Sen Geldin ...&
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sen Geldin ...&
Kasabanın camisisinden ezan sesi geliyordu... Ortamda bir tuhaflık vardı sanki. Hoca uyur gibiydi. Hatta sadece hoca da değil, namazı kılanlar da uyur gibiydiler.
Düşündü: Acaba kendisine mi öyle geliyordu ki?
Halk her zaman secdeye dururken neden ayakta namaz kılıyordu ki? Sahiden de tuhaftı. Amann neyse dedi.
Hoca başını bir sağa, bir de sola çevirdi
-Esselâmü aleyküm ve RahmetullAllah. Esselâmü aleyküm ve RahmetullAllah. Razı mıydınız arkadaşlar?
-Eveeet.
-Hakkınızı helal ediyor musunuz?
-Eveeet.
-Sen neden susuyorsun ki?
-Ne yapcam ki
-Sende bir şeyler söyle işte.
-Esselâmü aleyküm dedim ya işte. RahmetullAllah’ı da sen duymadın.
-Aman canım onu demedim. El salla, hoşça kalın falan, fişman işte öyle şeyler demek istedim.
-Yaa deli misin sen, millet namaz kılarken ben neden el sallayacağım ki?
-Namaz bitince giderler diye demek istedim de ondan. giderlerse gitsinler kardeşim, bana ne.
-Sen bilirsin, benden söylemesi.
-Ay sağ ol vallahi, çok iyilik ettin. Sen olmasaydın millet secdeye eğilmişken hiç aklıma gelmezdi popolarına el sallamak. Bugün olmasa bile artık her gün el sallarım söz.
-Olmaz canım. Yapamazsın.
-Ha ha ha, nedenmiş o?
-Artık senin parmak izin yok.
-Ya bak sen sahiden delisin. Ne demek benim parmak izim yok. Yandı mı parmaklarım hayırdır?
-Bak orasını bilmem ama silindiğini biliyorum.
-Kudurtma da söyle bana ne demek istiyorsun.
-Seslen bakalım birisine senin sesini duyup arkasını dönen olacak mı? Hadi hadi seslen, durmasana.
-Allah Allah, ne demek şimdi bu. Benim sesim gürdür sen merak etme evvellallah herkes duyar. "Hoopp hoca efendi." "Hocaaa efendi hooppp sana diyorum baksana." "Yaa Hocaaa."
-Boşuna uğraşıyorsun. Yanına git, omzuna vur şimdi, bakalım seni duyacak mı?
-İyice saçmalıyorsun. Yine de sana inat yanına gideceğim. "Hoca efendi!... Hoca, beni duyuyorsun değil mi? Şaka yapıyorsun değil mi? Yeter ama bu kadar da şaka yeter be hocam." Kendine gel ama Hocam bak bana, gözlerimin içine bak.
-Dedim sana boşuna uğraşma diye. Sen artık orada yoksun. Çünkü SEN GELDİN... Buraya geldin. Seni almam için beni gönderdiler. Günlerdir seninleydim beni hiç fark etmedin.
-Nasıl benimleydin? Şunu adam gibi anlat, yoksa yerden bir taş alır kafana atarım bak.
-Evet ama sen yerden taş falan alıp benim kafama da atamazsın. Hayatta yapamadıkların ama yapmayı çok istediklerin vardı.
-Sakın bana deme piyango biletime de "Büyük İkramiyeyi" ben çıkardım diye. Hayatta inanmam bak.
-Zaten artık hayatta değilsin, inanmaya gerek yok. Mucizeler gerçeklere yakındır unutma. Fakat sayende ben de güzel eğlendim.
-Ne yani, tatilde tanıştığım o arkadaşım?
Yok canım olamaz, adam marka giyiniyordu be. Sen şimdi öte dünyadan gel, bi de bu dünya ne giyiyor onu yakın takibe al. Bak ya, biz burada siyasetten başka bir işe kafa yoramazken adamların beyinlerinin kapasitelerine inanası gelmiyor insanın. İyi de sen spagettiyi çatal-kaşıkla yemeyi nasıl biliyordun ki? Hayret valla ya sahiden de hayret. Ben kaşığı ilk eline aldığın zaman, tamam dedim bu beni rezil edecek. Üstelik de o kadar lüks bir restaurant, sonra da bir baktım ki spagettiyi kaşığın içine aldın, çatalla bir güzel sardın sardın, ağzının içine alacağın kadar bukle yapıp bir lokmada yuttun.
Tabi sana bakarken benim ağzım açıkta kalmış bu arada. Garson gelmişti, "BİR ŞEY Mİ İSTEMİŞTİNİZ?" demez mi?
O zaman fark ettim ağzımı açık unuttuğumu. Apar topar kapattım. İlk frikiğim o, olmuştu.
-Önemli bir şey değilmiş.
-Yoo benim için ne kadar önemliydi ki, ne zaman hatırlasam ve anlatsam, hep ağzımı açık unuturum. Etrafta garson veya biri var mı diye korkuyla bakarım.
-Artık korkmana gerek yok nasılsa.
-İki de bir şunu hatırlatmasan olmaz mı?
-Neyi?
-Parmak izi olmayan biri olduğumu.
-Çok önemli bir şey değil ki.
-Ben parmak izim olmadan yaşayamam ama.
-Yaşaman da gerekmiyor zaten.
-Fakat bu dünyada bitirmem gereken şeyler var.
-Ben senin yerine hepsini bitirdim desem!...
-Olmaz.
-Olur.
-Ben olmaz dediysem olmaz. Bir defa daha tatile çıkmam gerek.
-Yok artık, zaten paran da bitmişti.
-Ne biliyorsun? Ben her zaman yastık altı yaparım.
-Benim haberim olurdu.
-İşim yok da Azrail’e söyleyecektim.
-Benden bir şey saklanmaz.
-Bir kıza aşık olduğumu da sana söylese miydim o zaman.
-O kız başkasını seviyor.
-Yalancı.
-Bana yalan söylemeyi öğretmediler.
-Peki nereden biliyorsun.
-Gel, kendi gözlerinle gör.
-Nasıl?
-Sana fal bakayım.
-Yok artık, Taksim’de gittiğim falcı da sen miydin yoksa?
Davi / öyküsatıcısı 25. 06. 2014
Devamını okumak isteyenler parmak kaldırsın :)
YORUMLAR
Davidoff
Cansın Sen Ayşe Sultanım.
Senin de, hiç birinizin de unutmayacağınızı biliyorum :)
Hepinize Sevgi ve Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
:)) Ben parmağımı kaldırdım. Yine çok güzeldi. Her zamanki gibi. Devamını bekleyeceğim Sevgili yazarım. Günün seçkis,ini kutlarım. Sevgiyle.
Davidoff
Teşekkür ederim Sevgili Yazarım.
:)
Selam ve Sevgiyle.
Çok ilginç, sevimli ve aynı zamanda iyi anlamda ürkütücü bir yazıydı okuduğum.
Ben parmağımı kaldırdım :)))
Yürekten tebrikler
Sevgilerimle
Davidoff
Doğduğumuz günden ürküyor muyuz?
Tam tersine hala unutmamak için pastalarla, hediyelerle kutluyoruz.
:)
İnsanoğlu nasıl bir canlı ki, ölümünden korkuyor. Sanırım bu konuda gözümüz çok korkutulmuş.
Doğumla ölüm sadece birkaç nefes.
Yeter ki iyi can olmayı, canlı olmayı bilelim.
Sevgiyle.
İpekyildiz
Çok ama çok iyi biri olsam da ?!? vallahi korkuyorum toprağın altındaki böceklerden ne yalan söyliyeyim şimdi :)))...
Sevgiler
bir kere de şaşırt beni, yoo hep şaşırtıyorsun da bir kere de klişe bir şey yaz ve şaşırayım :)
her zamanki gibi esprili bir dille anlatmışsın ama bu defa üzdü beni.. yani ölüm garip şey.. insan bilmediğinden korkuyor ya işte.. ölüm de muamma gibi. bir tek öldüğümüzde bileceğiz onu ve artık geri dönüşü olmayacak, evet parmak izlerimiz de...
bir vakit ciddi ciddi araştırmıştım bu konuları.. hani ölen kişi orada ama kimse duymuyor, görmüyor ve inanır mısın hala mezara gittiğimde sanki ordaymış gibi işte...
parmak kaldırdım sevgiil öyküsatıcısı.. hadi "gördüm parmak izlerini" de de, içim rahat etsin..
sevgimle..
Davidoff
Daviiiiii, gördün mü? Bir parmak daha kalktı...!
Bak bu kadar naz etme yoksa 2. Bölümü ben yazarım, sende şaşar kalırsın güzelim.
Teşekkürlerimle Küsss :)
Davidoff
Ne yaparsan yap, kendinden önce okuru içine almalısın.
Ya oku, ya kaç.
;)
küsss
bana kalırsa fazlasıyla içindeydim ;)
nette güzel bir yazı vardı sabah sela öğleden sonra veda......evet davi bende parmak kaldıranlardanım......görüyorsun değilmi.....bak bak hocanın hemen yanında......saygılarımla
tacettin yıldırım tarafından 6/26/2014 8:17:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
Yeni yazıyı bende merak etmeye başladım Komutanım, neredeyse on parmağımı kaldıracağım ama, Davi'de ne inat :(
Bekle diyor, parmak sayısı kafasındaki sayıya ulaşacakmış illaki.
Hıh, haspam.
Sanki "uçak kaldıracak ya parmak sayılarıyla"
Anlamadım gitti valla.
Sevgili Davidoff
İlginç bir yazıydı ben parmak kaldıranlardanım.:)
Saygı selamlarımla.
Davidoff
Davi haberini aldı Sevgi Serhat Kardeş :)
Bakalım 2. Bölümde nasıl sürprizler bizi bekliyor.
Teşekkür ederim.
Davidoff
tut ki;
yüzümün diğer yarısısın nasılsa...
konuyu biliyorsun. anlatma.
çöldeki kelebek
kükreriz!!
biliyorsun...
Ben de parmağımı kaldırdım ve o falcının neler söyleyeceğini merakla bekliyorum :)
Sevgili Davi, ölüm gerçeğini kıvrak zekanla öyle güzel anlatmışsın ki...
Tebrikler, sevgimle
Davidoff
Davi'ye söyledim Sevgili Emine.
Bakalım karşınıza ne çıkacak, sahiden bende merak ediyorum :)
Teşekkürlerimle.
Davidoff
:)))
Haberiniz iletilmiştir Sevgili Sareyaprak.
Teşekkür ederim.