Hayır Bilmenize Gerek Yok Aklıma Düştü Kimdi Aşk?
Kendime düşünürken, beni dinleyecekseniz size de anlatırım. Eğer ki gerçekten
dinlemeyecekseniz; söyleyin, ona da varım. Sadece kendime sessizce düşünür ve susarak
anlatırım...
Uzun bir zaman önceydi. Zamanların en iyisiydi, sonsuzluk zamanı, aşkın zamanıydı. Söyleyin
bakalım yürek atışlarınızı ilk nerede ne zaman duydunuz? Ve bir akşam serinliği, kızıla dönmüş
ufuktan size de bir aşkın kokusunu getirdi mi hiç? Sorularım cevaplarınıza biraz geç kaldı sanki
ama siz de boş verin cevaplarınıza sorularımı yetiştirmeye çalışmayın. Her aşkın içinde bir öykü
gizlidir. Okumaya niyetliyseniz vazgeçin çünkü bütün aşklar garip kalır, öyküler hariç. Meğer
yaşama ilk adımımı orada atmışım. Bir bebeğin hayatı adımladığı sevincin ve mutluluğun
heyecanıyla. Birlikte yan yana yürümenin inanılmaz hafifliği içinde elleri ellerimde bir akşam
üstü yürüdüğümüz o yolculuk dergahında tüm ”biz” öncesi benliğim bir duygu deryasında
kaybolmuştu. O güne kadar ikimizin de ihtimal bile vermediği ama tüm bir gerçeklikte bu hayatın
bize hazırlamış olduğu ve daha da önemlisi kalbimizin birlikte attığı o yerde yeniden bir hayata
doğmuştuk.Bunu biliyor muyduk? Hayır! Bilmemize de gerek yoktu. Bazen sırf anların sizin için
doğuracak güzelliklere gebe olduğunu ve ancak tüm ihtişamıyla hayatın önünüzde diz çöküp
her birinizi, sizin için yeniden doğuracağı o eşsiz zaman geldiğinde tüm bir varoluşun sizi yar
gibi yaren gibi sardığında anlarsınız. O güne kadar içinden geçtiğiniz ve hiç bir yaşamsal
bağlantı kuramadığınız ne çok anlarınız vardı değil mi? Hepsi hiç bir hatıra bırakmadan ve
hatırlanmayacak bir şekilde geride kaldılar. Şimdi bütün bunları fark etmekle birlikte yaşama
sonsuz bir istekle yürekleniyorsunuz: Geceye doğmuş bir sabah gibi, cennetsi anlardan
gönderilmiş bir kutsal gibi; bugüne değin yaşanmışların üstünde bir şeymiş gibi. Sonsuz coşkulu
bir güzellik içinde, size hiç bir zaman varlığından haberdar olmadığınız bir hayatın tamamen
yaşam dolu bir tarafını getirdiler. Bir an aydınlanmış dünyanızda sizi bütünleyen bu eşsiz
anların neler getirecekleri ve neler yaşatacaklarını tamamen sevgi ve isteğin şekillendireceği
ruhi birliğinizden olacak. Ve ömrünüzün en unutulmaz anları olarak hayatınızın en parlak
hatıralarını da işte bu anlarınız oluşturacaktır. Dahası o güne kadar zihninizde yaşanacakların
size dair en kısaca da olsa kurulmuş bir hayali zihninizden bile geçmemiş ve yaşanabilir bir anısı
gelişmemiştir. Duyduğunuz heyecanın hisler dünyanızda yaratmış olduğu yüksek duyumsamayı
algılarınız kavramakta zorlansa da bir gün anlayacaksınız aslında o gün hayatın gerçek ve
sonsuz değerde ki piyangosu size çıkmıştır. Kalbinizin tüm hazine kapıları ardına kadar
varoluşun sonsuzluk şifreleriyle açılmıştır: (A) dı (Ş) anı (K) dar Büyük. Aşk...
Günü unutabilirsiniz ve hatta geceyi de unutun. İçinize doğmuş olan parıltılar yeni bir
yaşamadan gelir. Bir güneş düşünün tüm karanlıkların içinizin derinliklerine saldığı bir önceki
yaşamın köklerinden söküp atmaya gelir. Evet buna inanmayabilirsiniz ki muhtemelen inanmak
için de çok zamana ihtiyacınız olacaktır. Ama bu tamamen gerçek çünkü aşk, inanılmaz
dokunulabilir ve hissedilebilir bir yaşam gerçeğidir. Öylesine içten ve bir bütün olarak gözlerinizi
bir başka dünyaya açan gerçeklik ayni zamanda yolunuzu da aydınlatacaktır. Öyle ki nereye
gittiğiniz bile belli olmayacak ve aslında önemli de değil sadece gidiyor olmanız bile bir başına
yeterli olacaktır. İçtenlikli bir gidiş olur adım adım yaşam dolu. Ve öylesine garip ki sanki
yeryüzü adımlarınız için açılıp kapanıyor. Sizi saran gerçeklik dahilinde her şey yeniden bir
anlam kazanır. Belki de bir bilinmez güç sizi durdurup tüm bir varoluşu sizin için yürütüyor
hissine de kapılacaksınız. Artık hiç bir şeyin varlığı önemde olmaz. Çünkü her şeyi; bilineni, dahi
bilinmeyeni anlamlandıran ve her şeyin sizinle anlam kazandığı bir siz varsınız. Her şeyin
en önünde sizsiniz ki eğer bir şeyler varsa bu sizin var olduğunuz içindir. Ki onu var eden yada
var olma sebebi olan yine sizin varlığımızdır. Bilmelisiniz damarlarınızda akan kanınıza karışmakla
kalmaz aşk. Her zerrenizde de dağılır. Yüreğinize, kuşatılmış tüm evreninize, yer yüzünüze,
gök yüzünüze dolar aşk. Bundan böyle rüzgarınıza yön veren de, denizinizi dalgalandıran da,
ruhunuzdan fırtınalar koparan da hiç kuşkusuz o biricik o yegane aşk olacaktır işte. Belki de
uzak zamanların sırlarına eremediğimiz ama sanki birlikte yaşanmış bir yaşamdan gelmişcesine
hiç bir yabancılık çekmiyorduk. Nasıl oluyordu bile bilmemize de imkan yoktu elbet. Kim bilir
hangi arafatta buluşmuştuk ki Hayatın bu denli önemli ve çok hayatı bir gizi bir sırrı mutluluklar
içinde bize yeniden yaşatıyordu. Ve dahi bize sanki unutturduğu bir yaşamı ve ruhlarımızın
daha az önce buluşma yerinden döndüğünü düşlerimizin birlikte kurulduğu bir bilincin bir
gerçekliğin hissini yürekten verirken bir taraftan da düşünmeden de edemiyorsun. Gerçekten
hayretler içinde bir yaşam arzusuyla dolduğun bu sıra dışı, ve olağanüstü değişim nereden
geliyordu, hayatın bir oyunu muydu? Yoksa bu tamamen her şeyi var edenin öylesine
sebepsiz, öylesine nedensiz ve öylesine sualsiz sorgulanmaz bir eseri bir isteği miydi? Belki de
sırf birbiri için özel yaratılmış olmanın ilahi dizaynı içinde biz insanoğluna saf bir sevinci
yaşatmanın yeryüzünde ki bir cennet müjdesiydi. Ne çok bilmek isterdik. Bazen bazı
yaşadıklarınızı anlatmaya çalışmanız boşunadır çünkü anlatmaya çabala sanız da aslında
boşuna söz harcadığınızı ve nefesinize nasıl da yazık ettiğinizi anlarsınız. Çünkü bilirsiniz yaşam
kesinliği söze yer bırakmadan tüm ruhunuzu kendinden eder bir güzellikte kavrar. Bir şekilde
gözünüze sonsuz bir ışık, yüreğinize ferah bir genişlik iner. Üzerinizde hayatın hiç bir ağırlığı
kalmaz ve kanatlandırır sizi adeta ruhunuz hafifler. Anlar, evet yaşanası anlar. Bütün bir
varoluşu yüreğinin içinde de taşırken kendini insan yüreğinde bütünleyen anlar. Artık biliyorum
varoluşun içinde ruhlarımız bir yerlerde bir zamanlar bir şekilde buluşmuş inancındayım. Bir çok
günün sabahında bizler bu anların rüyasından uyanırız. Tıpkı bir çok gece de rüyalara uyumak
için bu anların düşlerini kurduğumuz gibi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.