- 725 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Aydın Arkadaşlarım
İstanbul’da Üniversite yıllarımda aydın olan birçok arkadaşım vardı. Dünyaya çok farklı bir gözle bakan, ufku geniş insanlardı. Bunların arasında entel görünen de vardı. Sakalı ve sacı uzun olan mı, simsiyah giyinen mi, hoca tahtada ders anlatırken, sırf canı sıkıldı diye en arka sırada şarkı söylemeyen mi, hocalar sınıflarda ve anfilerde ders yaparken, dış kapıda koridorda Elvis Presley gibi bağırarak şarkı söylemeyen mi yoktu… Dıştan bakınca hepsi entel, uçuk kaçık insanlar gibiydiler. Ama onları yakından tanıyınca, ne kadar aydın, cana yakın ve iyi insanlar olduklarını anlardı insan ve onların dostlukları ve arkadaşlıkları bambaşkaydı. En az on kişi hep birlikte ders calışırdık. Her gün dersten sonra on-on beş kişi toplanıp ya bir kafeye yada otantik yerlere gidip nargile eşliğinde sohbet ederdik. Hatta derslerin neredeyse yüzde 80’ine girmeyerek üniversitenin kafesinde sohbet ederek üniversiteyi bitiren bile vardı; pek çoğu derslere devam edenlerle birlikte diplomalarını aldılar. Farklıdır bizim insanımız. Entel gibi görünürler ama dünyadan bi haber değildirler. Çok okurlar. Herkes okuduğu kitabın içeriğini anlatırdı. Sohbetlerimiz her yönü kapsıyordu. Vaktimizi sadece kafelerde sohbet ederek değil aynı zamanda toplu olarak bilet alıp tiyatroya da giderdik. Tiyatro bambaşka bir dünyadır. Gerçek dünyadan ırak ama oyun temaları gerçekleri yansıtan gerçek dışı bir dünyadır –Tiyatro–. Özellikle ilk beş sırada oturduğunuzda oyuncuların hissettiğini sizde hissedersiniz. Oyuncuların ifadeli mimiklerinden, duygu ve düşüncelerini anlar, onların o an ki seyircilere vermek istedikleri hissi ve mesajları sizde yüreğinizde hissedersiniz. Oyun bittikten sonra gerçek dünyaya geri dönersiniz ancak size ulaşmış olan mesaj üzerinde uzun bir süre düşünmekten kendinizi alamazsınız. Özellikle bu mesaj sistemle ilgiliyse sohbetlerede yansıyor. Sistem deyince aydın arkadaslarımdan bir tanesi aklıma geldi ve biraz ondan bahsetmek istiyorum. Kendisi çok kitap ve gazete okurdu ve politikayla, sistemle çok ilgilenirdi. Sistemle ilgili hep kaygıları vardı. Bir gün sistem hakkında o kadar çok konuşmuştu ki, yanındaki arkadaşları isyan etmişlerdi ve artık duymak istemiyorlardı kaygılarını. Ama o yine de kendi çapında sohbetine devam ederdi. :)
Bana bir gün: “Eğer bir gün yazar olursam, yazılarımı kalemle yazacağım. Çünkü yazdığını hissedeceksin.” demişti.
Yazdığını hissetmek. Bende yazmaya baslayınca ne demek istediğini anlamıştım. İnsan duygu ve düşüncelerini kalemden geçirdikten sonra sözcüklerle kağıda aktarır. Bu da hissederek olur.
Nasıl mı? Yazdığın hüzünse, mutluluksa, o hüznü ve mutluluğu hissediyorsun yazarken. Tıpkı şu anda bu satırları yazarken arkadaşlarımı hatırlayarak hissettiğim mutluluk gibi.
Dostluklar, arkadaşlıklar farklıdır Türkiye’deki üniversite ortamında. Kimse kimseyi kırmaz, kimse kimseyi dışlamazdı. Sakalı ve saçı uzun da olsa, simsiyah giyinse de, çok dindar olsa da, tesettürlü de olsa, mini etek de giyse, farklı düşüncede de olsa herkes birbirini olduğu gibi kabul ederdi. Bir masada farklı tiplerde insan görebilirsiniz üniversitelerde. Entelektüel ortamda dostluklar bambaskadır Türkiye’de. Samimidir, dürüsttür, unutulmazdır. Bugün sokakta yaşanan olaylar olumsuzda gözükse, milletimize tehlike oluşturacak bir durum karşısında milletimiz birlik olup birbirini kollar kimse karşılarında duramaz. Bizim milletimiz işte böyle bir millettir.
Aydın olan arkadaşım bugün ne mi yapıyor? Şu anda bir ilkokulda sınıf öğretmeni olarak çalışıyor. Geçenlerde bana geleceğim ile ilgili kaygılanmış olacak ki bana şu soruyu sordu:
“Sen ne zaman okulu bitirip, çalışmaya baslayıp, emekli olacaksın?” :)
Özge, 21.06.2014
(c) Bu yazinin her türlü telif hakkı yazarin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Yazilarim izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YORUMLAR
tüm renlerle ayrı düşünce ve kılık kıyafetle bir bütündük şimdi ayrımcılık doğdu bu kım sen kımsın oldu etnısıteye ayırdıkları gibi insani şekıllerımızede böldüler saçı uzun bası açık kapalı sakallı yobaz dınsız gbi bunu kım yaptı bıze ...bunu yapacak lıderlerı bulup çıkaran enperyalıs güçler bölünen toplumlar ilk önce böyle bölünür ... ve bölecek ırkçı kişilik kılık kıyafet ve ırkçılık yapacak bırı aranır ve bulunur bu en tepedeki ünt de başlar ..önceden sağcı solcuydu bu gargaşa çok gençlerımızı yok ettı ...ama ırksal bakışı bölünmeyi böyle sağlıyamadılar bu idolejık sıyası görüştü ne yapalım dın ıle ele alalım oldu ...lcuyum dıyenınde dını vardı çünkı sağcısının da bu tuttu bu sen kürtsün sen alevısın sen ateıssın sen türksün sen naaz kılmıyor sen basını bağlamıyorsun beım basörtulu bacım oldu bası acıklar bacı olmuyorda ... eskı yasam ilişkileri okullarda komsuda artık farklılastı bunu yaptılar ülkemıze ne yazıkkı .. çok güzel bır konuya değindiniz bnde uzunca yazdım kusur görmeyın çok için acıyor ülkemızın durumuna ..
Özge
Yorumunuz icin cok tesekkür ederim. Cevabiniz uzun olsada sevindim yorum yazdiginiza. :)