- 1709 Okunma
- 9 Yorum
- 2 Beğeni
AH BİZ KADINLAR..!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Birileri hayal ürünü bir fikir, bir rüya olarak değerlendirse de; ben hep bir şeyleri değiştirmenin mümkün olabileceğini düşündüm ve bu uğurda kendimi hep görevli hissettim.
Boş boş oturup bir şeylerin değişmesini bekleyemem.
Biliyorum ki, ben bir şeyleri değiştirmek istemediğim sürece, hiçbir şey değişmez.
Her değişimin, gelişimin bir parçası olmalıyım. Evet, ben de insanım ve bir şeyleri değiştirmek zorundayım.
Hayatımın bahçıvanı ben olmalıyım.
İçinde tek bir kuru yaprak kalmaksızın ilgilenmeliyim.
Evden işe, işten eve gidip gelmek, ev temizlemek, çamaşır yıkamak, yemek yapmak, alışveriş yapmak, ya da çifter çifter kuzulamak yeterli değil.
Çünkü hemen hemen bütün canlılar bu çevrimi yaşıyor ve insanın farklı özellikleri-üstünlükleri-sorumlulukları olduğunun farkındayım.
Bu yüzden olsa gerek kendimi bildim bileli çevremdeki kadınlara oyulan kalıbın sınırları bana hep dar geldi.
Nice dişiler bilirim;
--zengin bir koca bulup, gençliğindeki hayat tarzını değiştirmeyi düşleyen,
--özel tasarım kıyafetler, bakımlı şekilli saçlar, son moda aksesuarlar takınıp magazin dergilerinden fırlamış gibi duran kişiliğini kaybetmiş dişiler.
Bir de koca, baba, ağabey, kardeş baskısı altında ezilen, itilen kakılan, dayak yiyen analar, bacılar, ablalar bilirim. Ezildiklerini görünce, içimde engel olamadığım bir acı hissediyorum.
Kadınlara acı çektiren yabanilerle haşır neşir olmak, onların arasında yaşama zorunluluğu beni kahrediyor.
Evet, bir şeyleri değiştirmek zorundayım ve biliyorum ki yapabilirim.
İnsanlar hakkındaki gerçekleri su yüzüne çıkarabildiğim kadar çıkarmak, yüzlerindeki maskeleri yırtarak herkesin özünü gözler önüne sermek istiyorum.
En azından çevremdeki insanların yüzüne çekilen peçeyi yırtmak, ufuklarını bulandıran dumanı dağıtmak istiyorum.
Düşünüyorum da; Kurtuluş savaşının yoksul kadınlarından niceleri vatan uğruna savaşarak öldü. Niceleri şimdi bizlerin hayal bile edemeyeceğimiz acı ve zillete maruz kaldı. Onların paha biçilmez bedeller ödeyerek bize aktardıkları nice kutsalımız değerler şimdilerde büyük tehlike altındayken kadınlarımızın umursuz ve umarsız; yatak-sofra-ayna üçgeninde sadece canlı gereksinimlerini karşılayarak yaşamayı seçmeleri veya buna zorlanmaları ne korkunç gaflet, geleceğimiz için ne korkunç felakettir. Düşündükçe beynimin karıncalandığını hissediyorum.
Aman allahım, önlerinde uzayıp giden yolun yavaş yavaş bulanıklaştığını nasıl oluyor da fark edemiyorlar!
Bu halleri nefretle, kaygıyla, acıyla gözlüyorum.
Keşke, ah keşke bir şeyler yapabilsem de kadınlarımıza bu embesilliğe olan isteklerinin-iştahlarının insana değil başka yaratılmışlara ait vasıflar olduğunu anlatabilsem.
Keşke, ah keşke kişilik oluşmadan öne çıkan cinsiyetin ne denli kötü olduğunu; kültürümüzün-töremizin-inancımızın sıraladığı bütün kötülüklerin-küfürlerin-günahların kişiliksiz dişilere yönelik olduğunu anlatabilsem o zavallı kadınlarımıza.
*Müsadenizle*
YORUMLAR
Mevlana derki
“Kadın bir Nur’dur sevgili değil, kadın yaratıcıdır yaratılmış değil...”
Bunun üzerine ne söylenebilirdki
Ben yine de tek şey söylemek istiyorum. Beni en çok üzen şey kadınlarımızın,Cumhuriyetle elde ettikleri kazanımların kıymetini bilmemeleridir.Saygılar
Akmetin tarafından 6/25/2014 11:17:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
bir kaç türde kadın var ..kadın var kadıncık var ..hangisine sesleneceksin köle ruhlu kadınlar savaşçı çengaver kadınlar ... erkek gibi kadınlar eserat altında kadınlar ... köy ağası kadınlar maraba amele kadınlar yöneten yönetici kadınlar yönetilen kadınlar emekçi işçi kadınlar aş eş iş ana kadınlar erkek egemendir diyen kadınlar hangi kadına ulasacaksın .... çok uzağada gitmeye köy kent kasaba şehir aramayada gerek yok her türden kadın etrafımızda var ..bunları aynı kulvarda tutamaz aynı statüyü vermemiz mümkün değildir ..yetişme tarzı gelenek de anane de ...ne dersen de kadının türü çok fazla ..
Öncelikle değişime inanan bir kalemin varlığını hissetmek çok anlamlıydı. Kabuğuna çekilip bana necilik oynayan insanların duyarsız yanlarını çoğunlukla görmezlikten geliyoruz. Aynı toplumun neferleri birbirini sorgulayacak cüreti kendinde bulamıyor maalesef. Kadınlar ve erkekler diye ayırmadan bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Teknolojik gelişim ile insan ilişkileri... Yapay ve hormonlu iklimlerin havasını soluyor, sürekli çelişkili hallere maruz kalıyor, doğru ile yanlışın ne olduğunu mantığımıza yedirmeden önümüzde kurulu olan sofraya oturuyoruz. Kimileri kendini kıyısından köşesinden kurtarmaya çabalarken kimileri öylesine yaşamayı kendine uygun görüyor. İnsanın içinde olduğu hiçbir şeye şaşırmıyorum. Sonuçta insanoğlu hep kendinden büyük işler yaptı, yapıyor... Duyarlı ve değişimci yüreğinize saygılar...
Yazıya gelirsem,başlık ile içerik birbirinden çok farklı geldi. Genel bir başlık bazen başa bela olabiliyor:)Aynı şekilde çok yumuşak dokundurmalar var. Toplumsal bir konuyu özele indirgemeniz güzel tabii, ama verilen örnekler çok kısmi geldi, ondan yumuşak dedim. Bir de şunu merakla bekledim, çok farklı bir kadınsınız tabii bunu siz söylüyorsunuz - ki öyle olduğunuza da inanıyorum- o zaman kendinizdeki değişimden ve neler yaptığınızdan bahsetseydiniz daha iyi olmaz mıydı?..Kısaca geçmek istemediğim için yazdıım,sevgiler...
mükemmel bir anlatım. bende bir kadın olarak bunu çok sormuşumdur. çevremdekileri gözlemledik çe bazen öfkem kabarıyor, nasıl olur diyorum oysa dikilmeli insan her şeye rağmen töreye rağmen işkenceye rağmen karşı durmalı hiç bir şey yapamamaktan sa direnmeli bu kısır döngülere..
evet bende bir kadınım, anneyim , evladım, herşeyden önce ben benim hayata rağmen karşı olanlara rağmen.güne gelen yazıyı, duyguları dile getiren yüreği yazan dost kalemi kutlarım ..saygımla selamlar..
Sizin olaganüstü çabalarınızı taktir etmemek mümkün değil Müsade özdemir. Ama ne varki insanın bu kutsal ataklığı çoğu kez içinde düğümlenip kalıyor. Bu bize insanın tek başına birerysel düşünen bir varlık olmadığını geniş anlamıyla toplumsal bir varlık olduğunu düşündürmeli.
Biliyorum sen o engin toplumsal düşünme yetinle, "Tam da isteğim budur" diyeceksiniz. Böyle diyen, böyle düşünen insanımızın sayısı öyle sanıldığı kadar az da değil. Bütün bunlara rağmen niçin belirleyici olamıyor, dengeleri düzgün kuracak faktöryelleri oluşturamıyoruz, sorunun odak noktası burası.
Bunu anlamak için geride kalmış toplumsal davranış ve yaşamımıza, o süreçlerde ortaya çıkan cesur ve akıllı kahramanlarımızın kazandıkları destansı toplumsal, kitsesel, ülkesel ve de ilkesel başarılarını çok dikkatli inceleyip, bu güğne uygulanabilir olanları alıp eylem haline dönüştürmemiz lazım. Bir Namık kemal,bir tevfik fikret ve daha birçok aydın Türk insanı neler yapmış, özgürlük ve mutlu yaşamlar için nelere katlanmılar, yeri ve sırası geldiğinde en acı bedelleri ödemeği nasıl göze almışlar, bu gerçeği görmek, kendimizi bir an iç onların rolünde hissetmek lazım.
Bunları yazarken, hep aydınlarımızı, okuyup yazanlarımızı, toplum ve özgürlük sevdalısı insanlarımızı düşünüp ortaya çıkmlarını, korkutulmuş, sindirilmiş, ulufelere esir edilmiş insanlarımızın uyandırılıp cesaretlendirmelerini, düşünüyorum ve istiyorum. Ancak o zaman kitlesel direnişler ve güç birlikllleri oluşturulabilir. Ancak o zaman olabildiğince vahşi, küresel boyutlar kazanmış sorumsuz ve sadece kendi çıkar ve rant kazancını düşünen kapitalizmi sarsabilirsiniz. Bütün mesele sorumsuz ve acımasız eğemen gücün karşısında dik duruşu gösterebilmektir. Bu elini taşın altına sokmak demektir, gerektiğnde ezilecek parmakların acısına katlanabilmektir.
İşte ATATÜRK ve inanmış akıllı, cesur arkadaşlarının; şair, yazar - çizer, cesur aydınların Yarattıkları destansı başarıların sırrı ve sihri, "inanmışlığı, acı çekmeği, ama nutlaka kazanamayı, başarmayı, hedefleyip göze almalarında saklıdır." Özgür ve toplumsal yaşam gerçeğinin yolu budur. Bu yolda yürüyecek insanlara ihtiyaç vardır. Bu yolu hedef belliyecek cesur ve akıllı insanlar inanç ve amaç birliği yapmak zorundadırlar.
Kadınlarımıza gelince: Onların toplumsal olma davranış biçimini ve duyarlıklarını siz zaten tüm yazılarında ve çalışmarınızda en doğru ve haklı şekliyle hep vurgularsınız. Kadın olmaları kuşkusuz çok değerli bir yaradılış özelşliği ve kuralıdır. Ama sonuçta Kadın da insandır, her insan gibi her duygunun ve rolün sahibidir, bu rolünün en doğru ve başarılı bir şekilde oynanmasından sorumludur.
Her zaman ki beyeni ve taktirlerimle kutlayıp selamlıyorum değerli dost Sayın MÜSADE seni.
Kemal Polat
Kıymetli arkadaşım
Keyifle okuduğum güzel bir yazı kutlarım.
Yazınızın içeriğinde haklı olarak maalesef kadınlarımızın çok dar bakış açısına sahip yaşam algılamalarından bahsediyorsunuz. Peki, böyle bir yazının neyinden keyif almış olabilirim sizin gibi düşünen hanım arkadaşımın olmasının sevincinin ve mutluluğunun verdiği keyfi yaşıyorum da ondan.
İyi ki bu sayfalarda ve yaşamda sizler gibi düşünen kadın arkadaşlarımız var insana umut veriyor.
Kaleminize ve sıra dışı düşüncelerinize sağlık.
Gönlümdeki günün yazısına kurdele çok yakışır.
Saygı sevgi selamlarımla.