KİŞİNİN HAYATI KENDİ DÜŞÜNÜN RENGİNE BOYANMIŞTIR

• 24 Haziran 2014 Salı 23:10:08

AKŞAMIN KIzıllıkları içinde güneş batar ve mağaranın girişine doğru sarkan değersiz kaya parçasının üzerinde kaderin dan danı son kez çınlarken, bir sesin daha susmadan var olduğuna, bir insanın kısık, ama yorulmaya sesiyle konuşmasını sürdürdüğüne inanıyorum.
William Faulkner
Her dingin sabahın beni düşüncelere çeken bir hüznü var aslında, günler yeni günlere gömerken dünleri, yitirdiğimiz geçmişimiz vardır. Herkes biraz kendini bırakır dünde, hatalarında, hüzünlerinde ve umutsuzluğunda. Hep bu günü yaşıyorum geleceğim umutlarımla besleniyor desek de geçmiş pişmanlıkların acısıyla sarsılabiliyor. Her yapılan hata yitirilen bir umuttu da aynı zamanda.
Yaşadığımız toplum kendi değerlerini yakıyor, yok ediyor. ’Her şeyin fiyatını bilen ama hiç bir şeyin değerini bilmeyen insanlar olmaya başladık.’ Bizler nefret, korku, acı, suç, düşmanlık, vefasızlık ve dostsuzluk duygularının karanlık girdaplarında kaybolur olduk. Nerede insanı insan yapan erdemli duygular? Sevgi değil midir yüreğin yüreğe dokunuşu, sevgiyi hissedemez ve yaşayamaz olduk. Umut edelim ki biraz sevgi konuşmaları yapalım sevgiyi yüreğimizde hissedelim. Duygusal aklımız sevginin gücüne inanmamakta direniyor sanırım, bize düşsel bir şey gibi geliyor sevgi. Oysa sevgi sizsiniz, kendi benliğinizi anlayıp kendinize sevgi ve saygı beslemeyi öğrendiğinizde başka insanlara vereceğiniz çok şeyiniz olur, korkmayın sevginiz siz verdikçe çoğalarak size ve evrene geri dönecektir, sevgide bencil olmayın. İnsan olağan üstü şeyler başaran gerçekten görkemli bir varlıktır. Unutmayın ki hepimize aynı yağmurlar yağar kimimiz ıslanır kimimiz ıslanmaz, kimimiz yağmurdan sonra çıkan Gök kuşağının mutluluğunu yaşar. Hayat size verilen en büyük armağandır, siz hayatın değerini anlamasanız bile en azından hak etmeye çalışın. Hayatınızın ne kadar büyük bir armağan olduğunu anlamanız içinde başınıza mutlaka büyük acılar gelmesine gerek yoktur.
Size sunulan hayatınızın anlamını sevginin ışığıyla daha da güçlü kılın. Max Ehrmann’ nın Desiderata adlı şiirinin çevirisiyle, Yaşama dair duyumsallıklar sizleri keşif yolculuğuna çıkartırken yaşamınızın amacını sorgulayın.
Gürültü ve karmaşanın ortasından sakince geç, sessizlikte ne büyük bir huzur olduğunu hatırlayarak... Mümkün olduğunca ama teslim olmaksızın herkesle iyi geçin. Doğru bildiğini sesini yükselmeden ama açık seçik dile getir ve diğerleri nede kulak ver; ne kadar pırıltısız görünse de onların da bir hikayesi vardır. Gürültülü ve saldırgan insanlardan uzak dur, çünkü onlar özüne sıkıntı verirler. Eğer kendini başkalarıyla kıyaslayıp durursan; ya mutsuz ya da kendini beğenmiş olursun. Çünkü her zaman senden daha iyi ya da daha kötü durumda birileri olacaktır. Planların kadar gerçekleştirdiklerinden de zevk al. Kariyerine ilgini kaybetme; ne kadar basit olursa olsun, zamanın değişen değerlerine karşı gerçek hazinendir. İşinde temkinli ol; dünya sahtekârlıkla doludur. Fakat bu temkinliğin, sahip olduğu meziyetleri kullanmana engel olmasın; çok insan yüksek idealler için çırpınır ve hayat her yerde kahramanlıklarla doludur. Kendin ol. Özellikle sevmediğin halde seviyormuş gibi davranma. Aşka kırgın da olma, çünkü bütün hayal kırıklıklarına rağmen aşk çimenler gibi yeniden doğar hiç beklemezken. Yılların geçişine saygıyla boyun eğ ve asaletle terk et gençliğin heveslerini. Ruhunu güçlendir beklemediğin anda gelen talihsizliklere karşı seni koruması için. Ama bu karanlık hayallerle kendini üzme. Pek çok korku bitkinlik ve yalnızlıktan doğar. Kendine karşı nazik ol. Sende bu evrenin çocuğusun en az ağaçlar ve yıldızlar kadar. Sen fark etsen de etmesen de evren olması gerektiği gibi hareketine devam ediyor zaten. Bu yüzden tanrıdan ne anlıyorsan onunla barış içinde ol. Çabaların ve emellerin ne olursa olsun, hayatın gürültülü karmaşasında barış ve huzuru kalbinden hiç eksik etme. Bütün basitlikleri, yıpratıcılığı ve hayal kırıklıkları ile bile dünya çok güzel. Neşeli ol. Mutlu olmak için çırpın.

Sevginin gücünde buluşmak dileğiyle