Hürriyet, yaşamanın manası ve haysiyetidir. Hürriyeti aramayan, değerini bilmeyen; köleliğe gönüllü davetiye ulaştırmış demektir. Bu tip insan ve toplulukların imanları, insanlıkları, gelecekleri, gerçekleri örselenmiştir. Ufukları kapalı, şafakları karanlıktır.

Bundan dolayıdır ki insana yaraşanın onu kendisiyle, onu çevresiyle ve tabiatla barışık tutacak, onu başarılı, mümtaz ve saygıya değer ve derin düşünce sahibi bir kişi kılacak, kişiliğini ve kimliğini koruyacak bir zırh hüviyetinde olan hürriyete koşmak olduğu her zaman söylenmiştir.

Hürriyet sahibi insan, hürriyetin değerini bilir. Bilgiyle bilenmiş, akıllı ve ahlaklı, seviyeli bir hürriyet anlayışı, her daim gelişerek, doğruya ulaşarak, ulaştığı doğruları benimseyerek ilerlemiş insan ve kalkınmış topluluklara yetişir, tam zamanında. Hürriyet sayesinde anlar ve anlaşılır, insan.

Hürriyet imkânı ve hür düşünebilme cehti ve isteğinden koparılmış, hürriyeti kısıtlanmış insanlar bütün zaman yerlerinde sayarlar. Tesadüfen belirli mevkilere belirli adamların desteği ile ulaşsalar da, adı geçen adamların desteği bittiğinde kuvvetlerini asla ve asla koruyamazlar. Böyle insanlardan zaten uzun süreli kalkınma ve yücelme hareketi beklenemez. Atağa kalkmaları ve ayakta kalmaları başkalarının insafına kalmış bu insanlarda serbest düşünebilme yeteneği, azim ve iradesi, hürriyet, hamiyet ve haysiyet bir daha ulaşamayacakları kadar yükseklere uçmuştur.

Bilelim ve hiç unutmayalım: İnsanlar hürriyeti tattıkça ve ona layık kaldıkça gelişir, ilerler, büyük kültür, sanat ve medeniyet eserlerine kavuşurlar. Dağ gibi engelleri kimseden yardım beklemeden aşar, her şartta daha iyiye ve daha güzele koşarlar. Hürriyetin humuslu toprağında gelişmeyen hiçbir harekette, işte, saygınlık, selamet, seviye ve mutluluk yoktur.

Fikri HAKLI