Er Meydanında İki Yiğit
Tefrika ama bilinen anlamda değil..Yani ayrılık gayrılık meselesi değil bu sözle anlatmak istenen..Tefrikadan kastım bir yazı türü..Bir şeyi değişik bir dille, farklı üslupla anlatma biçimi..Yani kurgulayarak, tasarlayarak,abartarak ama ilgiyi çekerek;sürükleyerek,heyecen katarak..
Pehlivan tefrikası benim anlatacaklarım..Murat Sertoğlu’nun yazıp çizdiği pehlivan tefrikası..Hala var mıdır yazılıp çizilip yayınlanıyormudur farkında değilim ama vaktiyle ciddi anlamda müptelasıydık, takipçisiydik, okuyucusuyduk yani..Onsuz yapamazdık.hemen her gün mutlak göz atardık yeni gelişmelere..
Arkası yarın tarzı bu yazılar..Yani radyo programları benzeri..Tam heyecanlı yerinde bitirip,bir sonraki güne ya da haftaya bırakmak türünden.. Düşünce; heyecanı devam ettirmek, satışları artırmak amaçlı..
Sırf bu nedenle gazete aldığımızı hatırlarım..Hem de öğrenci harçlığıyla..Daha orta okul yıllarında..Topu topu bir sayfalık yazı.. Hepsi üç dört paragraf.. Yazar farkındadır,yavaş yavaş tırmandırır,en olmadık yerinde bırakır, böylelikle heyecanı doruğa taşır..O nedenle siz ertesi günü yine bayiye gider ve kaldığı yerden okumak için gazeteyi alırsınız..
…………………….
Güreşe ilgi duymam bunun da öncesine dayanıyor..Belki okul öncesi yıllara..Önce yerel,sonra ulusal,daha ileriki dönemde de uluslararası turnuvaları şampiyonaları hiç kaçırmaksızın izledim..O nedenle güreşle ilgili en az on yazı yazarım diye düşünüyorum ama bu yazım doğrudan güreşle ilgili değil..Fakat alakasız da değil.Bu bir güreş tefrikası..Yani ballandıra ballandıra anlatma işi..Zaten o nedenle veriyorduk üç kuruşluk cep harçlığımızı.. Gerçi bu nedenle gazete alıyor olsak da ilgimizi çekiyor başka alanlarına da göz atıyorduk..Nitekim şimdi duayen gazetecilerin yazılarını o dönemden beri okurum..
…………………………
Sertoğlu’nun tefrikasına dönecek olursak..Pehlivanları okka türünden gruplandırırdı..60 okkalık ama 110-120 okkalıklarla baş edebilir derdi..Pehlivan başa güreşeni genelde 100-120 okkalık,boyu da 1,90’ı aşıp ikiye yakın diye tarif ederdi..Yani hem cüsseli,hem buylu..Omuzlu..Pençeli,yere düzgün basanı,yani eli ve ayağı iri olanı..
Ensesi ve beli kalın olmalı diye tanımlardı pehlivanın iyisini..Yani günümüz anlayışından biraz farklı..Tabii dönem bir iki asır öncesi..Yer Bulgaristan Deliorman..Pehlivan yatağı..
Hemen hepsini okudum..Kurtdereliyi,Kel Aliço’yu,Koca Yusuf’u,Çolak Mümin’i,Kazıkçı Karabekir ve Filiz Nurullah’ı..
………………………….
En unutulmazı Kel Aliço ile Koca Yusuf arasındaki güreşti..Yeri ve zamanı tam bir yıl öncesinden kararlaştırılan güreşi..Beş buçuk saat sürüp de yenişemedikleri güreşi..
Kel Aliço Kırkpınar ‘da aralıksız yirmi yedi kez birincilik almış bir saray pehlivanı.Sultan Abdulaziz Han’ın pehlivanı..Yaşı ilerlemiş ama kemeri de kimseye kaptırmamış o güne kadar..Koca Yusuf diye bir genç parlıyor o zamanlar ve rakiplerini yene yene, devire devire geliyor ve nihayetinde Aliço’ya rakip oluyor..
Biri elli ellibeş, diğeri yirmi yirmibeş yaşlarında..O güne kadar daha sırtını yere getiren olmamış Aliço’nun..Kaçınılmaz bu güreşe çıkılacak..Karşılaşacaklar ve kozlar paylaşılacak..Kim daha iyi o belli olacak..
Tam bir yıl sonrası karalaştırılıyor..Hazırlık süresi bir yıl..Kondisyon,moral,motivasyon için tam bir yıl..
O güne kadar hiçbir yerde karşılaşmamış tanışmamış ve görüşmemişler..İşte sadece güreşilen yerde tanışacaklar..
……………………………
Kışa girerken öküzlerden daha güçlü olanını kesip kavurma yapıyor Kel Aliço..
Hanımı soruyor,nedir bu ne yaptın,bahar geldiğinde çifti çubuğu neyle süreceğiz,ekini neyle kaldıracağız,harmanı nasıl kaldıracağız diyor..
Merak etme hanım diyor Aliço,bir kolayı bulunur elbet..
…………………………
Bir kış kavurmayla besleniyor..Koca bir öküzü tek başına bitiriyor..
Bahar geliyor,tarla sürülecek..
Ahırda öküz tek..
Bir yolu vardır demiştin diye hatırlatıyor hanımı..
İşte çift çubuk zamanı geldi yolu nedir herif diye soruyor..
Telaşlanma hanım telaşlanma diyor.
…………………………….
Ve evde kalan daha zayıf olan öküzün yanına kendi koşuluyor..Ben diyor tek öküzün yanına sense karasabanın başına..
Antrenmanını böyle almak istiyor Aliço..Öküzle çift sürerek..Toprağı işleyerek..Kendisini zorlayarak..Denenmemiş olanı deneyerek..Daha da güç toplamış olarak..
Ve kararlaştırılan gün geliyor..Çıkıyorlar er meydanına.. Babası, hatta daha ileri yaşta Kel Aliço Koca Yusuf’un..Elini öpüyor ustanın büyük kapışma öncesi..
Mukayese edildiğinde fark hemen göze çarpıyor..
Biri daha diri ve zinde vücut..Diğeri her ne kadar çalışsa da daha ezik ve sarkık bir vücut..Az değil otuz otuz beş yaş fark var aralarında..
Peşrev sonrası kol bağlıyor ve birbirini yoklamaya başlıyorlar..Ustanın sitili yıpratmaya ve ezmeye dayalı..O güne kadar kim karşısına çıkmışsa bir güzel hırpalamış ve ezmiş..Kimseye fırsat vermemiş..
Daha deneyimli ve ustalığını konuşturuyor Koca Yusuf’un karşısında..
Nefesini ve kondisyonunu ayarlamak zorunda..
Ne de olsa daha yaşlı,her şey ayarınca gitmeli..
Savunmada hep o nedenle..
Her atağı boşa çıkarma derdinde..
Elenseleri tırpanları yememe,saltoya ve kündeye,paça-kasnağa gelmeme derdinde..
………………………….
Yenik düşmek yakışmaz Aliço’ya..Yenemese de yenilmemenin yollarını aramalı..
Tecrübesini konuşturmak,gücünü muhafaza etmek durumunda..
Nitekim saatler ilerliyor ve hala ayaktalar her iki pehlivan.
Henüz bir hamle yapıp yere yatıran yok rakibini..
Ahali günlerdir beklediği bu güreşte hareket görmek istiyor..
Farkındalar biliyorlar pehlivanlar bu durumu..
Arada bir itişerek sürüklemeye çalışıyorlar birbirini..
………………………………..
Kolay değil, insan o kadar süre ayakta kalsa bile düşebilir hiçbir şey yapmadan, bir oyuna girmeden..
Ama işte onlar tam beş buçuk saat süre birbiriyle boğuşuyorlar ama yenişemiyorlar..
Kozlarını paylaşamıyorlar..
Galibiyete ulaşamıyorlar..
…………………………….
Vakit artık gece..
Tamam diyorlar..Daha fazla yıpratmayın birbirinizi.
Beraberesiniz..yenişemediniz..
Ve her iki el havaya kaldırılıyor..İkisi de galip..İkisi de şampiyon ilan ediliyor..
……………………………..
Yorum hemen arkasından geliyor..
Eğer Aliço Koca Yusuf’la aynı yaşta olsalardı hiç şüphesiz Aliço kazanırdı bu maçı..Babası yaşında olduğu halde yenilmedi Koca Yusuf’a..
Ekliyor yalnız Acaba Koca Yusuf da babası yaşındaki bir ustayı yenmek istememiş olabilir mi?
Buradan başka bir yoruma gidiyor..
Acaba hangisi daha büyük diyor,hangisi daha pehlivan..
Koca Yusuf mu,Kel Aliço mu yoksa Kazıkçı Karabekir mi?
…………………………..
Hiç karşılaşmamış olsalar da Kazıkçı Karabekir diyor tefrikacımız..Çünkü mümkün değildi imkan yoktu..Dönemleri farklıydı..Kazıkçı Karabekir Aliço’nun yeni parladığı dönemler güreşi bırakmıştı..Eğer mümkün olsaydı üçü kendi arasında bir güreş yapmış olsalardı hiç tereddütsüz bu işin galibi Kazıkçı Karabekir olurdu..
Çünkü kazığı bir vurdu mu asla kimse sökemezdi.. Anlayamaz hiç, sırtı bir anda yere gelir ve tuş olurdu diyor..
Her dönemin en büyüğü Kazıkçı Karabekir’dir diyor üstat Sertoğlu..
Haklı söze ne denir..
Yorum onun..
Hakkını teslim ediyor..
Her üçü de birbirinden pehlivan diyor..
Sadece okuduğumuz,dinlediğimiz..
Her üçü de büyük usta..
Her üçünün de ruhları şad olsun..
Kemal GÜL
17.06.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.