi görmek istesem bana benzeyen biriyle değil bir aynayla karşılıklı otururum.
Güvercin: Sevdiğinin etkisinde kalmak büyük bir tehlike aslında kendi kişiliğin için.
Kumru: Şimdi sen beni seviyorsun diye, senin benim gibi ötmen gerekmiyor. Ve sen benim gibi ötünce, sana karşı olan düşüncelerim değişmiyor. Sevgi, aşk kısa gibi görünse de aslında uzun vadede kuvvetlenen duygulardır.
Güvercin: Sen müsaade ettiğin zaman aşk denen sihir kalbinden içeri girebilir.
Kumru: Öyle bir şey yok. Sen inandıkça aşık olursun. Her gün her saat kendini istediğin kişiye bağlayarak aşık olduğuna inanırsın. Eğer şanslıysan karşındaki de kendi yüreğini sana bağlar. Ve mutlu son işte.
Güvercin: Kumrular gibi sonsuza dek. Peki bizim sonumuz olur mu? Ne dersin?
Kumru birden hüzünlenerek başını manzaraya doğru çevirdi, gözlerinden hızla damlalar halinde yaşlar süzüldü. Güvercin şaşkın ve üzgün şekilde seslendi.
Güvercin: Neden ağlıyorsun, yanlış bir şey mi söyledim yoksa?
Kumru: ’Kumrular gibi sonsuza dek’ Bu söz canımı acıtıyor.
Güvercin: Neden?
Kumru: Eğer bıraksalardı eşimle ben de sonsuza dek mutlu olacaktık fakat bırakmadılar.
Güvercin: Eşin mi?
Kumru: Evet. Onu çok severdim o da beni çok severdi. Bir gün onu vurdular. Av yapan insanlardan biri vurmuş. Bir anda yapayalnız kaldım hayatta. Sevdiğini kaybetmek kötü bir duyguymuş, bir daha başkasını kolay kolay sevemiyorsun.
Güvercin: Çok üzüldüm. Neden devamlı üzgün durduğunu şimdi anladım.
Kumru: Umut amca sayesinde toparladım biraz kendimi. O burayı bizlere hazırlamasaydı yalnızlıktan, üzüntüden ve aç, susuz şekilde ölebilirdim. Burada hem karnımızı doyuruyoruz hem de diğer kuşlarla arkadaşlık ediyoruz.
Güvercin: Ölen eşini hala çok mu seviyorsun?
Kumru: Evet, çok. Keşke bunu sana baştan söyleseydim, günlerce seni de üzmüş oldum boş yere.
Güvercin: Benim için üzülmene gerek yok, zaten senin acın büyük. Kalbinin bu kadar derin, temiz, masum bir sevgiyle dolu olduğunu bilseydim, ben seni rahatsız etmezdim. Kusura bakma.
Kumru: Nereye?
Güvercin: Gidiyorum.
Kumru: Gitmek zorunda değilsin burada hayatta kalabilmek için bizlerle yaşayabilirsin. Ben rahatsız olmam, sen de bizim bir arkadaşımızsın artık.
Güvercin: Bundan sonra senin yüzüne kolay kolay bakamam. Sen yüreğindeki sevdanı ve yasını huzurla yaşa. Sevdiğin halde sevilmemek zordur, acı verir, tabi sen bunu bilemezsin. En iyisi ayrı düşmek hayatta. Senden uzaklarda. Hoşçakal.
Güvercin, yüreğindeki büyük aşkıyla uzaklara uçarak gitti. Kumru ise üzgün halde giden güvercinin arkasından bakarak kendi acısını yaşamaya devam etti.
Ö.E
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.