- 1264 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HÜKÜMETLE UYUMLU CUMHURBAŞKANI
23 Haziran’da sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile uzun bir görüşme yapan Başbakan Sayın Erdoğan, sonunda aklından geçmekte olan en önemli mesajını verdi:
“Paralel yapıyla mücadele bizim önceliklerimizdendir. Bunun için Cumhurbaşkanı ile hükümetin bu konuda uyumlu ve mutabakat içinde olması bu mücadelenin sürdürülmesi için şarttır.”
Yani demek istiyor ki, kadrolaşma ve istenmeyen kadroların tasfiyesi, suç işlemiş olanların yargılanması veya cezalandırılmasının yapılabilmesi için, Cumhurbaşkanı AKP iktidarının göstereceği kişi olmalıdır. Başkası seçilirse paralel yapı ile olan mücadele devam edemez.
Bu da demek oluyor ki, önceki seçimlerin her birinde kullandığı “Milleti bir şeylerle korkutma ve oylarını kendine kanalize etme” taktiği bu seçim için belli oldu. Milleti paralel yapı ile korkutup oylarını devşirmek.
Hatırlayalım, hükümetle uyumlu olmayan bir cumhurbaşkanı vardı: Ahmet Necdet Sezer. 2007 yılına kadar yani yaklaşık 4 yıl AKP bu Cumhurbaşkanı ile çalışmak zorunda kaldı. En büyük problem kadrolaşmada yaşanmıştı. Hükümetin üst düzey tayin etmek istediği kadrolar, Cumhurbaşkanınca onaylanmıyor, oyalanıyor, istihbarata bahanesi ile sümen altında tutuluyordu. Ayrıca Milletin inançları ile bağdaşmayan çıkışlarını da bilmeyen yok.
AKP hükümeti 2007 yılından itibaren son derece uyumlu, kardeşlikten gelme, hatta “kardeşlikten öte” ilişkileri olan bir Cumhurbaşkanı ile çok uyumlu bir şekilde çalıştı. Çalıştı da ne oldu? Devlet kadrolarında çok önemli şeyler oldu:
Bir defa askeri kadrolardaki çok sayıda yüksek rütbeli personel tutuklandı, yargılandı, cezalandırıldı. Ergenekon, Balyoz gibi davalar yıllarca milleti meşgul etti. Cumhurbaşkanı elbette onayları ile bu sürecin çok önemli bir parçası oldu. Hükümetin, önüne getirdiği her belgeyi uyum adına gözü kapalı imzaladı. Peki nereye gelindi? Bütün bu davalar yanlış deliller ve dinlenilmeyen tanıklar yüzünden bozuldu, hapishanelerin kapısı açıldı, yıllarca milletin meşgul edildiği davalardan dolayı içerde bulunan herkes dışarı çıktı. Büyük bir kaos yaşandı.
Sormak gerekmez mi, bu muazzam uyum ne işe yaradı? Adalet mekanizması büyük yara aldı, askerin itibarı yerle bir oldu. Kumpasların kurulmuş olduğunu, kendi ifadelerine göre ne hükümet anlayabildi, ne de çok uyumlu Cumhurbaşkanı! Demek ki kardeşlikten öte uyum burada ters işledi.
Gelelim paralel yapılanmaya. Kendi ifadelerine göre paralel yapı kendilerini gafil avlamış. Uyumsuz Cumhurbaşkanı 2007’den önce bu tür kadrolaşmaya onay vermediğini zaten biliyoruz. Yani paralel yapılanma o dönemin eseri değil. Demek ki bu tür paralel kadrolaşmalar “kardeşlikten öte” ilişkileri ile çok uyumlu olan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün görev süresi boyunca yapılmış. Kendi ifadelerine göre hükümet, aldanarak düzenledikleri paralelcilerin atama belgelerinini Cumhurbaşkanına arz etmişler, o da uyum adına her önüne geleni araştırmadan, soruşturmadan onaylayıvermiş. Sonuç mu, Başbakan’ın deyimi ile “Cumhuriyet tarihinin en feci darbe girişimi” tezgahı hazırlanmış. Demek ki “uyum” burada tamamen devlet çarkını ters döndermiş.
Örneğini verdiğimiz bu yaşanan gerçekler gösterdi ki, hükümet ile cumhurbaşkanı tam uyum içinde çalışırlarsa çok bütyük ve telafisi zor zararlar ortaya çıkıyor.
Şimdi yine kadrolaşma ile ilgili sorunların halledilebilmesi için “uyumlu bir Cumhurbaşkanı” istenmesi akla, mantığa, tarihe ve yaşananlara asla uygun değildir.
O halde seçilecek cumhurbaşkanında aranacak olan tek başına “uyum” asla ve kata Türkiye’nin sorunlarını çözmek için yeterli değildir, olamamıştır.
Peki nasıl olmalıdır?
İşte meselenin püf noktası buradadır:
Seçilecek Cumhurbaşkanı uyumlu olmanın yanında, Milletimizle aynı değerleri paylaşan, ahlak ve maneviyatı önceleyici, bağımsızlıktan yana olan, Türkiye’nin sanayileşmesine önem veren, adil bir ekonomik düzen isteyen, İslam Birliği için çaba sarfedecek olan, dürüst ve şaibesiz olan, kendi ikbalini değil memleketin istikbalini düşünerek hareket edecek olan, güçlünün değil haklının yanında yer alacak olan, dışarıdan emir ve talimat almayacak olan, Milletinin şeref ve haysiyetini koruyan, başkumandanı olacağı ordumuza gözbebeği gibi bakacak olan, hükümetin yanlışlıklarını kılı kırk yararak önleyecek olan biri olmalıdır. Devlet ve Milletimiz için hayati öneme sahip bu prensipleri salt uyum adına feda etmeyecek bir yapıda olmalıdır. Milli Görüş işte bunun için çabalamaktadır.
Milletvekilleri gösterecekleri adaylarda bu vasıfları aramalıdırlar., Seçmenlerimiz de oylarını kullanırken, korku ve yönlendirmelere göre değil, önlerine gelecek bu fırsatı bu ölçüleri gözeterek titizlikle değerlendirmelidir.
Çeşitli menfaat ve siyasi hesaplarla yapılacak bir yanlış, iş işten geçtikten sonra asla düzeltilemez. Neticelerine hep beraber katlanmak zorunda kalırız.
NANE
Düşünmeden yersen bir naneyi;
Sonra düşünürsün, ama neyi?
Ekrem Şama
[email protected]
© 2014 Microsoft Koşullar Gizlilik ve tanımlama bilgileri Geliştiriciler Türkçe
YORUMLAR
İnanılmaz büyük bir şaşkınlık yaşıyorum sizi okuyunca
Lakin
Kaçmanın en güzel yolu bence gözleri kapatmak.1 aydır tv açmıyorum ,gazete okumuyorum.Dün tesadüfen tv de gördüm çatı adayını.Sonra başladım hesaba
CHP+MHP=Ekmeleddin İhsanoğlu
Fetullah+CHP=Ekmeleddin İhsanoğlu
Darbeci Zihniyet+Derin Devlet=Ekmeleddin İhsanoğlu
Tusiat+Koc+Dogan Grubu=Ekmeleddin İhsanoğlu
İçerideki Paşalar+Kenan Evren=Ekmeleddin İhsanoğlu
Anlayacağınız toplamada, cıkartma işleminde sonuç değişmiyor....Lakin bütün bunları bir araya getirsekte bir Recep Tayyip Erdoğan etmiyor :)
Saygılar
Ekrem abi
Yazılarınıza hep eleştiri yapan bir okuyucunuz olmak doğrusu çok hoşuma gitmiyor ama öyle yazılar yazıyorsunuz ki insan tepkisiz kalıp görmezden gelemiyor.
Cumhurbaşkanıyla hükümetin uyumlu olmasının ülkemizde yaşanan sorunlarla ne alakası var? nasıl bir mantıkla yaklaşıyorsunuz olaylara inanılır gibi değil. Kaldı ki Cumhurbaşkanının görev ve sorumlulukları anayasada bellidir zaten. Dahası paralel yapının bu hükümetle işlev kazandığını söylüyorsunuz. ya siz uzayda yaşıyordunuz yada bizler.
On yıllardır paralel yapının tezgâhından geçmeyen hükümet veya siyasetçi mi kaldı?
Ha bu hükümetle çıkar çatışmasına düştüler de dolayısıyla deşifre oldular o başka. Yoksa bu hükümetle paralel yapı oluştu gibi bir iddia da bulunmak AKP ye iftira ve haksızlık olur.
Hukuktan anlamamanıza saygı duyarımda Ergenekon ve balyoz gibi davaları emniyet ve Yargı makamlarını aradan çıkarıp direk Cumhurbaşkanıyla ilişkilendiriyorsunuz ya böyle absürt bir söyleme de ancak şapka çıkartılır doğrusu.
Sizin yazınızı okuyanda zanneder ki Ergenekon ve balyoz davasından tutuklanan askerler etliye sütlüye karışmayan insanlardı ve evlerinde çay içip çekirdek çıtlatırken tutuklandılar. İlahi ağabeycim :))))))))) siz beni güldürdünüz umarım sizde gülersiniz.
Birde hep söylenir asker itibarsızlaştırıldı. On yılda bir sivil iradeye darbe yapan ülkenin demokratik gelişimini her fırsatta engelleyen darbe sonrası hukuk dışı tutuklamalar yapıp ve insan hakları ihlali suçunu işleyen her türlü hukuksuzluğun içinde olan insanların itibarımı olur? . Ne itibarı? Bastırılmış sindirilmiş toplum ezik insanının korkudan gösterdiği zoraki saygıyı itibar mı zannediyorsunuz?
Cumhurbaşkanı profili
Ülkemizdeki cumhurbaşkanının demokrasi kültürü gelişmiş her siyasi düşünceden insana eşit mesafede duran insan haklarına saygılı demokratik laik sosyal hukuk devleti prensiplerine bağlı bir cumhurbaşkanı olması gerektiğini âcizane düşünürüm.
Sizinde Yazınızın sonunda özeliklerini sıraladığınız Cumhurbaşkanı tarifinizde çok hoştu doğrusu.
Ülkemiz için hayırlısı ne ise o olsun.
Saygı sevgi selamlarımla.
ekremsama
Biz askerin kumpaslanan itibarını yazdık. Yoksa askeriye içinde bazı cunta heveslilerinin itibarı zaten sözkonusu değil. Hukuki kaostan da bu hükümet sorumlu değil diyebilir misiniz? Sahi AKP fanatikliği sizin mantığınızı nasıl tersine döndermiş, asıl şaşılacak şey bu değil mi? İlgine teşekkür ederim kardeşim.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli abim,
Önce konuya bir açıklık getirelim ben AKP’ li değilim ancak AKP’nin doğru işlerini de takdir ederim.
İster adına paralel deyin ister dik açı vs hangi geometri tanımını kullanırsanız kulanın sonuçta bu yapılar uzun yıllardır ülkede gizli faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Yani cumhurbaşkanının yaptığı atamalarla bu yapıların şekillenmediğini ilkokul çocuğu da bilir.
Daha düne kadar Ergenekon ve Balyoz sanıklarına söylenmedik sözleri bırakmayanlar şimdi Ulusalcıların ağzıyla askere kurulan kumpas söylemlerinden bahsetmeleri çok enteresan
Ne kumpası değerli abim sizde bal gibi biliyorsunuz, 28 Şubat gizli muhtırasından yani tanklara şehrin caddesinde balans ayarı yapılmasının ardından. Orduda bir takım askerler darbe hazırlıkları yapıyorlardı. Sonuçta darbe eylem planı teşebbüse dönüşmeden deşifre oldu ve tutuklamalar başladı. Kaldı ki, birinci dalgada tutuklananların itirafı üzerine ikinci, üçüncü, dördüncü vs dalgalarda peşi sıra geldi diğer belgelere ve ortalığa gömülmüş el bombalarına suikast silahlarına ulaşılmıştı. Bakmayın öyle içerden çıktıklarında gazetecilere bunun hesabını soracağız falan demelerine ve masum rolü oynamalarına, ne hesabı? hangi kumpas? zaten onlar birbirlerini gammazlamışlardı.
Gerçekten de tayip Erdoğan deli kanlı ve zeki bir adammış geçmişteki bazı siyasi arkadaşlarıyla yollarını ayırmakla çok doğru bir karar vermiş.
Sağlıcakla.
ekremsama
Kumpas konusunu da ne biz, ne de ulusalcılar söyledi. RTE nin başdanışmanı O herifin ifadesi. O davalar haksız yere açılmadı tamam da, asıl suçluların yanında çok sayıda uyduruk delille insanlar içeri atıldı. Sonra da suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan hepsi bırakıldı. Kaaos dediğim de budur. Burada da kraldan fazla kralcısınız. Bence biraz daha tefekkür edip, bilgilenip sonra yorum yazın derim. Sevgiler kardeşim.
Serhat BİNGÖL
Ekrem ağabeycim dostlarım çok düzgün bir Türkçem olduğunu söylerler sağ olsunlar. Evet, söylemek istediğimi doğrudan net bir şekilde söylerim. Yorumumun hangi satır arasında AKP ile paralel yapının bir bağı yoktur dedim de sizde bana başbakanın söylemlerini örnek veriyorsunuz ve beni kraldan fazla kralcı olmakla itam ediyorsunuz anlamadım. Tekrar söyleyeyim ( paralel yapı AKP den de önce vardı.)
Kumpas sözcüğünün tarihçesini bilmiyorum. Bu olaylarla ilgili ilk kim söyledi onu da bilmiyorum ama ulusalcı kesimler kumpas sözcüğünü sıklıkla kullanıyor ve sizin yazınızdan (milli görüş ) vs gibi sözcükleri çıkarsak ulusalcılar sizin ellinize su bile dökemezlerde olsun gene kraldan fazla kralcı ben olayım.
Tefekkür konusuna gelince yanlışa karşı suskun kalan dilsiz şeytandır. Âcizane bu öğretiyi kendime prensip edinmişimdir.
Hayatımda hiçbir zaman resmi ideolojinin öğretileriyle veya basmakalıp bilgilerle yetinmedim.
Dip not; umarım bir gün CHP- MHP –HDP’yi veya derin devlet yapılanması vs gibi farklı konularıda işleyen eleştirel bir yazınızı okur sizin bilgilerinizden istifade ederiz.
Saygı selamlarımla.
ekremsama
Serhat BİNGÖL
Ekrem ağabeycim başbakanın paralel yapıyla ilgili ne istedilerde vermedik sözünden ben dershaneler veya o yapıların iş dünyasındaki uzantılarına dönük yardım ve desteğini kast ettiğini sanıyorum zaten başbakanda o cümlenin orjinal şekliyle tamamında şöyle diyor. ‘’bizde saf saf iyi niyetle ne istedilerse verdik ‘’ sözünden dinlemelerden şantaj kasetlerinden haberimiz yoktu yorumunu çıkarıyorum. Yok, eğer böyle değilse onu da zaman içerisinde görürüz.
Birde pek âdetim değildir ama size önereceğim âcizane kaleme aldığım (Türkiye dev bir tiyatro sahnesidir )adlı yazımı lütfeder okursanız ülkemizin yakın tarihinde ne entrikalar döndüğünü farlı bir boyutuyla da görmüş olursunuz.
Saygı sevgi selamlarımla.